Gündem

Cecil Balmond "Informal" Sergisi

Tarih: Şubat 2004 Çeviren: Pınar Gökbayrak, Emine Merdim Yılmaz
Tasarım Sürecinin Birbirinden Rol Çalan Oyuncuları

Tate Modern'de 140 metre uzunluğundaki Anish Kapoor imzalı Marsyas heykeli, Hyde Park'ta Toyo Ito'nun Serpentine Pavyonu ya da Daniel Libeskind'in Victoria&Albert Müzesi eki... Tüm bu ünlü ve yakından takip edilen projeler her daim mimarlarının isimleriyle anılırken, aslında üç tasarımın arkasında da projelerin gelişiminde önemli rol oynayan tek bir isim var: Cecil Balmond, bir mühendis. Ve kendisi, tasarıma yaptığı katkılara rağmen projenin, mimarın adı ile anılmasından ve kendi emeğinin yok varsayılmasından biraz şikayetçi.

Projenin tek bir isme mal edilmesi, Türkiye için de çok tanıdık, tabi çok büyük bir farkla: Biz de roller değişiyor; adı hatırlanan sadece mühendis ya da daha da ilginci sadece müteahhit olurken, mimarın esamesi bile okunmuyor! Cecil Balmond'un durumunu çok ironik olarak herhalde ülkemizde en iyi mimarlar anlayabiliyor.

Aslında iki yaklaşım arasındaki farkı gösteren ilk ipucu Balmond'un ünvanında gizli: O bir "structural engineer", yani bir strüktür mühendisi. Bizdeki inşaat mühendislerini karşılıyor gibi gözükse de aslında arada ince bir nüans var. Türkiye'de inşaat mühendislerinin temel tasarım eğitiminden bile bihaber olduğu ve buna rağmen birebir yapının üretimine katılmalarının tersine, batıda Balmond ve onun gibi diğer pek çok structural engineer, mimarlar gibi, strüktüre bir tasarım olarak bakıyorlar.

Cecil Balmond'un The Guardian'dan Justin McGuirk ile yaptığı söyleşiye göre, Balmond adını James Stirling, Rem Koolhaas ve son olarak da Daniel Libeskind ile yaptığı başarılı ve uzun soluklu işlerle duyurur. Tasarım sürecinde sadece yük ve basınç hesabı yapacak basit bir mühendislik işinden öte, mimarın strüktürü tasarlama noktasında, olanakları zorlaması, mimara yeni olasılıklar kazandırması ile yeteneğini gösterir. Türkiye'de ise ne acıdır ki; genellikle mühendisler, mimarların vizyonunu açmak yerine önünü tıkar ve tasarımı dikkate almayan müdehalelerde bulunur. Öğrencilik döneminde hep söylendiği gibi mimar da bir "orkestra şefi" (!) gibi, üretim sürecinde tasarımını mühendislerin müdehalelerinden korumaya/kurtarmaya ve tasarımının her şeye rağmen ayakta kalabilmesine uğraşır. Tabii genellikle ortalarda tasarımını korumaya çalışan bir mimarın bile bulunamadığı unutulmamalıdır.

Kuşkusuz, mimarların ancak Balmond'un katkısıyla tasarımlarının gerçekleşebileceğinin farkında oluşları sayesinde Balmond yerini sağlamlaştırabilmiştir. Dünyanın önde gelen mühendislik firmalarından Arup ile çalışan Balmond, otuz beş yılın sonunda başkan yardımcılığına kadar yükselir. Bu otuz beş yıllık meslek hayatında tasarım anlayışı daima strüktürü hareketlendirmek üzerinedir: "Strüktür kayar, zıplar, kendine has bir enerjisi vardır." Ülkemizde, çıkıp kendi tasarım anlayışı üzerine konuşabilecek tek bir mühendis var mıdır acaba?

Kısa süre önce, Royal Instite of Architects (RIBA)'de bir konuşma yapan ve Jenks Ödülü'nü alan Balmond son olarak da dahil olduğu projeleri içeren "Informal" adlı bir kitap yazdı ve kitabı üzerine şu yorumu yaptı: "Yapıların her biri bir ikondu; mimarlar bu projeleri yayınlıyor ve meşhur oluyordu. Ben de sadece bizim katkımız üzerine düşündüm. Mimarlık o kadar güçlü ve tanıtıma o kadar açıktı ki, bizim de dikkat çekmemiz kolay değildi." Balmond'un bu kitabından hareketle de 30 Ocak-25 Nisan 2004 tarihleri arasında Fransa arc en rêve centre d'architecture'da, içeriğini dahil olduğu projelerin oluşturduğu bir Cecil Balmond sergisi gerçekleşiyor.

Balmond sistemini informal (enformal) - ya da enformal ağ sistemi - olarak tanımlar. "Enformal çünkü, kesinleşmiş düzen sistemlerini, kapalı simetrileri ya da hiyerarşiyi kabul etmiyorum. Bu bir ağ çünkü strüktürü, dokuyu bağlayan bir unsur olarak görüyorum. Bir projeye dokuları görüp hissederek başlıyorum." diyor. Balmond, ünlü mimarlarla beraber yürüttüğü çalışmalarda kendi doku-avcısı rolünü önemsiyor. "Her zaman tasarımın ilk aşamasında konsepti öne çıkarıyorum; Libeskind ve Koolhaas da bu yöntemden hoşlanıyor. Ben de herkese Libeskind'in ya da Rem'in hoşlandığı şeyin önemini hatırlatıyorum. Herkese konsepti önde tutmanın önemini hatırlatıyorum çünkü sürece pragmatizm dahil olmaya başladıkça baştaki o saf konsept korunamıyor."

Cecil Balmond, kamunun bir strüktür mühendisinin, tasarımın estetiğinde taşıyabileceği rolü kavrayamamasından biraz şikayetçi. Marsyas'ın yarıda kalmak yerine Tate'in tüm türbin salonu boyunca uzanabilmesini şu şekilde anlatıyor Guardian'a: " 'Neden tüm mekanı katetmiyoruz?' diye sordum. İşte bizim yaptığımız bu, bir katalist gibi davranmak ve kabullenişlere meydan okumak, yeni bir yöne doğru kışkırtmak. Eğer mimar da yaratıcı ve üretken ise bu meydan okumaya katılır ve başka meydan okumalarla karşılık verir." Balmond'un geçen seneki Serpentine Pavyonu'ndaki kontrolü ise daha da fazlaydı. Tüm tasarım, Balmond'un bilgisayara girdiği bir algoritm etrafında oluştu ve son halini aldı. "Yaptığım işin mükemmel bir örneğiydi. [Ürettiğim] diagram bir açıdan mimarlık demekti ve bundan gurur duyuyordum." Guardian'ın, yönelttiği, Balmond imzalı bir yapı isteyip istemediğine ilişkin soruya da "Tuhaf ama her ne kadar mimarın adı yazılı olsa da pek çok işimde bunu hissediyorum" der.

Ancak bazen bu katkıları beraber çalıştığı mimarlardan aynı beğeniyi almayabiliyor. Örneğin Foreign Office Architects'in önemli projelerinden Yokohama Uluslararası Liman Terminali'nin son şeklini almasında Balmond'un strüktürel çözümünün payı büyükken, Balmond, kendi çalışmasının "sadece ön bir çalışma" olduğunu ifade eden bir mektup almış FOA'nın avukatından. Benzer bir şekilde tasarım dünyasında bazı mühendisler Balmond'u kendilerine bir örnek olarak alırken, bazıları daha şüpheli yaklaşıyor. Örneğin önceden Arup'ta çalışmış olan Chris Wise "Mühendislere en iyi elli tasarımcıyı sorsanız, listede Balmond'un adını bulmazsınız." bile diyor.

Diğer yandan Libeskind, Balmond'un dikkate değer bir mühendis olduğunu ve bu alanda en yaratıcı kişilerden biri olduğunu ifade ediyor. Balmond şu an, kariyerinin ilk köprüsü ve ilk "Balmond tasarımı" olan Portekiz'deki Coimbra üzerinde çalışıyor. Ayrıca Toyo Ito'nun Glasgow'daki Selfridges Mağazası, Koolhaas'ın da Pekin'deki Çin Televizyonu Genel Müdürlüğü projelerinde de yerini alıyor.

"Strüktür mühendisleri, mimarlar kadar öne çıkacak mı? Bence artık bazı şeyler yavaş yavaş değişiyor ve mühendislik daha yaratıcı bir alan olarak görülmeye başlanıyor. Eşit itibar göreceğimizi sanmıyorum ama tasarımın bir takım işi olduğu ve tek bir kişiye mal edilemeyeceği görülmeli. Mimarların konumunu sarsmadan mühendislere de önem verilmesini umuyorum çünkü aslında tüm kararlara son noktayı koyan mimar; dolayısıyla mimarın önemi tartışılamaz." diyor Balmond. Biz ise hala, yakın bir zamanda da Türkiye'de mimarlığın hakettiği yeri bulabileceği inancıyla tasarlamaya devam ediyoruz, çevremizdeki çoğu yapı üretimini, hiç sorgulamadan, bir biri ardına mühendislerin ve müteahhitlerin gerçekleştirdiği bir dönemde!
Cecil Balmond "Informal" Sergisi

Cecil Balmond "Informal" Sergisi
Gündem Arşivi
Dönem için hazırlanan gündemlerin listesi aşağıdadır. Ayrıntılarına ulaşmak istediğiniz gündem başlığını listeden seçiniz.