reklam

06 Haziran 2005 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

Yalı dairesi ne demektir?

Ben çocukken İstanbul Yeşilköy'de, deniz kenarında devasa bahçeler içinde kocaman köşkler vardı. Sonra birer birer o bahçelere apartmanlar, hatta siteler yapılmakta olduğunu gördüğümde çok şaşırmıştım. İnsan evinin bahçesini satar mıydı? Büyükada'ya uzun, çok uzun yıllardır gitmiyorum ama imar-inşa faaliyetlerinin orada İstanbul'un geri kalanındaki gibi devam ettiğini tahmin etmek zor değil. Benim için, çocukluğumun geçtiği semtler arasında en acıklı sona uğrayanı Kalamış. Eskiler anlatırdı, 'Bütün köşklerin bahçesine apartman yapıldı' diye, ben köşkleri zaten göremedim ama hiç değilse apartmanların bahçeleri olurdu; bugün onlar bile yok. Bahçe küçükse otopark oldu, büyükse zaten oraya bir apartman daha dikildi!

Bu saydığım semtler, ben çocukken İstanbul'un görece 'mutena' yerleriydi, bugün de öyleler. Kalamış, Yeşilköy ve Büyükada, İstanbul'un belki en eski 'yazlık' semtleri. Buralarda, kentin zenginlerinin, 'burjuva'larının, üst tabakaların bahçe içinde evleri, köşkleri, hatta sarayları varmış eskiden. Sonra, 50'li yıllarda çıkarılan kat mülkiyeti kanunuyla birlikte başlayan apartmanlaşma furyasında, İstanbul'un 'burjuva'ları başlamışlar kendi bahçelerini satmaya... Yeşilköy'de benim tanık olduğum bu 'hamle'nin artık son demleriydi.

İnsan ilk gençliğinde biraz solculuğa bulaşınca 'Bizde burjuva yok azizim' lakırdılarına alışıyor ama sahiden bizde gerçek anlamda burjuva falan yok.
Neden yok, bunu başkaları uzun uzun konuşsun; benim derdim, bu memlekette ince zevklere de sahip olup başkalarını kendisine, kendi değerler sistemine özendirecek, bol bol boş vakti olup o vaktini 'faydalı' işlerle geçirecek bir kalabalık kitlenin olmamasıyla...

Ünlü Amerikalı sosyolog Thorstein Veblen, bu sınıfın portresini bundan 100 yıl önce o kadar güzel çizdi ki, üstüne yeni bir şey eklemeye gerek yok esasen. (The Theory of the Leisure Class'ı meraklısına şiddetle öneririm. Kitabın tamamını internetten bile okuyabilirsiniz. Google'da arayın, fazlasını bulacaksınız.)

Türkiye'de gerçek bir 'leisure class' (boş zamanı bol olan ve bu boş zamanı fazlasıyla finanse edebilen insanlar grubu, diye çevirsek yalan olmaz) bulunsaydı, emlak ilanlarında sık sık gördüğümüz 'yalı dairesi' diye bir emlak kategorisi hiç doğmamış olurdu.

Bugün nasıl, daha birkaç yıl önce Rahmi Koç tarafından satın alınan Ostrogog Yalısı'nın yerine apartman dikildiğini hayal bile edemiyorsak, gerçek bir burjuvanın yalısının çatı katını sattığını da hayal edememeliyiz aslında. Ama her ikisi de oldu. Boğaz kenarındaki çirkin 'yalı' apartmanları da, dairelere bölünmüş eski yalılar da ve Boğaz kıyısındaki en eski sivil Türk mimarisi örneği sayılan Amcabey Yalısı'nın yıkılan bölümlerinde ve bahçesinde yer alan gecekondular da, bizim hâlâ bir burjuva sınıfımızın olmadığının delilleri. Belki Murat Belge'nin alanına giriyorum ama Boğaz'da bir bakmak lazım: Kaç yalı en azından üç kuşaktan beri aynı aileye ait?

Kaç aile üç kuşaktır aynı evde oturuyor?
Radikal - İsmet Berkan

 

Haziran 2005 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
  01 02 03 04 05
06 07 08 09 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31    
diğer aylar için tıklayın

Kitap

Suyun Altında Yerin Üstünde
Editör: Pınar Gökbayrak
Grafik Tasarım: Aslı Ayhan

Arkitera Mimarlık Merkezi Yayınları

Ücret: 30 milyon TL

(30 YTL). Dağıtım ve kargo masrafları dahil.

  

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz