mona
Önemli Bir Not
Sayın Bülent Erkmen'in,
Diyalog'da kendisine soru soracak Forum üyelerine gerçek isimlerini yazmaları
yönünde bir ricası var:
"Nasıl "rumuz" ile yazılmış mektupları, "rumuz"
ile açılmış telefonları cevaplamıyorsam, "rumuz" ile gönderilmiş
elektronik ortamdaki sorulara da cevap vermeyeceğim." Bülent Erkmen
merteyiler
rumuz...
elektronik ortama ait bir dil...
iş-i kod'lar, kod-lamalar ve logo'lar olan biri iiçin
forum-a -daha- başlamadan bu dil-i reddederek başlıyor olmanız şahane...?
merteyiler
Ömer
Kanıpak
Bülent Bey,
Siz önde gelen mimarlarlarımızla da ilişki içindesiniz ve Türkiye'nin en
önemli mimarlık dergisinin tasarımlarını yapıyorsunuz. Dolayısı ile Türkiye'deki
mimarlık ortamına yabancı değilsiniz.
Türkiye'de grafik tasarımının müşteri profili ile mimarların müşteri
profili arasında nasıl farklılıklar var sizce? Grafik alanında sizin ve
meslektaşlarınızın dünya çapında önemli başarıları olmasına rağmen
mimarlık alanında neden söz sahibi olmaktan bu kadar uzağız?
Bülent
Erkmen
Türkiye’de, grafik tasarımcıların
ve mimarların işveren
profilleri arasındaki fark “bütçe” farkıdır.
Bütçeler küçüldükçe “iyi” işveren sayısı artıyor.
Bu durum “iyi” işverenin “iyi” tasarımcıyı bulma olasılığını,
“iyi” işveren - “iyi” tasarımcı ilişkisinin de
“iyi” işi ortaya çıkarma olasılığını arttırıyor.
“İyi iş” in de dünyanın her yerinde kendine bir yer
açabileceğine inanıyorum.
arasburak
Eleştiri
Odamda yerde, rafta, masamın
üstünde, çantamda sürekli gördüğüm sizin tasarladığınız bir kapak.
Yani demek istediğim sürekli hayatımın içinde olan bir görüntü sizin üretiminiz.
Aslında bir "eleştiri" yapacak kadar kendimde hak buluyorum diyemem.
Çünkü bu konuda yeterli görgüm ve bilgim olmadığını biliyorum. Bu
nedenle sadece genel olarak fikrimi söyleyeceğim.
Görüşünün bir bilgiçlik veya saygısızlık olarak anlaşılmasını
istemeyen biri olarak bu derginin kapağından başka heryerini beyendiğimi
belirtmek istiyorum.
Sadece bunu söylemek istedim. Size buradan ulaşabilmiş olmak güzel bir fırsat
oldu çünkü dergiyi ilk aldığım günden beri bunu düşünüyordum...
Teşekkürler,
isim: Aras Burak
millagro
rumuz
quote:
Orjinal mesajı gönderen: merteyiler
rumuz...
elektronik ortama ait bir dil...
iş-i kod'lar, kod-lamalar ve logo'lar olan biri iiçin
forum-a -daha- başlamadan bu dil-i reddederek başlıyor olmanız şahane...?
merteyiler
" Bülent bey,
Yukarıdaki yoruma % 100 katıldığım gibi ismimi Millagro, Mustafa Kemal , Ya
da Bülent Erkmen olarak kaydedip girmem sorumun niteliğinde bir değişiklik
yaratmayacak. Bunu cevaplayıp cevaplamamanınsa bir kibir meselesi haline geldiğini
düşünüyorum. Rumuzun amacı kimlik gizlemekse yada elektronik ortamın bir eğlencesi
ise bu her türlü yapılır.
ahmetakagun
Yıllar sonrasından bir
öğrencinizden merhaba...
Merhaba hocam...
1978-79 UESYO dan.
yıllardan sonra ilginç bir teknoloji gelişimi ile iletişim kurabilmek güzel
bir tesadüf...
ahmet şevki akagün...
sizinle bir amblem tasarım çalışmasında yarımca belediyesi festivali...
proje çalışması yapmıştım...
hatırladınız mı? ve o çalışmada birincilik de almıştım....
sizden öğrendiklerimi hatırladığımda aklıma gelenler...titizlik...bıkmadan
usanmadan eskizler üretebilme...
kolay sonuçları kabul etmeme...bir tasarım yaparken tüm konsantrasyonu onun
üzerine odaklayabilmek...
bir dönemdi sizle çalışmam....ama öğreneceğim çok şeyi öğrenmiştim...
hep aklımda kalmıştı...yaptığım o çalışma ve öğrenci olarak
neler düşünmüştünüz benimle ilgili...
sizi düşününce aklıma okul yıllarında bitmek bilmeyen sorular soran ben
geldi...
siz o zamanlarda pek fazla konuşmazdınız.
yine bir sürü sorular soracağım..sanırım eski alışkanlıklarım tekrar
ortaya çıktı...
1. Duyduğum kadarı ile grafik eğitimi önemli gelişim gösterememiş bir ara
mimar sinan ü. gitmiştim, sanki zaman donmuş gibi geldi bana... eğitim
sistemi...öğrencilerin...yönetimin...öğreticilerin dünya görüşleri
sanki yıllar öncesinde yapılmış bir programı uygular gibi...böyle
hissettim...
...bu konuda düşüncelerinizi öğrenmek isterim...
2. Reklamlar konusunda 10 yıldır sanki çarpıcı...enteresan işler
göremiyorum...hani bir tasarımcıyı kıskandıracak düzeyde...
ben bunu nasıl oldu da düşünemedim dedirtecek... ben mi karamsarım yoksa
gerçekten çarpıcı reklamlar varda ben mi algılayamıyorum...sizin bu
konudaki algılarınızı öğrenmek isterim.
yaratıcı tasarımcıların pili mi bitti...veya yeni tasarımcılar yurt dışına
mı kaçıyor...sizce...
3. Grafik tasarım eğitiminde kullanılacak ders kitapları yazıldı mı?
4. Sizin bu tür kitaplar yazma gibi planlarınız var mı? veya yazdınız mı?
5. Bir tasarımcı olarak neti değerlendirirseniz.
a. geleceğin reklamcılığı hakkında neler söylersiniz.
b. reklam felsefesinde veya temel dayanaklarında değişimler oldu mu?
c. netle başlayan dönemi yei bir çağ olarak değerlendiriyor musunuz...
d. netle birlikte 3 boyutlu ve animasyon tasarımları klasik tasarımların
yerini alacak mı?
e. netle aranız nasıl? ticari olarak kullanıyormusunuz.
f. net isanların özellikle bizim hitap ettiğimiz büyükk toplulukların
değer yargılarında değişimler oluşturdu mu?
g. toplulukların değerleri düşünme ve satın alma karar sistemleri net le
birlikte değişime uğradı mı?
h. netle birlikte yeni tasarım eğitimleri ortaya çıkmaya başladı mı.
Son bir yıldır grafik tasarımdan ciddi şekilde uzaklaşmak ve endüstriyel
tasarımlar yapma isteği ortaya çıktı...bu isteğin algılamadığım
nedenleri bana mı özel...yoksa genelde bu tür istekler yoğunlaştı mı
grafik tasarımcılar arasında...
özellikle sizin endüstri tasarımları yapma gibi istekleriniz ortaya çıktı
mı? veya endüstriyel ...ergonomik veya diğer tür tasarımlar yaptınız veya
yapıyormusunuz...
sanırım sorularıma bir dur demeliyim...
pek sorular soran bir toplum değiliz ama toplum bana pek fazla birşey öğretememiş
bu konuda...
çalışmalarınızı ilgi ile izliyorum....her çalışmanızda önemli değişimler
yeni pencereler...yeni heyecanlar dalga dalga yayılıyor...
arada bir kıskanmadım desem yalan söylemiş olurum....
yılbaşında duyulmamış bir galeride ( taksimde) resim ve heykel sergisi açtım...okula
size verilmek üzere bir davetiye vermiştim ama elinize geçti mi bilmiyorum...
bir tek hocam geldi Reşat Atalık bana deseni öğreten kişi.
tipi yağmur çamur demeden...
sizi de görmek istedim...yanlış zaman ve yanlış yerde bir sergiydi...
doğru zaman ve doğru bir yerde sergi açtığımda belkide...
tasarım dolu güzel günlere...
selamlar...
ahmet şevki akagün
Bülent
Erkmen
1. MSÜ’deki grafik eğitimi
ile ilgili düşüncenize katılamıyorum. Özellikle son 6-7 yıldır grafik
tasarımın ayrı alanlarında nitelikli öğretim görevlilerinin katılması eğitim
kalitesini çok değiştirdi. Grafik Tasarım bölümünü MSÜ’nün bütünü
içinde ise “kurtarılmış bölge” gibi görüyorum. Bu nedenle de bu
“iyi halin” sürekliliği konusunda endişelerim var.
2. Türkiye’de üretilmiş reklamların kalitesi konusundaki olumsuz düşünceleriniz
belki örnekleri yakından izleyememeniz nedeniyle olabilir.
3. Sorunuzun Türkiye ile ilgili olduğunu sanıyorum. Grafik Tasarım konusunda
yazılmış tezlerin yayınlanmasıyla eğitimde yardımcı olabilecek çok az
sayıda kitap çıktı.
4. Sizin sorduğunuz anlamda yazdığım kitap yok. Benim anladığım anlamda
“yazdığım” kitap var. İsmi: ISBN 975-342-142-7
5 (a-h) Elektronik ortamla yakınlığım yok. Bu nedenle bu konudaki sorularınıza
cevap vermem doğru olmaz.
altay_ersoy
Bülent Bey Merhaba,
1-Sizi besleyen grafik dışı alanlar nelerdir? Sinemadan, müzikten,
edebiyattan isimler verebilir misiniz?
2- Sizin işlerini sürekli takip ettiğiniz yabancı grafikerler kimlerdir?
3- Bugüne kadar sizi en çok heyecanlandıran hangi işiniz oldu?
4-Internet sayfalarının tasarımları için sizce grafikerlere verilen eğitim
yeterli mi yoksa bunu yeni bir alan olarak kabul edip okullarda yeni bölümler
mi açmak gerek? Sizin internet sayfası tasarımı konusunda başkaları için
çalışmalarınız var mı?
altay ersoy
Bülent
Erkmen
1. Beslendiğim kaynaklar
çeşitli disiplinlerin “contemporary” anlamında çağdaş “olanları”.
Bunuel, Eric Rohmer, Tarkovski, Derek Jarman, Jim Jarmush, Lars Von Trier, Terry
Riley, Steve Reich, Avro Part, Panasonic, John Cage, Mercy Cunningham, Pina
Bauch, Robert Wilson, Beuys, Ilya Kabakov, Marcel Broodthaers, Michael Acher,
Thomas Ruff, Douglas Gordon, Yohji Yamamato gibi...
2. Reudi Baur, Anthon Beeke, Irma Boom, Uwe Loesch, James Victore, David
Tartakover, Werner Jeker, Tibor Kalman, Gert Dumbar, Stefan Sagmeister, Rudy
VanderLans gibi...
3. İkinci intifadanın başladığı günlerde David Tartakover’den bir
e-mail aldım. Yeni yaptığı bir afişini göndermişti. Tanklara taş atan
bir Filistinli çocuğun fotoğrafının kapladığı afişin ortasında
“I’am here” yazıyordu. Ve e-mailin konusunda da
“Where are you?”. Ona cevap olarak bir afiş tasarladım, bastırdım ve gönderdim.
Afişin altında “Taşlarımın olduğu yerdeyim” yazıyordu. Yani benim taşlarım
“işlerim” ve nerde iş yapıyorsam ben ordayım, taşlarımı oradan atıyorum
dedim.
AYHAN
KOÇ
Tipografik animasyon?
Tipografik animasyon hakkinda görüslerini almak istiyorum. Nelere dikkat
edilmeli. Ne tür yazi karakteri seçilmeli. Okunakliligi daha nasil
arttirabiliriz. Ekran özelliginden dolayi nelere dikkat etmek grekir.
Bülent
Erkmen
Sorunuzun elektronik ortamla ilgili olduğunu sanıyorum. Eğer bu tahminim doğruysa
bu ortamla yakınlığım yok. Sorunuza cevap vermem doğru olmaz.
Ömer
Kanıpak
Bülent
Bey,
Sevim Burak'ın ""Everest My Lord" romanına yaptığınız perde
uyarlaması bana Krzysztof Wodiczko'nun mimari cepheleri bir propaganda aracı,
bir mecra olarak kullandığı "projections" işlerini anımsattı.
Bundan hareketle sizin mimari tasarım - grafik tasarım ilişkisi hakkında ne
düşündüğünüzü sormak istiyorum.
Sizce mimarlık grafik kadar etkili bir düşünce iletim aracı olmalı mı
(olabilir mi?) Bir afiş ya da logo çalışmasından çok daha masraflı olan
bir yapının sadece fonksiyonel ve estetik olması yeterli mi yoksa bir kaç kişiye
de olsa ilk görünenden daha derin bir şeyler de söylemeli mi?
Bülent
Erkmen
1. Birbirlerini bilmeleri, tanımaları
çok iyi olur. En azından tasarlanan yapı ile yapının ismi arasında doğru
bir ilişki kurmaya yarar. (Örneğin Gökkafes’de olan şey olmaz.) Ya da
kendi mimari anlayışının kendisiyle ilgili yayımlanacak bir kitaptaki
“tasarım” karşılığının ne olması gerektiğini bilir. (Örneğin Rem
Koolhas için yapılan “S, M, L, XL” kitabı)
Ya da Herzog & deMeuron’un bir kitabında yer alan yapı fotoğraflarının,
insan
portreleri ile tanınmış sanatçı/fotoğrafçı Thomas Ruff’a çektirmesi.
Yapı görüntülerinin “polaroid”le çekilmiş gibi olması, kitabın
isminin “Portreler” olması...
2. Yapılan herşeyin içinde, arkasında, orasında burasında, yapanın “söz”ünü
taşıyacak bir “düşünce” olması iyi olur.
Seda
S. Ayan
...?
... sizce, `modern`lik nedir?
Bülent
Erkmen
Geleneksel olanı bozup, ona karşı,
onun yerine yeni, kişisel, kendi kendimize “kurallar-engeller” koyup, onun
içinde “debelenmek”. Ben öyle yapıyorum.
mortimes
merhaba!
Sayın Erkmen,
Sevgili merteyiler'in rumuz (nickname, kodad) konusundaki haklı eleştirisine
değinmeden geçeceğim, çünkü bulunduğu ortamın özelliklerini kavramak
herkes için zorunlu ve olmazsa olmaz bir yeti değil. Adım Elif Özçelebi,
nasıl isterseniz öyle hitap edebilirsiniz, herhalde hitap etmek için
soruyorsunuz isimleri, başka ne için olabilir ki?
Arredemento'nun kapakları konusunda saygı sınırlarını defaatle çizmiş
bir saptama var yukarıda, benim o kapaklar hakkında yılardır merak ettiğim
tek şey ara sıra gördüğümüz el fotoğraflarının kendi eliniz olup olmadığı.
Bunu neden merak ettiğiminse, tıpkı Selçuk Demirel'in entellektüel
betimlemesi hakkında ne düşündüğünüzü merak edişim gibi, açıklanabilir
bir tarafı yok.
Biraz gıcık bir yazı oldu baştan beri ama aslında, ben sizin yaptıklarınızı
seviyorum. Bir çocuk oyunundan (dolap) oyun afişi yapmanızı, çeşitli
mimarlar için orthographic set'ten çıkma iş'ler(logo demesem) tasarlamanızı,
her ay arredemento'da bir sürprizle karşımıza çıkmanızı (evet, sürpriz)
çok "iyi" buluyorum.
Nakden Tarih'i görmemiştim ama, Bankalar Caddesi sergisi iyi bir design'dı
bence. Bir sergi izlerken (takip etmek- seyretmek) bilgilenmekle heyecanlanmayı
eşit derecede değerli gören biriyim, sizin sergi tasarımlarınızda
bilgilenirken heyecanlandığımı söyleyebilirim.
Bu arada, Fol'un N.Sayın'ın editör olduğu sayısındaki "duvar"ın
duvar imgesinin mi pencere imgesinin mi daha baskın olduğu konusunda kuşkularım
olduğunu belirtmeli miyim, diye düşünüyorum. Sizce de o iki sayfada bir
istif sorunu yok mu?
(sonunda açık seçik bir soru sordum galiba!
)
Hoşçakalın.
Bülent
Erkmen
Fol’un “duvar” konulu sayısı
için yaptığım “61. ve 64. Sayfalar” isimli çalışma derginin 62. ve
63. sayfalarında yer alır. Çalışmanın görsel yapısını “o” sayfaların
(62. ve 63. sf.) arkasındaki sayfalar (61. ve 64. sf.) belirler. Çalışmanın
yer aldığı
sayfanın öncesindeki yazının son sayfası (61. sf) ile sonrasındaki yazının
ilk
sayfasında (64. sf.) yer alan tüm kelimelerin (sayfa numarası dahil) dört
bir yanı tek tek çizilmiştir. Sayfa kaldırılıp bir ışığa tutulursa
“durum” anlaşılır.
mortimes
istif
tekrar merhaba!
Fol dergisinin D U V A R sayısındaki 61 ve 63 ile 62 ve 64. sayfalar arasındaki
organik/ orgazmik ilişkinin farkındayım ben, y i n e d e bir istif problemi
olduğunu düşünmüyor musunuz idi sorum, ama belli ki düşünüyor olsanız,
kelime çerçeveleyen tuğlalar ile kendi yarattığı ama gelenekselin kırılması
ile örtüşmüş sınırlarında bizzat çerçevelenmiş bir san'atçının
eser'i olan bu "iş"e başka türlü bakar[mı(y)]dınız.[?]
Bülent
Erkmen
Ne demek istediğinizi anlayamadığım için cevap veremiyorum
duygu
merhaba,
Bugün kurumların kimlik edinmeleri ve sürdürebilmeleri için veya varsa
mevcut kimliklerini koruyabilmeleri için ciddi çalışmalar, yatırımlar
yapmaları gerekiyor.
Ben, PTT-postahane üzerine bir kurumsal kimlik araştırması yapıyorum.
Grafik kimlik çalışmaları olan birisi olarak Siz, PTT' nin mevcut kimliği
konusunda neler söyleyebilirsiniz? PTT yalnızca tabeladan ibarettir
denilebilir mi?
ve son olarak kimlik-kurumsal kimlik konusunda kısaca neler söyleyebilirsiniz?
Teşekkürler.
Duygu Kılıç Bülent
Erkmen
Bir kurumun kimliği onun özel karakteridir, onun kişiliğidir.
Kurumun temsil ettiği herşey bunun içinde örtük olarak vardır.
Bir kurumun görüntüsü onun “belirlenen-tasarlanan” kimliğinin yansımasıdır.
Bir kurumun görsel kimliğinin yönetiminde kullanacağınız tasarım programı,
bir dizi önceden kestirilebilir ve sık ortaya çıkan durumlar çerçevesinde
kurumun görsel olarak nasıl sunulacağına ilişkin “esasları” belirler.
Bu “esaslar” Kurumsal Kimlik Kılavuzu’nda toplanır.
Studio Dumbar’ın Hollanda “PTT” si için, Rick Vermeulen’in Hollanda
Telecom için yaptığı kurumsal kimlik çalışmalarını görmenizi öneririm.
duygu
Studio Dumbar’ ın Hollanda “PTT” si için, Rick Vermeulen’in
Hollanda Telecom için yaptığı kurumsal kimlik çalışmalarını bulabileceğim
dergi,site vs. adı, adresi verebilirmisiniz.
teşekkürler..
FluXuS
[email protected]
..sizce bir `yumruk` ile
`tokat` arasında kaç adet fark var? (5?)
FluXuS
...?
"...geleneksel olanı
bozup, ona karşı, onun yerine yeni, kişisel, kendi kendimize
“kurallar-engeller” koyup, onun içinde debelenmek."
çok teşekkürler...
geçmiş bölümlerin özeti için..
(bkz: Emre Arolat)
(bkz: Arkitera'nın G.A'ya hain saldırısı)
(bkz: Defne Koz'un cevabı)
(bkz: Doruk Pamir'in cevabı)
(bkz: Doğan Tekeli)
(bkz: Bülent Erkmen'in cevabı)
FLuXuS has attached this
image:
zahon
a.k.a. Ahmet
Onder
Rumuz konusuna gercekten ben de deginmeden gecemeyecegim.. Bence net'te rumuzun
anonimlesmeden daha onemli anlami kisilerin burada apayri bir gercekligi
olmasinda... Isim koymak sadece olumsuz anlamda tuketmek degil varetmektir de
ayni zamanda... Gundelik yasaminizda size dogumda dayatilmis bir isimle yasamak
durumundayken zaten, siz kabul etseniz de etmeseniz de apayri bir gercekligi
olan bu ortamda, belki de ilk kez kendi sectikleri isimle ya da durusla
varolmaya calisan kisilere bu tepki neden? Sizce bunlari Ahmet Onder'in ya da
Zahon'un yazmasindaki fark ne?
Son olarak hem bir soru hem de bir tesekkur... Artik tam rutinin getirdigi
siradanlik olarak tanimlamisken Arredamento kapaklarini, son uc sayidir bence
cok basarili iki kapak... Kavram-Taklit ve Mimarlikta Temsiliyet... Bana mi
birseyler oldu (ki taniyorsunuz bunu da degerlendirebilirsiniz... artik Ahmet
Onder olarak yazdigima gore bir anlami olsun), kapaklardaki islerinizle empati
kurabilmeye basladim yoksa gercekten sizin portfoyunuzde de basi ceker mi bu
kapaklar... Elinize saglik... Bülent
Erkmen
İsterseniz "rumuz" konusunu bir soru, bu konudaki görüşümü
de bir cevap olarak kabul edelim.
Sorulardan ve verdiğim cevaplardan biri de bu olmuş olsun!
Bazı "işler" diğerlerinden daha iyi olur.
Örneğini verdikleriniz (benim için de) bunlardan ikisi.
merteyiler
Re: ...?
quote:
Orjinal mesajı gönderen: FLuXuS
"...geleneksel olanı bozup, ona karşı, onun yerine yeni, kişisel,
kendi kendimize “kurallar-engeller” koyup, onun içinde debelenmek."
çok teşekkürler...
geçmiş bölümlerin özeti için..
(bkz: Emre Arolat)
(bkz: Arkitera'nın G.A'ya hain saldırısı)
(bkz: Defne Koz'un cevabı)
(bkz: Doruk Pamir'in cevabı)
(bkz: Doğan Tekeli)
(bkz: Bülent Erkmen'in cevabı)
internet adresiniz - www.bek.com.tr
teşvikiye bostan sok. n. 112 değil?
bu ortam için fazla "modern" bir kabul?!
Corbi
siz ne düşünüyorsunuz?
Merhaba;
Çok kısa olarak sorum şu size: sizi mimarlık çevresinde daha ziyade
Arredamento'daki çalışmalarınızla biliyoruz…Merakım şu: derginin sadece
kapağı mı yoksa iç tasarımları da sizin denetiminizde mi? Kanımca iç
sayfa tasarımları başka bir elin ürünü gibi geliyor….Grafiker olmadığım
için eleştiri hakkım var mı bilemiyorum ve aylık bir dergi çıkarmanın
zorlukları nedir bilemeyeceğim ama - bu işi yapanların bu zorlukları bahane
olarak ileri sürme hakları da var mıdır bu da ayrı bir soru kanımca-
derginin iç sayfa tasarımları ciddi anlamda eleştirel yönler barındırıyor
çoğu zaman….bazı görsellerin kullanımı çok baştan savma, adeta
katlediliyor….bu da grafik dile yansıyor….metin ve görseller arasında ilişki
ise hak getire neredeyse…bazı bölümlerse sayfalarca metinden oluşuyor görsel
yok….ne diyorsunuz derginin izlediği bu anlayışa? Bu işi yapanların bu
konudaki yetersizliği mi, kapasitesizliği mi, baştan savmacılığı mı ya
da bu konu sizin dışınızda mı?….dergideki bir süredir görülen inişin
nedeni ne olabilir? Bir de bu iş, biraz birilerinin tekelinde değil mi
sizce?…kastettiğim yayın ya da medya ortamı?….son soruma muhatabım belki
siz olmayabilirsiniz, o zaman özür dileyerek sorumu geri alırım…ancak yine
de dışardan biri olarak yayın ortamında bir başıboşluk görüyor musunuz
sizde kimi zaman? Entelektüel olmak adına okumaktan ve anlamaktan zorlandığımız
diller, hep belli isimler…ve burada yayınlanacak çalışmalara karar verme
yetkisini elinde bulunduranların bu konudaki bilinci hakkında?
Can Şatır
Bülent
Erkmen
Arredamento Mimarlık
Dergisi'nin iç sayfa tasarımı, tasarım ilkeleri, "iskeleti"
birlikte çalıştığım tasarımcı arkadaşım Emre Çıkınoğlu tarafından
yaklaşık iki yıl önce yapıldı. Bu tasarım ilkeleri, belirliyicileri doğrultusunda
her sayı Dergi'nin kendi ekibince uygulanmaktadır.
Bu dergiyi Türkiye koşulları içinde, sürekliliğiyle (yanılmıyorsam 15 yıldır
aralıksız çıkıyor) ve koruduğu, geliştirdiği standartları ile çok önemli
buluyorum. Ayrıca Türkiye'de mimarlık/tasarım konusunda çıkan tek
"sahici" dergi bu.
Özgül
Dalkılıç
Öğrenciler için...
Merhabalar,
Ben İTÜ, Endüstri Ürünleri Tasarımı, 3. sınıf öğrencisiyim.
Çalışmalarınızı yakından takip ediyorum ve hedefim görsel tasarım çalışmalarımda
ya da proje sunumlarımda sizin çalışmalarınız gibi etkileyici ve başarılı
olabilmek.
Gelecekte başarılı olabilmek için öğrencilere tavsiyelerinizi yazabilir
misiniz?
Bülent
Erkmen
"Buradan" ancak şu öneride
bulunabilirim.
Hiç kimseye hiç bir zaman "böyle" sorular sormayın.
bogachan
merhaba,
1.B.Erkmen literatüründe,
Tasarım,
Tasarlayan,
Tasarlanan,
sözcükleri nasıl tanımlanıyor ya da konumlanıyor ?
2.B.Erkmen 'iş' lerini nereye kadar tasarlar? Bülent
Erkmen
Tasarım: Bir probleme, bir
soruya, çözüm bulma, cevap verme hâli.
Tasarlayan: Bu cevabı veren
Tasarlanan: Bu cevabın kendisi
ahmetakagun
bilinç altı kurgulamayı tasarımlarınızda sürekli kullanırmısınız?
dünyada veya türkiyede yapılan grafik tasarımlarda bilinç üstü
kurgulamalara rasatladınız mı?
bilinç üstü kurgulama sizce nedir?
|