reklam

Haberler
Kasım 2004

Osmanlı saray ressamı İtalya Kraliyet Sarayı'nda

Doğumunun 150'nci yılı nedeniyle geçen Eylül ayında Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen Fausto Zonaro sergisi öyle ilgi gördü ki 31 Ekim'e kadar uzatıldı sonunda. Herkesin aklından geçen 'Ressam-ı Hazret-i Şehriyari' yani 'Osmanlı Saray Ressamı'nın yeniden saraya döndüğüydü. Ancak Zonaro'nun yeteneğini Boğaz manzarasına hapsetmek yakışık almazdı elbette. Bugün Collesseum'dan sonra Roma'nın en ünlü binası olan eski Kraliyet Sarayı'nda açılan sergiyle Zonaro anavatanı İtalya'da yine saraylarda ağırlanıyor. İtalyanlar, Osmanlı saraylarının 'sır'larına bir İtalyan'ın gözünden tanıklık edebilsinler diye... 20 Aralık'a kadar sürecek sergi 'Venedik Lagünü'nden Boğaziçi'ne Sultan'ın Sarayı'nda bir İtalyan Ressam' adını taşıyor. TBMM Milli Saraylar Koleksiyonu, Ankara Resim Heykel Müzesi, İtalya'daki müze ve özel koleksiyonlardan derlenen 100'ün üzerinde eser arasında 'Ertuğrul Süvari Alayı', '10 Muharrem', 'Fatih'in İstanbul'a Girişi', 'Çığırtkan', 'Rüya Gören Kız' ve 'Nü Çalışma' gibi Zonaro'nun en ünlü yapıtları da var.

Baharat Kokusu Peşinde İstanbul
1854'te Masi-Padova'da dünyaya gelen ressamın ilginç hikayesi bir düşün gerçeğe, bir masalın yaşamın ta kendisine dönüşmesini anlatıyor aslında. Çünkü fakir bir ailenin çocuğudur Zonaro, genç yaşta amelilikten duvarcı ustalığına kadar yükselir. Yine de inatla tutkusuna sarılmayı tercih eder. Resimlerini gösterdiği birkaç kişi yüreklendirir onu, önce Accademia Cignoralli'ye devam eder ardından Roma Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirir. Açtığı ilk sergiyle ressamlarla dolup taşan dönem İtalya'sının bile gözbebeği olur. Biraz Roma'yı koklar, biraz Paris'i, Venedik'i... Yüzlerce kere resmedilen, fırça darbeleriyle tekrarlanıp duran bu kentlerin kokusunda eksik bir şeyler vardır Zonaro'ya göre: Baharat kokusu... Dedik ya, bir masalın, binbir gece masallarının peşindedir. 1891'de atlar gemiye İstanbul'a gelir. Şehre ayak basar basmaz büyülenir; bir yanda Boğaziçi, bir yanda kubbeler, camiler, saraylar... Sokaklarda şerbetçiler, sakalar, çıngırak sesleri... Ancak ona sarayın kapılarını açan anahtar bir cuma günü Galata Köprüsü'nde rastlayıp aklına kazıdığı resmigeçit yapan Ertuğrul Süvari Alayı tablosudur. Sultan II. Abdülhamid bu tablodan haberdar olunca, Zonaro'yu saraya çağırır. Usta bir hattat olan padişah tablodaki mahareti hemen fark eder ve ona 'Ressam-ı Hazret-i Şehriyari' unvanını verir. Saray koridorlarında rahatça dolaşır, kapalı kapılar ardındaki saray yaşamını keşfeder zamanla. Ancak Abdülhamid tahttan inince görevinden azledilir, Akaretler'deki evinde de kirasını ödemek kaydıyla kalabileceği söylenir. Bir süre direnir Zonaro, anlar ki rahat edemeyecek İtalya'ya döner. Aklı fikri İstanbul'da olsa da, İstanbul düşleri kursa da hevesi kalmamıştır artık. Yeniden davet edildiğinde bile inadından vazgeçmez. 1912'de patlak veren Trablusgarp Savaşı'nda bu kez İtalyanlar Türk taraftarı olmakla suçlar onu. Kısacası 1929'da kalbi kırık ölür. 1977'de aile üyelerinin Floransa'da açtığı sergiyle değeri yeniden hatırlanır sanat dünyasında.

250 Bin Kişi Ziyaret Etti
Bu yıl İstanbul'da Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi ve Dolmabahçe Sarayı'nda, Ankara'da da Resim Heykel Müzesi'nde gerçekleştirilen Zonaro sergilerini 250 binin üzerinde kişinin ziyaret ettiği hesaba katılırsa, doğumunun 150'nci yılında ilham kaynağı olan ülkenin ona vefa borcunu ödemeye başladığı söylenebilir belki. Şimdi sıra İtalya'da...

Zonaro İstanbul'da yaşadığı yaklaşık 20 yıl içinde yaptığı resimlerde 19'uncu Yüzyıl sonu ve 20'nci Yüzyıl başı Osmanlı'sını anlatarak ardında önemli bir miras bıraktı.

Öğrencileri arasında ilk kadın ressamlar Mihri Hanım ve Celile Hanım da bulunuyor.

Akaretler'de kendisine tahsis edilen evde Sultan Abdülaziz'in oğlu Abdülmecid Efendi'ye de ders verdi. Kapısını çalan ünlüler arasında Recaizade Ekrem, Osman Hamdi Bey, hatta Winston Churchill bile vardı.

İtalya'ya dönmek zorunda kaldığında İstanbul'u hatırlatacak bir deniz kıyısında yaşamak için San Remo'da oturmayı tercih etti. Zaten bir lakabı da 'deniz ressamı'dır.

San Remo'da kadehlerde teselli ararken Boğaz manzaraları resmetmeye devam etti. Kızlarına Osmanlı saray kıyafetleri giydirip eski günleri andığı da söyleniyor.
Akşam

Arşiv

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz