reklam

Haberler
Nisan 2004

Asabî resimler

İki yıldır İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanlığı görevini yürüten Prof.Dr. Olcay Yazıcı, 'Mazhar Osman'ın kullandığı koltuk ve masa aşağıdaki depoda bulundu' haberi geldiğinde çok sevinir. Harap haldeki koltuk ve masa restore edilerek başkanlık odasına konur. Ardından Mazhar Osman'ın kendi döneminde oluşturduğu ve akıl hastaları, hastane ve doktorların fotoğraflarından oluşan 'kayıp' arşiv de bulunup, çerçevelenerek duvara asıldığında, oda neredeyse bir psikiyatri müzesine dönüşmüştür. Duvarda sadece küçük bir boşluk kalır; dekorasyona yardımcı olan arkadaşı, 'Burada bir çiçek resmi olsa çok iyi olur' deyince, Prof. Yazıcı'nın beyninde bir şimşek çakar, odasına hasta resimlerinmden birini koyma fikri belirir. İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği, Türkiye'de başka hiçbir klinikte olmayan; hatta dünyada da çok az örneği olan bir şeye sahiptir.

Hepsi ayrı bir değer
Prof.Dr. Kazım Dağyolu tarafından kurulan ve psikiyatr Süleyman Velioğlu tarafından yıllarca yönetilen resim atölyesine, asıl adıyla, Psikopatolojik Sanat Laboratuvarı'na sahiptir. 1957'de kurulan laboratuvarda, klinikte kalan hastalar 35 yıl boyunca resim yapmış, resimler kiminin hastalığının teşhisinde, sürecinin incelenmesinde, kiminin tedavisinde rol oynamıştır. Ancak Prof. Velioğlu'nun ölümünden sonra resimle bu kadar haşır neşir başka bir psikiyatr ortaya çıkmayınca bu laboratuvar kapanır. Prof.Dr. Olcay Yazıcı, işte o söz konusu boşluğu doldurmak için bir resim seçmek üzere depoya iner. Dolabı açar açmaz, 40 yıllık bir boya ve toz kokusuyla sersemler, bir an soluklanır ve rasgele bir tomarı iki eliyle çekerek masaya taşır. Her resimde, kimi artık yaşamayan hastaların acılarını, duygularını, dahası 'hastalığını' görür. Yüzlerce insan hiçbir sansür kaygısı taşımadan, iç dünyasını renklerle, sembollerle dışarı vurmuştur. Yazıcı, iki ayını o tozlu resimler arasında geçirir. Kendine göre ilk elemeyi yaptığında, hâlâ 500'den fazla resim parıldayarak karşısında duruyordur.

Çığlığın ışığı...
Başkanlık odasına bir tek resim ararken, bütün Psikiyatri Kliniği'ni bir resim galerisine dönüştürerek çehresini değiştirecek, bu arada yıllarını bu klinikte geçirmiş insanlardan kalan ve hem sanat, hem psikiyatri açısından çok anlamlı bu ürünleri ait oldukları yere koyacaktı. Borusan Oto projeye sponsor oldu. İhtiyacı olan resimler restore edildi; çerçevelendi. 1957-1992 yılları arasında Klinik'te tedavi gören hastaların acılarını, duygularını ve hastalıklarını çarpıcı biçimde dışa vurdukları bu etkileyici eserler, Borusan Oto İstinye'de sanatseverlerin ilgisine sunuldu. "Çığlığın Işıkla Buluşması" adlı sergide yer alan eserlerin çoğu, rahatlıkla bir modern sanat müzesine girebilecek kadar başarılı.

"Sanki hazine bulduk"
İstinye'deki Borusan Oto'da açılan "Çığlığın Işıkla Buluşması" sergisinin açılışında konuşan üniversitenin Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Olcay Yazıcı, "1992'den beri kapalı dolaplarda unutulmuş, uyuyan resimlere tesadüf etmemiz bizi adeta hazine ortaya çıkarmış kadar mutlu etmiştir" dedi. Eserleri öncelikle klinikte sergilemeye başladıklarını kaydeden Yazıcı, "Bu serginin sadece klinikle kısıtlı kalmaması gerektiği düşüncesinden hareketle bir sponsor arayışına girdik, bu talebimize sadece Asım Kocabıyık olumlu cevap verdi. Psikiyatri hastalığının ruhun derinliklerinde oluşturduğu acı ve duygu karmaşası bir sessiz çığlık gibi yükselirken insanoğlunun çalışma gücü hastalığa karşı koyma gücü veriyor, duyguyu esere dönüştürerek bir ışığa, yani dış dünyaya sesleniyordu. Biz, bu eserlerin sanat değerleri veya hangi eserin hangi hastalığa karşılık geldiği analizleriyle hareket etmedik. Projeyi yöneten ana dürtü, hastaların insan olarak değerlerini korudukları ve ortaya koydukları duygu yüklü güzellikleri gösterebilmekti" diye konuştu.
Türkiye 

Arşiv

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz