Seramik, politika ve Sadi Diren
Türkiye'de seramik denilince akla gelen birkaç önemli
addan biri Sadi Diren'dir. Uluslararası sergilerinden, çalışmalarından, ününden
söz etmeye gerek var mı, bilmem...
Abide-i Hürriyet Caddesi'ndeki Bolkan Center'ın içinde bulunan Art Home
Sanat Galerisi'nde Sadi Diren'in seramik sergisini gezerken; Anadolu uygarlığını
toprağa geçirişini, duyargaları açık bir aydın kimliğinin eserlerine
yansıyışını hemen fark ediyorsunuz.
Sadi Diren, Bozcaada'da çalışıyor, daha doğusu çalışıyordu demek
gerekiyor, çünkü vergilerin, koşulların ağırlığı onu üretimden uzaklaştırmış.
Sadi Diren'in eserlerinden bazılarının bulundukları yerleri anımsatalım.
Bundan sonra dikkatinizi çekeceğini umarım.
Strasbourg Avrupa Konseyi Binası'nda, Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde,
İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde seramikleri bulunuyor.
O duvarlara sanatın büyüsünü kazımış bir sanatçı.
Galeri'de Kibele yapıtına bakarken; böyle bir eserin büyük bir kurumun,
bir holding binasının girişine ne kadar yakışacağını hayal ettim.
Sadi Diren'le birlikte sergiyi gezerken, bir sanatçı sorumluluğunu
vurguluyor:
‘‘Hangi sanatçı yaşadığı toplumun, çağın sorunlarını görmezlikten
gelebilir?’’
Sergideki belirgin tema, parçalanmışlık ve beraberlik. İki karşıt
kavramın bir sanatçının yapıtlarında birleşmesi, ister istemez bu
kavramlar üzerine sizi düşündürüyor.
Emre Zeytinoğlu, Sadi Diren Retrospektif Sergisi kitabı için yazdığı
yazıda, Diren'in eserlerini yorumlayabilmemiz konusunda önemli ipuçları
sunuyor.
Sergideki boğaları derinliğine kavrayabiliyorum bu açıklamadan sonra.
Zeytinoğlu'nun yazısındaki; ‘‘Yaşamdaki şablonların dışlandığı
ve özgürce saptanmış kuralların belirlediği bir oyun, içinde sert ve güçlü
bir politikayı da barındıracaktır.’’ saptamasını sergiyi gezerken
unutmamaya çalıştım.
Sadi Diren, bir konuşmasında da; eserlerinde genel olarak milletin ezilmişliğini,
devletin halkı kullanışını, işlediğini söylemektedir.
Hepimiz yaşamımızın belki tamamının belki de bir bölümünün kısırdöngü
içinde geçtiğini fark etmeliyiz. Bütün bunları onun kısırdöngü adlı
eseri önünde hissettim.
İki tane kristal ayna üzerine seramik rölyef var, biri parçalanmışlığı
diğeri beraberliği simgeliyor. İkisi bir arada, çok beğendiğim bir eser.
Oturan boğalar... İşte humor'un izdüşümünü gördüğüm eser...
Sergiyi gezerken, siz onları başka bir hayvana da benzetebilirsiniz, yorum
özgürlüğünüzü kullanın.
Kafeslerine gelince...
Modern çağda, bir kafes içinde yaşadığımızı/yaşatıldığımızı
itiraf ettiren iki önemli eser.
Sadi Diren, seramik sanatının önemini vurgularken, aynı zamanda sanatın
özünü zedelemeden nasıl politik mesajlar verilebileceğini, Doğu/Batı
uygarlığı kesişmesinde özgünlüğün ne demek olduğunu eserleriyle gösteriyor.
Seramik sanatının doruğundaki bu yapıtları görün.
Hürriyet - Doğan Hızlan
|