reklam

Haberler
Mayıs 2004

Üç İstanbullu

Yapı Kredi Kültür Merkezi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi, üç kuşaktır İstanbullu ve üç kuşaktır ressam Hristoff ailesinin tarihini anlatan Üç İstanbullu başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor. 20 Mayıs - 27 Haziran 2004 tarihleri arasında izlenebilecek bu ilginç sergi, Hristoffların İstanbul'a (ve Türkiye'ye) bazen ne kadar benzer, bazen de, Peter Hristoff'un deyişiyle, "ne kadar farklı" baktıklarını gösteriyor.

Üç İstanbullu sergisi, üç kuşak Hristoffların İstanbul ve Türkiye konulu resimlerinden seçilmiş örnekleri bir araya getiriyor. Sergide 70'e yakın resmin yanı sıra fotoğraflar, kartpostallar, boya kutuları ve fırçalarla Hristoff ailesinin resim serüvenine tanıklık etmek mümkün.

Sergi ve sergi kataloğu Ayşe ve Sadık Karamustafa tarafından tasarlandı. Katalogda, Güven Turan'ın sunuş yazısı ile Peter Hristoff'un yazısı ve babası Dimiter Hristoff ile yaptığı bir söyleşi yer alıyor.

Hristoff ailesi "Bulgar asıllı"; dolayısıyla dede, baba ve torun Hristoffların "İstanbullu"luğu, alışıldık bir aidiyet öyküsü değil. Daha çok, ideal bir hemşehrilik bilinciyle beslenmiş ve onunla iç içe geçmiş bir resim tutkusunun -ya da resim tutkusunun ortaya çıkarıp beslediği ideal bir hemşehrilik bilincinin birleştirdiği üç kuşağın serüveni.

Hristoff ailesinin serüveni, dede Peter Dimiter Hristoff'un 1898'de Selanik'in Kılkış köyünde doğumuyla başlar. Babası Selanik doğumlu bir Bulgar'dır. Ailedeki resim sevgisini başlatan da odur. Peter Dimiter'in 1915'te Sofya Güzel Sanatlar Akademisi'ne girişi, ailenin yaşamında etkileri üç kuşaktır süregelen ilk önemli kırılma noktası olur. İkinci kırılma noktası ise, 1919'da akademiyi bitirdikten dört yıl sonra, 1923'te, politik nedenlerle Bulgaristan'dan kaçıp İstanbul'a gelmesi olacaktır. 1916 yılında, Sofya'da akademide resim ve baskı okurken, bursla Avrupa'ya gelen genç Türk ressamları Şerif Renkgörür ve Hayri Çizel'le tanışmıştır. Bu dostluklarını Türkiye'de ve ölümüne kadar sürdürecektir. Türkiye'de tanıştığı ve ömür boyu dost olacağı meslektaşlarının başında ise baskı sanatını öğrettiği Ali Sami Boyar yer almaktadır: İki ressam genç Cumhuriyet'in ilk posta pullarının ve kâğıt paralarının tasarımında birlikte çalışırlar.

İkinci kuşak, baba Dimiter Hristoff, 1926'da Sofya'da doğar. Annesi, Türkiye'de hamile kaldığı küçük oğlunu ve kızını da Bulgaristan'da doğurmuş, iki çocuk 3-4 aylık olduktan sonra İstanbul'a getirilmişlerdir. Dimiter büyük oğul olduğu için, babasının isteğiyle Bulgaristan'da kalır. Bu arada, her yaz, ailenin öteki üyelerinin yaşadığı İstanbul'a gidip gelmektedir. İstanbul'a yerleşmesi ise 1947'de gerçekleşecektir: Babasının okuduğu Sofya Güzel Sanatlar Akademisi'nin sınavlarını kazanmıştır ama okula başlamadan İstanbul'a gelir ve sanat eğitimine İstanbul'da başlar. İbrahim Çallı ve Zeki Faik İzer atölyelerinde okuduğu akademiyi 1951'de bitirir. 1963'te ailesiyle birlikte New York'a yerleşir.

1958'de İstanbul'da doğan torun Peter Hristoff, bu üç kuşağın bir bakıma son, bir bakıma ilk "İstanbullu"sudur: Sanat eğitimini New York'ta almıştır ama, neşe ile keder, hayat ile ölüm ve korku ile umut arasında bir denge arayışı olan yapıtları, kişisel tarihinin yol açtığı (bilinçli ve bilinçdışı) kimlik sorunları kadar, Türkiye, Türk kültürü ve özellikle İstanbul'dan da etkilenmiştir.

Arkitera

Arşiv

Kültür ve sanat üzerine söylemek istedikleriniz Sanat ve Tasarım forumunda

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz