Onların yaptıkları resimler taşınamaz
İstanbul Üniversitesi'ne Vezneciler yönünden gelenleri ya da Cerrahpaşa
Tıp Fakültesi'ne Dekanlık kapısından girenleri rengarenk duvarlar karşılıyor.
Duvart Sanat Mahsulleri tarafından gerçekleştirilen duvar resimleri, şehri
herkesin girebileceği büyük bir sanat galerisine çeviriyor.
Duvart, 1998 yılında öğrencilerin ‘‘nefes alabildiğimiz yer’’
diye tanımladıkları İstanbul Üniversitesi Öğrenci Kültür Merkezi'nde
kuruldu. İlk olarak üniversitenin Beyazıt kampusunun duvarlarına resim
yapmaya başladılar. Amatör ruhla hareket eden Duvart ressamlarından Yusuf
Alper Çakır duvar resimleri yapmaya nasıl başladığını şöyle anlatıyor:
‘‘Üniversiteye giderken bir grup öğrencinin duvarlara resim yaptığını
gördüm. Ben de sizinle yapabilir miyim, diye sordum. Olur, dediler ve elime
bir fırça verdiler. Fırçayı bir daha elimden bırakmadım. Hatta o gün
derse bile girmedim.’’
Çakır, var olan resim tutkusunun önüne geçememiş ve tekrar sınavlara
hazırlanıp Mimar Sinan Üniversitesi Resim Bölümü'ne girmiş.
Üniversiteye çiçek böcek çizdiler
İstanbul Üniversitesi Resim Kulübü bünyesinde olsalar da Duvart aslında
yedi kişiden oluşan profesyonel bir ekip. Amatör öğrencilerle birlikte sayıları
10-15'e çıkabiliyor.
İstendiği takdirde ev ve işyerlerinin iç ve dış duvarlarına da
resimler yapan grubun menajeri Ali Yıldırım: ‘‘Yerin ve zamanın ruhuna
uygun resimler yapıyoruz. Bizim imza defterlerimiz yok. Bu yüzden özellikle dış
mekanlar için resim yaparken aldığımız tepki ve öneriler bizi yönlendirebiliyor.
Özel mekanlar için fikir oluştururken de önerileri dikkate alıyoruz.’’
Örneğin Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Kliniği'nde resim yaparken pedagoglardan, psikologlardan ve Theodora Çocuk
Hizmetleri Vakfı'ndan görüş almışlar. Cerrahpaşa'nın giriş duvarlarını
yapmadan önce bir hafta kütüphanede anatomi çalışmışlar. Ama yönetim
‘‘İnsanların hastalıklarını unutacakları türden çiçek ve hayvan
resimleri’’ isteyince bu sefer de Eczacılık Fakültesi hocalarından farklı
bitki çeşitleri konusunda yardım almışlar.
Çıplak duvar psikoloji bozar
Bir insanın uzun süre boş ve kirli bir duvara bakması halinde psikolojisinin
bozulacağını söyleyen Yusuf Alper Çakır, ‘‘Tuvale resim yaptığınızda
eserinizi yalnızca belirli sayıda insan görüyor. Oysa duvar resimleriyle alışverişe
giden insanlara bile ulaşma şansınız var’’ diyor.
Duvart ressamları dış mekanlara resim yapmak için yaz aylarını
bekliyor. Uzun süre dayanan akrilik boya tercih ediyorlar ve resimlerin üzerine
zaman zaman koruyucu sürüyorlar. Çocukların bulunduğu mekanlarda özellikle
zararı azaltacak koruyuculara ihtiyaç duyuyorlar.
Çabalara rağmen özellikle dış mekan resimleri zamanla yıpranabiliyor.
Çakır, yıpranma konusunda iyimser: ‘‘Bazen bir parça kopuyor siz onu
yeniden boyayarak başka bir şeye dönüştürüyorsunuz. Böylece resim
yenileniyor, yani yaşıyor.’’
Bir de dış duvarlardaki resimlere zarar verenler var. Ama gözlemleri
insanların resim yapılmış duvara daha saygılı davrandıkları yönünde.
Mesela resimli alanlara daha az ilan yapıştırılıyormuş.
Artık çevrelerinde gördükleri her boş ve çirkin duvara resim yapmak
istediklerini belirten Duvart ressamlarının İstanbul için pek çok projesi
var. Çevreyi güzelleştirmek için finansal destek bekliyorlar. Onlar hakkında
daha fazla bilgi edinmek için www.duvart.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Hürriyet zor bir çalışma alanıydı
Hürriyet Medya Towers'ta çalışırken önceleri çok zorlanmışlar. Çünkü,
‘‘Gazeteciler zor bir hedef kitle’’ymiş. Bu yüzden Hürriyet'te
herkesin kendine göre yorumlayabileceği soyut figürleri tercih etmişler.
Gazetenin hızlı sirkülasyonunu anlatabilmek için de canlı renkler kullanmışlar.
Sevilmeyen renkleri değiştirmişler. Bir duvara da içi boş bırakılan bir
kuşak yapmışlar. Orası tarihe ve ustalara saygı duvarı olsun diye...
Hangi duvarları boyadılar?
İstanbul Üniversitesi Öğrenci Kültür Merkezi
İletişim Fakültesi, İktisat Fakültesi
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Alkom (Anaokulu ve Eğitim Kurumu)
Edirne'nin Enez ilçesindeki İ.Ü. Sosyal Tesisleri ve Beyazıt İlköğretim
Okulu
Berzah, Ayraks adlı kafelerin iç duvarları (Beyoğlu)
Dansorium (Dans Okulu iç duvarları)
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğrenci Kantini
İ.Ü. Öğrenci Kültür Merkezi Fuayesi idare katı
Hürriyet Medya Towers binasının içi
Bağcıklı ayakkabı nasıl ağlayan yunusa dönüştü
Öğrenci taşıyan bir servis yanımızda durdu. Servis şoförü inip ne
yaptığımızı sordu. ‘‘Figüratif çalışıyoruz’’ dedik. Şoför,
anladım anlamında ‘‘Haaa’’ diyerek uzaklaştı. O sırada ne anladığını
bilmiyoruz tabii.
Bir keresinde de iki kadın durdu, çizilen ağlayan yunustan çok
etkilendiklerini falan söyleyip, kahve falı bakar gibi resmi yorumlamaya başladılar.
Kadınların ağlayan yunus olarak yorumladıkları figür aslında bağcıklı
bir ayakkabıydı, ama çalışmanın sonunda yunusa dönüştü.
Cerrahpaşa'nın duvarına çizdiğimiz birebir boydaki kaplan da bir köpeği
çok kızdırdı, sahibi köpeği zor zaptetti.
Çoban ve koyun resimleri çizmemizi isteyenler çok, ne de olsa herkes
duvarda kendi kültürünü görmek istiyor.
Hürriyet
|