Sanat
Akmerkez'de ama gören yok
İstanbul'un ‘tüketim üs'lerinden Akmerkez'in, ışıltılı
vitrinlerinde, modanın son ürünleriyle birlikte sanat eserleri de sergileniyor.
İlki geçtiğimiz yıl düzenlenen ‘Sanat Akmerkez'de
etkinliği, aralarında Ömer Uluç, Ferruh Başağa, Kezban Arca Batıbeki, Devrim
Erbil, Bedri Baykam ve Komet'in de bulunduğu 80 sanatçının eserlerini, amacı
sergi gezmek değil, alışveriş yapmak, eğlenmek ya da sadece ‘vitrin bakmak' olan
insanlarla buluşturuyor.
Sanat eserlerinin tüketim nesneleriyle birlikte
sergilenmesi, Akmerkez'i, sosyologların ilgisini çekecek bir sahaya
dönüştürüyor. Sanat eserleri, fazlasıyla oyalayıcı, cafcaflı vitrin camlarında
çoğu zaman ayakkabılar, ‘jean'ler ve gece kıyafetlerinin arasında yitip giderken
akla şu soru geliyor: ‘Bir tüketim mabedi, sanatın görünür olmasına ne kadar
izin verebilir?' Nitekim, epeydir aradığı bir ayakkabıyı bulmanın sevinciyle
içeriye dalan kadın, başını kaldırsa göz göze geleceği bir Ferruh Başağa
tablosunu ıskaladığının farkında bile değil. Her mağaza vitrininde sadece bir
çalışmanın sergileniyor olması da, etkinliğin sloganlaştırdığı ‘galeriye dönüşen
vitrinler' söylemini çürüğe çıkarıyor. Resimleri görmek için gelenler, ‘Galeri
nerede?' diye soruyorlar. Galeri her yerde; ancak resimleri aramak, sürpriz
paketi bulmak için labirent dolaşmaya benziyor. ‘İşte burada bir tane var. Bak,
az kalsın şunu göremiyorduk!' İnsanlar resimleri, entelasyonları ya da
heykelleri görmüyorlar diyemeyiz; ancak ‘fark edebilmek' ya dikkat ya da sanata
ucundan kıyısından bulaşmış bir algı düzeyi gerekiyor.
‘Vitrine bakan' olmaktan sıyrılıp ‘vitrine bakanları
seyreden'lerin fikirlerini soruyoruz. Mağazalarda müşterilerle ilgilenen
görevlilere kalırsa, resimler kimsenin umrunda değil, hatta onların da... "Ben
satışıma bakarım." diyor biri; ama patronun resmi beğendiğini de saklamıyor. Bir
diğeri de, resmin vitrini ‘açtığı' görüşünde. Müşterilerin vitrindeki resimle
ilgili konuşup konuşmadıklarını merak ediyoruz. "Niçin sorsunlar ki?" diyor bir
görevli, "Bize alışverişe gelenler, bu sanatçıları zaten tanıyorlar." Bir diğeri
de, her mağazanın etkinliğe katılmadığını fark ediyor: "Aaa, karşıdaki çorapçıda
resim yok!"
‘Sanat eseri vitrine çıkmaz’
Resimlerin, vitrinlerin özenli tasarımları arasında kaybolmasını üzücü bulmak,
sanatın tüketim nesneleriyle kıyaslanmasından kaynaklanıyor olabilir.
Akmerkez'in bir köşesinde pusuya yatıp, ‘Hangisine bakıyorlar, elbiseye mi Komet
resmine mi?' diye beklemenin verdiği rahatsızlık... Etkinlik, farklı bir
bakışla, henüz bir çağdaş sanatlar müzesinin olmadığı ülkemizde, insanları hiç
ummadıkları bir anda resimle karşılaştıran olumlu bir proje olarak görülebilir
elbette. Ancak ressam Ömer Uluç, bu tür projelerde ‘olumlu' bir yan görmüyor.
Üstelik vitrinlerdeki resimlerden birinde kendi imzası varken... Paris'ten yeni
dönen ve yağlıboya tablosunun kendisine sorulmadan sergilendiğini öğrenen Uluç,
bu durumdan rahatsızlık duyuyor. "Batı'nın önemli sanat merkezlerinde sergilere
katıldım. Hiçbir yerde iyi sanat eserlerinin mağaza vitrininde teşhir edildiğini
görmedim. Bugünün sanatı, tüketim toplumunu eleştirir ve hiçbir zaman olumlamaz.
Bir çağdaş sanatçı olarak ben de öyleyim." diyen Uluç'a göre mağaza vitrinlerine
yönelik bir çalışma yapılacaksa resimlerin, tamamen boşaltılmış vitrinlerde
sergilenmesi gerekir. İkinci bir yöntem de, sadece tüketim nesneleriyle
oluşturulmuş bir entelasyon hazırlamak. Resminin geçen yıl da izinsiz
sergilendiğini söyleyen sanatçı; ‘Bizim fikrimiz sorulmadan böyle bir işe
kalkışmamalılardı.' diyor.
‘Sanat Akmerkez’de' etkinliği 23 Aralık tarihine kadar
görülebilir.
Zaman - Ülkü Özel
Akagündüz |