Sanal Müze'de Modigliani
Resim
sanatının ustalarından Amadeo Modigliani, ölümünün 120'nci yılında
Eczacıbaşı Sanal Müze'de düzenlenen bir retrospektif sergiyle anılıyor.
Sanatçının çeşitli dönemlerini kapsayan 75 yapıtlık seçki
www.sanalmuze.org adresinde görülebilecek.
Sefarad Yahudisi bir ailenin çocuğu olan Amadeo Modigliani'nin yaşamı,
kelimenin tam anlamıyla iniş çıkışlarla doluydu. 1884 yılında İtalya'da
dünyaya gelen sanatçı, 1895 kışında¸ akciğer zarı enfeksiyonuna
yakalandı.
1898'da tifoya yakalandığı için liseyi bırakmak zorunda kaldı.
Guglielmo Micheli ile resmi sanat eğitimine başladı. Micheli,
Macchiaioli’nin (Empresyonizm’in Italya’daki karşılığı) başı olan
Giovanni Fattori’nin öğrencisiydi.
1901'de ikinci kez vereme yakalandı ve Napoli, Capri ve Roma’da tedavi gördü.1902
yılında Floransa’da, Scuola Libera di Nudo’da (Çıplağın Serbest Okulu)
Fattori’nin atölyesine girdi.
1903'te Venedik’e gidip benzer bir akademiye kaydını yaptırdı. Orada, Fütürizm’in
öncüleri olacak sanatçılardan ikisiyle tanıştı: Umberto Boccioni ve
Ardengo Soffici. Daha da önemlisi, uyuşturucu ve içki alemine ilk girişini
yaptı. Modigliani, bu üç şehirde, müzeleri gezme, antik sanatı ve Rönesans
sanatını inceleme fırsatını yakaladı.
Modigliani 1906'da Paris’e gitti, oradaki anti-semitizmin sonucu olarak,
kendisi gibi Yahudi olan Soutine, Kisling, Lipchitz ve Max Jacob gibi sanatçılarla
arkadaş oldu, ayrıca Maurice Utrillo, Jean Cocteau gibi, avangardın büyük
isimleriyle tanıştı. İlk işleri, yeni başlayan Kübizm’e duyulan hafif
bir ilgiyi gösterir fakat Steinlen, Lautrec ve Picasso'nun Mavi Dönemi ile yakınlıklar
taşır ("Yahudi Kadın", 1908). Modigliani, aşırılıklarıyla çabucak
ün yaptı ve takma ismini Dedo’dan Modi’ye çevirdi (bu, Fransızca’da
lanetlenmiş anlamına gelen ‘maudit’ kelimesini çağrıştırıyordu.
1907'de Grand Palais’deki, avangard sanata ayrılan Salon d’Automne’un
(Sonbahar Salonu) sergisine katılıdı. Sergide, Matisse ve Dérain gibi,
Fauves akımının sanatçıları baskındı. Yine de, dönemin en önemli sanat
eleştirmeni ve yazar Apollinaire, Salon üzerine yaptığı değerlendirmede
Modigliani’ye de yer verdi. Dr. Paul Alexandre adında bir koleksiyoncu,
Modigliani’yi destekledi, onun resimlerini aldı, siparişler verdi ve onu,
Paris’in yüksek sosyetesiyle tanıştırdı.
amadeo Modigliani 1909 'da hasta ve yorgun olarak Livorno’ya çekildi. Döndüğünde,
sanatçıların yeni semti olan Montparnasse’a taşındı ve yön değiştirip
heykeltraş olmaya karar verdi. Ustası Brancusi’ydi ve işleri, onun, Salon
des Indépendants’da ve önceki sene de, Modigliani’nin işleriyle aynı
zamanda, Salon d’Automne’da gösterilen güçlü, idol gibi heykelleri
kadar, Picasso, Matisse gibi sanatçılarda da açıkça görülen Afrika ve
Okyanusya etkilerini yansıtıyordu. Bunlar, yassı ve geometrik biçimlere,
oval, uzun suratlara ve stilize burun, ağız ve gözlere sahipti. Antik
heykelin ve Afrika sanatının etkisi, bu stilizasyonda ve biçimlerin basitliğinde
izlenebilir. Bu sanatlar, doğallık, sadelik, açıklıklarıyla, I. Dünya
Savaşı’ndan önce, medeniyetin ilerleyişine yöneltilen eleştirilerde önemli
bir rol oynuyordu. 19. yüzyılda, sanayileşmiş ülkelerde ortaya çıkan
teknolojik ve maddeci dünya, hayatın gittikçe artan bir hıza ulaşması,
Einstein’ın 1905’te görecelik kuramını yayınlaması ve bunun yol açtığı
güvensizlik ve belirsizlik duygusu, sanatçıların ilgisinin, içgüdü tarafından
biçimlenen bu Avrupa-dışı veya erken-Avrupa sanatlarına yönelmesine yol açmıştır.
1914'te I. Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla Paris’teki inşaat durdu ve
Modigliani, heykelleri için çalabileceği taş bulamaz hale geldi. Portre
ressamlığında uzmanlaştı ve hayatının gei kalan kısmını özellikle
portrelere adadı. Bu resimlerdeki stilizasyon, çizgisellik ve sadeleştirme,
heykeltraşlık döneminin etkilerini yansıtıyordu. Antik dönemden aldığı
karyatid biçimini, köşeli figürlerini değişik bakışı açılarından çizen
kübist sanatçıların aksine, ince, dolambaçlı çizgiler, akıcı
konturlarla betimledi ve iki boyutlu olanı vurguladı. Genç sanat taciri Paul
Guillaume ile çalıştı. Guillaume, henüz pek tanınmayan, Goncharova, de
Chirico, Picabia gibi sanatçıların işlerini sergiliyordu. Modigliani,
Londra’daki Whitechapel Gallery’de, “20. Yüzyıl Sanatı” adlı sergiye
katıldı. Savaşın ilk yıllarında, İngiliz gazeteci Béatrice Hastings’le
ilişkisi oldu. Fakat ikisi de çok içiyor ve kavga ediyorlardı. Bir keresinde
Béatrice’i pencereden attı.
1916'da Ressam Lejeune’ün atölyesindeki bir sergiye katıldı ve orada
tanıştığı Polonyalı bir şair olan Leopold Zborovski’den destek gördü.
Béatrice Hastings’den ayrıldıktan sonra Zborovski’nin dairesinde çalışmaya
başladı. Bu dönemin, kübizmden etkilenen portreleri, katı bir kompozisyona,
kesin çizgilere ve geometrik stilizasyona sahiptir. Modigliani’nin
Paris’teki avangard çevreye girişinde etkili olan Jacques Lipchitz, Jean
Cocteau, Picasso, Max Jacob, Chaim Soutine, Henri Laurens gibi sanatçıların
portreleri bu döneme rastlar. Bu dönemde, kadın çıplaklar daha sıklaşmış;
kadın vücudunun hatları ritmik melodiler haline gelmiştir (Uzanan Çıplak,
1917).
1917'de Modigliani, bir süredir, Académie Colarossi’de çizim çalışmaktaydı
ve burada, o sırada 19 yaşında olan Jeanne Hébuterne ile tanıştı.
Birlikte yaşamaya başladılar. Jeanne’la itişip kakışmaları ve onu
sokakta sürükleyecek, çekiştirip, Luxembourg Bahçeleri’nin demirlerine çarpacak
kadar haşin davranışları, Montmartre’da, Beatrice ile ettiği kavgalardan
daha meşhur oldu. Arkadaşı Zborowski’nin cesaretlendirmesiyle, Modigliani,
Paris’teki Berthe Weill Gallery’de ilk sergisini açtı. 32 resim ve çizimden
oluşan bir koleksiyon sergilendi ve sadece birkaç çizim alıcı buldu. Sergi,
“uygunsuzluk” nedeniyle, açıldığı gün kapandı.
1918' e gelindiğinde Paris’teki şartlar o kadar kötüleşmişti ki,
Zborowski, Güney Fransa’ya taşınmaya karar verdi. Şimdi, Modigliani’nin
yanında, Soutine, Kisling ve Japon sanatçı Foujita’nın resimlerini
sergiliyordu. Modigliani de, hem mali nedenlerden hem de kötüleşen sağlığından
dolayı Nice’e yerleşti; aileyi Zborowski destekliyordu. Fakat Akdeniz iklimi
ve manzarası ona çekici gelmiyordu. Yerel dükkan sahipleri ve onların çocuklarının
portrelerini yapıyordu.
Jeanne hamile kaldı ve az süre sonra ayrıldılar. Bebekleri doğmadan
tekrar biraraya geldiler. Modigliani, çocuğu Jeanne Modigliani’yi kayda geçirmek
için giderken yolda sarhoş oldu ve çocuk resmen babasız kaldı. Daha sonra
sanatçının İtalya’daki ailesi tarafından evlat edinildi.
Modigliani, 1919'da sevdiği tek çevre olan Paris’e döndü. Tekrar hamile
olan Jeanne ise şimdilik arkada kalmıştı. Modigliani, onunla evleneceğine söz
veren bir belge imzaladı. Zborowski'nin çabaları sayesinde, Modigliani'nin
resimleri iyi fiyata alıcı buluyordu.
Osbert Sitwell’in yardımıyla, Zborowski, Londra’daki Mansart
Gallery’de, bir Fransız sanatı sergisi açtı. Sergi başarılı oldu ve en
yüksek fiyata ulaşanlardan biri de Modigliani’nin işlerinden biri oldu.
İşleri, ayrıca Londra’daki Hill Gallery’de ve Paris’teki Sonbahar
Salonu’nda da sergilendi. Modigliani ve Jeanne, Grande Chaumière Sokağı’nda,
bir zamanlar Gaugin’in oturduğu dairenin bir üstündeki ilk gerçek evlerine
taşındılar. Fakat Modigliani’nin sağlığı gittikçe bozuluyor, alkol
komaları sıklaşıyodu. 1920 Yeni yılı iyi durumda kutladı, fakat 15 gün
sonra böbrek sancılarıyla yatağa düştü. Birkaç gün sonra, yine bir
ressam olan alt kalttaki komşusu Ortiz de Zarate onu ziyarete geldi.
Modigliani’yi çılgın bir halde, şiddetli bir başağrısından şikayet
ederken buldu. Yatağı, boş şişelerle ve yarı açık, yağları örtüye
damlayan sardalya kutularıyla doluydu. Yanında, 9 aylık hamile olan Jeanne
oturuyordu. Ortiz de Zarate hemen bir doktor çağırdı. Doktor, durumun ümitsiz
olduğunu, Modigliani’nin veremli menenjit olduğunu söyledi. Modigliani,
bilincine tekrar kavuşamayarak 24 Temmuz’da öldü. Bütün Montmartre’ın
katıldığı muazzam bir cenaze töreni yapıldı. Anne babasının evine götürülen
Jeanne ise, Modigliani’nin ölümünden iki gün sonra, kendini beşinci kat
penceresinden attı ve hem kendini hem de henüz doğmamış çocuğunu öldürdü.
Hürriyet
|