reklam

Haberler
Şubat 2004

Zamandan ışık sızıyor

Figen Cebe, 11 yaşında resim yapmaya başlamış; Osman Oral, Eşref Üren, Arif Kaplan ve Hamiye Çolakoğlu gibi yaşayan ustalardan ders alarak yetişmiş, aynı zamanda Houston'daki Glassell School of Art'da resim eğitimi almış bir ressam. 36 yıldır resim yapan sanatçı, geliştirdiği kendine özgü bir yağlıboya tekniği ile 2003 yılında ürettiği ve 'Saat-Zaman-Işık' başlığı altında topladığı işlerini, 5 Mart'a kadar C.A.M. (Contemporary Art Marketing) galerisinde sergiliyor. 18 yıl yurtdışında yaşayan ve Almanya, Amerika, Yemen'de bulunup en son İsviçre'de çalışmalarını sürdüren sanatçı, 2002 yılında doğduğu şehir olan Ankara'ya geri dönmüş. Türkiye'de ve yurtdışında daha önce de kişisel sergiler açmış ve resimleriyle çeşitli karma sergilere katılmış. Sanatını felsefeyle bütünleştirmekten hoşlanan ve "Resimlerim algılarımın sembolleri," diyen Cebe'nin kendi yarattığı bir resim tekniği var. Yağlıboyayla kat kat boyama işlemine dayanan bu teknikte, sanatçı ışıkla ilgilendiği için resimlerde arka plan hep koyu renk oluyor ve bu koyu renk üzerinde ışık kullanıyor.

Bu sergide, Figen Cebe'nin yaşamında önem verip üzerine düşündüğü 'zaman' ve 'ışık' kavramları tuval üzerine, çeşitli saatleri parçalayıp mekanizmalarından esinlenmesiyle yansımış.

Serginizde ne anlatmak istediniz?
Biraz kendimi anlatıyorum. Genelde mesajlarım ve kompozisyonlarım çok sade olduğu için sanattan hiç anlamadığını söyleyen insanlar bile doğru algılıyorlar. O da benim için çok önemli.

İlk bakışta saat içerisindeki mekanizmanın parçalarını anımsatan şekiller görüyoruz. Nasıl yaptınız bunları?
Eski saatleri aldım ve parçaladım. Değişik saatler ama bunlar, küçük saatler, büyük saatler... Form olarak en beğendiklerimi seçtim. Benim bugüne kadar yaptığım resimler genellikle ışık ve zamanla ilgili. Bir sanat eserinde sanatçı yaşamından belli bir kesiti hapseder. İlk başta böyle bir şey var. Artı zamanın nasıl geçtiğini ben bu şekilde ifade ediyorum. Işıkla zamanı bir arada kullanmaya çalışırken ortaya bir de hareket çıktı. Aslında başta ben o hareketi istemiyordum, ama sonra geldi ve ona da "hoşgeldin" dedik.

Sizin yaşamınızdaki en önemli kavramlar bunlar mı?
Evet genelde. Bir de lisan benim için çok önemli. Beş yaşımdan beri bu konularda düşünüyorum ben. Resim de iletişim kurmak için bir dil sonuçta.

Zamanı resimlerinizde anlatırken ne kadar çabuk geçtiğini mi, ne kadar değerli olduğunu mu, neyi anlatmak istediniz?
Hepsi. Öyle sakin bir çocukluk yaşadım ki ben. Hep ıkılıyorum ,sıkılıyorum diyordum. Öbür taraftan da büyükler için zaman göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor. Çok şaşırtıyordu bu beni. Ama evet, doğru. Zaman çok çabuk geçiyor. Bir yaşa kadar geçmiyor, ama bir yaştan sonra çok çabuk geçiyor. Ama bunu da yaşlanmak gibi algılamıyorum, o başka bir konu. Bu daha felsefi bir bakış açısı.

Dışarıdan bakınca, karanlıktan aydınlığa çıkışı ifade etti bana resimleriniz.
O da doğru. Bu birazcık karakterimle de ilgili. Ben iyimser bir insanım. Ama kör değilim. Gerçekleri görüp ama her zaman biraz Pollyannacılık oynamayı tercih eden biriyim. Büyük bir ihtimalle o çıkıyor, çünkü herkes aynı şeyi söylüyor.

C.A.M. Tel: (0212) 245 79 75

Radikal

Arşiv

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz