Osmanlı saray ressamı İtalya
Kraliyet Sarayı'nda
Doğumunun
150'nci yılı nedeniyle geçen Eylül ayında Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen
Fausto Zonaro sergisi öyle ilgi gördü ki 31 Ekim'e kadar uzatıldı sonunda.
Herkesin aklından geçen 'Ressam-ı Hazret-i Şehriyari' yani 'Osmanlı Saray
Ressamı'nın yeniden saraya döndüğüydü. Ancak Zonaro'nun yeteneğini Boğaz
manzarasına hapsetmek yakışık almazdı elbette. Bugün Collesseum'dan sonra
Roma'nın en ünlü binası olan eski Kraliyet Sarayı'nda açılan sergiyle Zonaro
anavatanı İtalya'da yine saraylarda ağırlanıyor. İtalyanlar, Osmanlı
saraylarının 'sır'larına bir İtalyan'ın gözünden tanıklık edebilsinler diye...
20 Aralık'a kadar sürecek sergi 'Venedik Lagünü'nden Boğaziçi'ne Sultan'ın
Sarayı'nda bir İtalyan Ressam' adını taşıyor. TBMM Milli Saraylar Koleksiyonu,
Ankara Resim Heykel Müzesi, İtalya'daki müze ve özel koleksiyonlardan derlenen
100'ün üzerinde eser arasında 'Ertuğrul Süvari Alayı', '10 Muharrem', 'Fatih'in
İstanbul'a Girişi', 'Çığırtkan', 'Rüya Gören Kız' ve 'Nü Çalışma' gibi
Zonaro'nun en ünlü yapıtları da var.
Baharat Kokusu Peşinde İstanbul
1854'te Masi-Padova'da dünyaya gelen ressamın ilginç hikayesi bir düşün
gerçeğe, bir masalın yaşamın ta kendisine dönüşmesini anlatıyor aslında. Çünkü
fakir bir ailenin çocuğudur Zonaro, genç yaşta amelilikten duvarcı ustalığına
kadar yükselir. Yine de inatla tutkusuna sarılmayı tercih eder. Resimlerini
gösterdiği birkaç kişi yüreklendirir onu, önce Accademia Cignoralli'ye devam
eder ardından Roma Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirir. Açtığı ilk sergiyle
ressamlarla dolup taşan dönem İtalya'sının bile gözbebeği olur. Biraz Roma'yı
koklar, biraz Paris'i, Venedik'i... Yüzlerce kere resmedilen, fırça darbeleriyle
tekrarlanıp duran bu kentlerin kokusunda eksik bir şeyler vardır Zonaro'ya göre:
Baharat kokusu... Dedik ya, bir masalın, binbir gece masallarının peşindedir.
1891'de atlar gemiye İstanbul'a gelir. Şehre ayak basar basmaz büyülenir; bir
yanda Boğaziçi, bir yanda kubbeler, camiler, saraylar... Sokaklarda şerbetçiler,
sakalar, çıngırak sesleri... Ancak ona sarayın kapılarını açan anahtar bir cuma
günü Galata Köprüsü'nde rastlayıp aklına kazıdığı resmigeçit yapan Ertuğrul
Süvari Alayı tablosudur. Sultan II. Abdülhamid bu tablodan haberdar olunca,
Zonaro'yu saraya çağırır. Usta bir hattat olan padişah tablodaki mahareti hemen
fark eder ve ona 'Ressam-ı Hazret-i Şehriyari' unvanını verir. Saray
koridorlarında rahatça dolaşır, kapalı kapılar ardındaki saray yaşamını keşfeder
zamanla. Ancak Abdülhamid tahttan inince görevinden azledilir, Akaretler'deki
evinde de kirasını ödemek kaydıyla kalabileceği söylenir. Bir süre direnir
Zonaro, anlar ki rahat edemeyecek İtalya'ya döner. Aklı fikri İstanbul'da olsa
da, İstanbul düşleri kursa da hevesi kalmamıştır artık. Yeniden davet
edildiğinde bile inadından vazgeçmez. 1912'de patlak veren Trablusgarp
Savaşı'nda bu kez İtalyanlar Türk taraftarı olmakla suçlar onu. Kısacası 1929'da
kalbi kırık ölür. 1977'de aile üyelerinin Floransa'da açtığı sergiyle değeri
yeniden hatırlanır sanat dünyasında.
250 Bin Kişi Ziyaret Etti
Bu yıl İstanbul'da Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi ve Dolmabahçe
Sarayı'nda, Ankara'da da Resim Heykel Müzesi'nde gerçekleştirilen Zonaro
sergilerini 250 binin üzerinde kişinin ziyaret ettiği hesaba katılırsa,
doğumunun 150'nci yılında ilham kaynağı olan ülkenin ona vefa borcunu ödemeye
başladığı söylenebilir belki. Şimdi sıra İtalya'da...
Zonaro İstanbul'da yaşadığı yaklaşık 20 yıl içinde
yaptığı resimlerde 19'uncu Yüzyıl sonu ve 20'nci Yüzyıl başı Osmanlı'sını
anlatarak ardında önemli bir miras bıraktı.
Öğrencileri arasında ilk kadın ressamlar Mihri Hanım ve
Celile Hanım da bulunuyor.
Akaretler'de kendisine tahsis edilen evde Sultan
Abdülaziz'in oğlu Abdülmecid Efendi'ye de ders verdi. Kapısını çalan ünlüler
arasında Recaizade Ekrem, Osman Hamdi Bey, hatta Winston Churchill bile vardı.
İtalya'ya dönmek zorunda kaldığında İstanbul'u
hatırlatacak bir deniz kıyısında yaşamak için San Remo'da oturmayı tercih etti.
Zaten bir lakabı da 'deniz ressamı'dır.
San Remo'da kadehlerde teselli ararken Boğaz manzaraları
resmetmeye devam etti. Kızlarına Osmanlı saray kıyafetleri giydirip eski günleri
andığı da söyleniyor.
Akşam |