'Beton Denizi'nin sonu
Ressam Antonio Cosentino 'Beton Denizi' adlı sergisinde İstanbul'daki sıradan
mekanları ve yarım kalan modernleşme projesini anlatıyor
Kırmızı bir Anadol'un deniz kıyısında turladığı 1978'ten kalma bir
Yeşilköy manzarası, Boğaz'ın kıyısındaki Tarabya Oteli, boy boy şekil
şekil yapıların birbirine girdiği Bomonti, Keçi Deresi ve diğerleri. Tüm
bu resimler Antonio Cosentino'nun 22 Ocak'ta Evin Sanat Galerisi'nde açılan ve
21 Şubat'a kadar devam edecek olan 'Beton Denizi' adını verdiği sergisinden.
İstanbul'un fazla dikkat çekmeyen mekanlarını sergi salonuna taşıyan
Cosentino aynı zamanda 'Mimari görüşün perspektifsizliği, kentin düzen düzensizliği,
insanların düş kırıklığını özetliyor' diyerek bu mekanlara eleştirel
bir bakış getiri-yor. Ancak 'Kentte yaşıyorum, kentte geziyorum, çevrem bu
mekanlarla örülü, burası benim floram' diyen ressamın asıl eleştirdiği
mekanların sıradanlığı, tıpkı İstanbul'daki yaşam gibi onların da yarım
kalan modernleşme projesinin ürünü oldukları ve zamana yenilerek yok
oldukları. Çünkü Cosentino sergisi için hazırlanan katalogda 'Bu değersiz
mekanlar ve değersiz objeler abidevi değildir. Sıradan mekanlarda sıradan
hayatlar yaşıyoruz.
Bu mekanların oluştuğu gibi hızla yok olacak olmaları, gözümüzün alıştığı
her mekanın parçalanması, boyutlarını bilmediğimiz travmanın asıl
sebebidir' diyor. Resimleriyle bu travmaya dikkat çeken Cosentino uçacak olan
bu kent görüntülerin insanda melankolik bir ruh oluşturduğunu söylüyor.
'Beton Denizi'nin sonunu için ise 'Bu mekanlar yarım kalan modernleşme
projemizin hüzünlü tarihini yansıtıyor ve yok olacaklar, tıpkı hızla
varoldukları gibi' diyor.
Akşam
|