Asabî resimler
İki yıldır İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp
Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanlığı görevini yürüten Prof.Dr.
Olcay Yazıcı, 'Mazhar Osman'ın kullandığı koltuk ve masa aşağıdaki
depoda bulundu' haberi geldiğinde çok sevinir. Harap haldeki koltuk ve masa
restore edilerek başkanlık odasına konur. Ardından Mazhar Osman'ın kendi döneminde
oluşturduğu ve akıl hastaları, hastane ve doktorların fotoğraflarından
oluşan 'kayıp' arşiv de bulunup, çerçevelenerek duvara asıldığında, oda
neredeyse bir psikiyatri müzesine dönüşmüştür. Duvarda sadece küçük
bir boşluk kalır; dekorasyona yardımcı olan arkadaşı, 'Burada bir çiçek
resmi olsa çok iyi olur' deyince, Prof. Yazıcı'nın beyninde bir şimşek çakar,
odasına hasta resimlerinmden birini koyma fikri belirir. İstanbul Tıp Fakültesi
Psikiyatri Kliniği, Türkiye'de başka hiçbir klinikte olmayan; hatta dünyada
da çok az örneği olan bir şeye sahiptir.
Hepsi ayrı bir değer
Prof.Dr. Kazım Dağyolu tarafından kurulan ve psikiyatr Süleyman Velioğlu
tarafından yıllarca yönetilen resim atölyesine, asıl adıyla,
Psikopatolojik Sanat Laboratuvarı'na sahiptir. 1957'de kurulan laboratuvarda,
klinikte kalan hastalar 35 yıl boyunca resim yapmış, resimler kiminin hastalığının
teşhisinde, sürecinin incelenmesinde, kiminin tedavisinde rol oynamıştır.
Ancak Prof. Velioğlu'nun ölümünden sonra resimle bu kadar haşır neşir başka
bir psikiyatr ortaya çıkmayınca bu laboratuvar kapanır. Prof.Dr. Olcay Yazıcı,
işte o söz konusu boşluğu doldurmak için bir resim seçmek üzere depoya
iner. Dolabı açar açmaz, 40 yıllık bir boya ve toz kokusuyla sersemler, bir
an soluklanır ve rasgele bir tomarı iki eliyle çekerek masaya taşır. Her
resimde, kimi artık yaşamayan hastaların acılarını, duygularını, dahası
'hastalığını' görür. Yüzlerce insan hiçbir sansür kaygısı taşımadan,
iç dünyasını renklerle, sembollerle dışarı vurmuştur. Yazıcı, iki ayını
o tozlu resimler arasında geçirir. Kendine göre ilk elemeyi yaptığında, hâlâ
500'den fazla resim parıldayarak karşısında duruyordur.
Çığlığın ışığı...
Başkanlık odasına bir tek resim ararken, bütün Psikiyatri Kliniği'ni
bir resim galerisine dönüştürerek çehresini değiştirecek, bu arada yıllarını
bu klinikte geçirmiş insanlardan kalan ve hem sanat, hem psikiyatri açısından
çok anlamlı bu ürünleri ait oldukları yere koyacaktı. Borusan Oto projeye
sponsor oldu. İhtiyacı olan resimler restore edildi; çerçevelendi. 1957-1992
yılları arasında Klinik'te tedavi gören hastaların acılarını, duygularını
ve hastalıklarını çarpıcı biçimde dışa vurdukları bu etkileyici
eserler, Borusan Oto İstinye'de sanatseverlerin ilgisine sunuldu. "Çığlığın
Işıkla Buluşması" adlı sergide yer alan eserlerin çoğu, rahatlıkla
bir modern sanat müzesine girebilecek kadar başarılı.
"Sanki hazine bulduk"
İstinye'deki Borusan Oto'da açılan "Çığlığın Işıkla Buluşması"
sergisinin açılışında konuşan üniversitenin Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı
Prof.Dr. Olcay Yazıcı, "1992'den beri kapalı dolaplarda unutulmuş,
uyuyan resimlere tesadüf etmemiz bizi adeta hazine ortaya çıkarmış kadar
mutlu etmiştir" dedi. Eserleri öncelikle klinikte sergilemeye başladıklarını
kaydeden Yazıcı, "Bu serginin sadece klinikle kısıtlı kalmaması
gerektiği düşüncesinden hareketle bir sponsor arayışına girdik, bu
talebimize sadece Asım Kocabıyık olumlu cevap verdi. Psikiyatri hastalığının
ruhun derinliklerinde oluşturduğu acı ve duygu karmaşası bir sessiz çığlık
gibi yükselirken insanoğlunun çalışma gücü hastalığa karşı koyma gücü
veriyor, duyguyu esere dönüştürerek bir ışığa, yani dış dünyaya
sesleniyordu. Biz, bu eserlerin sanat değerleri veya hangi eserin hangi hastalığa
karşılık geldiği analizleriyle hareket etmedik. Projeyi yöneten ana dürtü,
hastaların insan olarak değerlerini korudukları ve ortaya koydukları duygu yüklü
güzellikleri gösterebilmekti" diye konuştu.
Türkiye
|