Yarışma Projeleri

Mimar Sinan Araştırma Merkezi ve Müzesi Ulusal Öğrenci Mimari Fikir Projesi Yarışması

Tarih: Nisan 2010
Birincilik Ödülü (Ayşegül Arküden)


Proje Müellifi


Ayşegül Arküden (YTÜ)

Proje Açıklama Raporu

Süleymaniye tarihi yarımada da bulunan İstanbul'un önemli eserlerinin bulunduğu üçüncü tepenin üzerinde kurulan tarihi bir semtimizdir. Kuzeyinde Haliç kuzey doğusunda Eminönü semti bulunur. Denizden Eminönü'nden başlayarak dar dolambaçlı sokaklarından yürüdüğümüzde yüzlerce ahşap karkas tarihi köşkün arasından geçip, tepedeki Süleymaniye külliyesine ulaşırız. Bu semt hem anıtsal hem de sivil mimari alanında çığır açan bir bölgedir.

Bölgenin tarihi gelişimine baktığımızda Bizans döneminde burada büyük bir Bizans Mahallesi bulunuyor. Denize doğru bu alanda ticaret zanaat erbabının barındığı hanlar bulunuyordu. Tepede taş konaklarda Bizans'ın yüksek sınıfı oturuyordu. Semt fetihten sonra küçülmüş. Liman kısmında hareket devam etmiş ama tepe ıssızlaşmıştır. Kanuni Sultan Süleyman'ın Mimar Sinan'dan kendi adını yaşatacak bir külliye inşa etmesini istemesi üzerine Mimar Sinan İstanbul'un üçüncü tepesine Süleymaniye Külliyesi'ni inşa etmiştir. Süleymaniye külliyesi en yetkin düzeyde külliye kavramının temsilidir. Toplumsal-dinsel kompleksler kentsel tasarımın temel öğesidir ve Süleymaniye külliyesinin inşasıyla beraber bölge odak merkezi haline gelir semt külliye çevresinde genişlemeye başlar.devrin namlı uleması, metematikçileri, mimarları, sanat ve ticaret erbabı, paşaları bu semtte kalmak için birbirleri ile yarışırlar.böylelikle Süleymaniye ve çevresi ıssızlıktan kurtulur ve sosyal yaşamda önemli bir yeri olur. Süleymaniye'nin bugünkü kimliği sokak dokusu o zamanlar oluşmuştur. Ahşap karkas sistemin ilk örnekleri bu bölgede uygulanmıştır. Bugün bile dünyada ahşap mimarisi üzerine çalışan tüm üniversitelerden Süleymaniye'yi incelemeye gelen bilim insanları bulunmaktadır.

Süleymaniye'nin bu dokusu sık sık çıkan yangınlarla zarar görmüştür.19 yy da yangınlardan dolayı bölgede ahşap yapı yapılması yasaklanmıştır ve pek çok yapı kagire çevrilmiştir. 19.yy sonlarında ticaret bölgeyi çevrelemiş, 20 yy başında ulema sınıfı konaklarını terk etmiş, bölgede imalat atölyeleri hakim olmaya başlamıştır. Konaklar imalathane alarak kullanılmaya başlanmış fiziksel çevre yıpranmış, bu da sosyal yapıyı etkilemiş, bölgede hem sosyal anlamda hem fiziki çevre anlamında bir çöküntü meydana gelmiştir.
Süleymaniye bugün hala birçok tarihi değeri barındıran ancak birçoğumuzun gitmekten çekindiği bir semt haline gelmiştir. Gün geçtikçe de kötüleşmeye devam ediyor.

Bu alanda tasarlanacak mimar Sinan müzesi ve araştırma merkezi dikkatleri bölge üzerine çekecek ve köhneleşen Süleymaniye tarihte olduğu gibi yeniden hayat bulacak, bölgenin önemi bir kez daha artacak, bölgedeki potansiyeller hak ettikleri değeri bulacaklar. Ulusal ve uluslararası araştırmacılara hizmet edecek araştırma merkezine gelecek araştırmacılar ile bölge turizmi canlanacak, araştırmacılar için bu alan hem görsel hem yazılı kaynakların bulunduğu bir kütüphane olacaktır.

Sorulması gereken asıl soru bizim bile gitmeye çekindiğimiz Süleymaniye ye araştırmacıları nasıl götüreceğimiz. Buraya gelen bir araştırmacı İstanbul'u Mimar Sinan'ı ve onun eserlerini Süleymaniye'de tanıyacak, ahşap karkas konakları Mimar Sinan 'nın eserlerini burada görecek, İstanbul'u bu tepeden izleyecektir. Peki biz nasıl bir İstanbul, nasıl bir Süleymaniye sunuyoruz onlara? Dünyaya bu güzellikleri nasıl tanıtıyoruz?

Bugün Süleymaniye'deki yapı stoğunun büyük bir bölümü harap olmuş durumda. Gerek yıkılmaya yüz tutmuş tarihi eserler, gerekse yeni yapılan niteliksiz betonarme binalar ile çevre tarihi kimliğini yavaş yavaş kaybediyor. Bugüne kadar bu bölge ile ilgili bir çok restorasyon projesi hazırlanmış ancak hiç birisi uygulanmadığı gibi o projelere de ulaşmak mümkün değil. En son yapılan çalışmaya göre kayıtlarda 1848 tarihi yapı bulunuyor. Bu yapılar yangınlardan ve yıkımlardan günümüze ulaşabilenler. Sadece 310'u iyi durumda. 600'ü onarımla kurtarılabilecek tarihi yapı. Yıkılan tarihi yapıların yerleri, sokaklar otopark, tarihi konaklar bekar odaları olarak kiraya veriliyor. Fizik mekanın köhnemesini sosyal yapıdaki çöküntü izliyor.

Süleymaniye'yi kurtarmak için öncelikli yapılması gereken fizik mekanın düzeltilmesidir. Fizik mekanın insan psikolojisinde ve yaşayışında direkt olarak etkisi vardır. Bunun için yapılması gereken tarihi yapıları restore etmek, ticarethaneleri ve imalathaneleri belli bir bölgede toplamak, alanı niteliksiz betonarme yapılardan temizleyerek yeni düzenlemeler getirmektir. Yeni işlevler gerekiyorsa yeni bina yapmak yerine, var olanları dönüştürmek yada mümkün olduğunca gerekli olan birimleri tarihi eserler ile yarışmayacak dokuya yabancı durmayacak biçimde tasarlamalıyız. Ancak bu şekilde İstanbul'u, Mimar Sinan'ı, Süleymaniye'yi doğru biçimde tanıtmış olacağız.

Mimar Sinan müzesi ve araştırma merkezine gelecek araştırmacılar için Süleymaniye'nin tarihi evlerini görerek, dar ve kıvrımlı sokaklardan yukarıda Süleymaniye'yi görerek tepeye çıkacakları bir güzergah belirlenmiştir. Bu güzergah Eminönü'nden başlayıp, Süleymaniye'nin ilk restorasyonun yapıldığı ve restorasyonların devam ettiği sokak olan ayrancı sokaktan geçerek Mimar Sinan Araştırma Merkezi'ne ulaşıyor.

Tasarım Kararları



Ada bazında tasarıma baktığımızda tasarımı bir adanın rehabilitesi olarak düşünebiliriz. Ada tescilsiz yapılardan temizlenmiştir. Tarihi eserler gün yüzüne çıkarılarak arındırılmış bir tarihi çevre oluşturulmaya çalışılmıştır. Arazinin ortasında kalan Mimar Sinan'ın evinin bir kısmının kalıntısı olan kagir yapının fotoğraflarından ve Salis Medresesi'nin araziye bakan cephesinden anlaşılacağı üzere bölgeye toprak dolgu yapılmıştır. Eserlerin cepheleri bu toprağın altında kalmış adeta gömülmüşlerdir. Tasarımda öncelikli olarak bu yapıların cephelerinin orataya çıkarılması için toprak dolgu kaldırılmıştır ve arazi gerçek kotlarına ulaştırılmıştır.

Kagir yapının cephelerini ortaya çıkartmak için zemin üçer metre daha alçaltılarak avlular oluşturulmuştur.

Süleymaniye külliyesinin kabe aksına göre oluşturulmuş gridal sistemi referans alarak tasarım alanında işlevlere göre esnek bir gridal sistem oluşturulmuştur.



Taşıyıcı sistem ve sirkülasyon alanları bu gridal sisteme göre oluşturulmuştur. Külliyenin arasında kalan tasarım alanı böylelikle bütün ile bir ilişki içerisinde olmuştur.

Bu sirkülasyon aynı zamanda çevreyle de ilişkiyi sağlamaktadır.geçişler sayesinde geçirgen bir yapıdadır.
Külliyenin tamamına baktığımızda avlulu plan tipleri görürüz. Sosyal yaşamın bir parçası olan avlu kavramı kamusal alanda da devam ettirilmiştir.

Ortaya çıkarılıp vurgulanmak istenen tarihi dokuya saygılı olarak, büyük kütleler arazinin eğimleri arasına gizlenmiştir. Geriye kalan işlevler için mevcut yapıların dönüştürülmesi önerilmiştir.

Salis Medresesi sergi alanı sirkülasyonunu doğru bir şekilde gerçekleştirebileceği için mimar Sinan müzesi olarak kullanılması önerilmiştir.

Mülazımlar Medresesi de plan olarak ve ayrı bir bahçesi olmasından dolayı etkinlik atölyeleri olarak kullanılması önerilmiştir.
Alanın ortasında kalan kagir mekan için kazı ve restitüsyon çalışmalarının ardından yeniden kullanılmaya başlandığında kafe işlevi önerilmiştir. Bunun sebebi alanın ortasında bulunmasından dolayı tüm alana hizmet verebileceği düşünüldüğü içindir.

Alanda eğimden dolayı basamaklanmalar vardır. Bu basamaklanmalar değerlendirilerek farklı kotlar ve işlevler birbirine bağlanmıştır. Böylelikle alan içerinde kesintisiz bir sirkülasyon olması hedeflenmiştir.



Eğimler arasına gizlenen yapıların üst kısımları etkinlik alanları açık sergi salonları olarak düzenlenmiştir.




Mimar Sinan Araştırma Merkezi ve Müzesi Ulusal Öğrenci Mimari Fikir Projesi Yarışması
Mimar Sinan Araştırma Merkezi ve Müzesi Ulusal Öğrenci Mimari Fikir Projesi Yarışması
Yarışma Projeleri Arşivi
Dönem içinde yayınlanan projelerin listesi aşağıdadır. Ayrıntılarına ulaşmak istediğiniz proje başlığını listeden seçiniz.