Sevgili dostlar,
Sizlere Amerika'da Raci ile birlikte olduğumuz anılardan birkaçını
aktarayım.
Sene tahminen 1973 veya 1974 başları. Raci MIT'de Doktora yapıyor. Biz
Cornell'deyiz ve bir araştırma nedeniyle Boston'da, daha doğrusu Cambridge'de
Tosun Arıcanlı'nın evinde kalıyoruz. Bir akşam Raci de bizimle beraber;
sohbet nefis, Beatles dinliyoruz, Vietnam harbi, ve Amerika... Raci "Abiler
biraz ciddi olalım ......Dana Yolu Yüz Numara'dan dünya kurtarılır mı"
diye Tosun'a takılmıştı. Tosun Arıcanlı'nın Cambridge'deki ev adresi
"100 Dana Street" idi.
Gene Cambridge'deyiz, Raci ile yemeğe çıkacağız, bize sırf Çinliler'in
gittiği bir Çin restoranına götürmeyi önermişti. Raci bizim arabada ve
yolu tarif ediyor, sağa, sola, doğru diyerekten... Bir ara Halil'e
"abicim burdan sağa" dedi ve de sapar sapmaz bütün arabaların
ışıklarının bize doğru geldiğini aniden görüp ters yönde gittiğimizi
anladık. Halil ve ben panik içindeydik tabii. Arabayı Halil sürüyor, hemen
sağa kıvırıp durmağa çalıştı ama geri dönemiyoruz, karşımıza çıkan
birkaç araba hızla fren yapıyor... biz ters yöndeyiz, tam bir trafik
karambolu yaratmışız. Biz aman ölümden kurtulduk, cezayı boş verelim
diyoruz. Raci, her zamanki tatlı dili ile "Abi onlar çok biz bir taneyiz,
bize nasıl olsa birsey olmazdı, doğru yönden gelenler bir yığın göz ve
hepsi bizi görüyor" diye bizi teselli etmeğe çalışıyordu. Malum,
trafik polisi bütün haşmeti ile Halil'den bilgileri almağa başladı. O sırada
Raci lafa karıştı ve olayın kendi yüzünden olduğunu kısaca Polise aktarıp
adama tane tane şehircilik dersi vermeğe başladı. Yolların şehirde önemini,
network'ler, user'lar, signage'ler, yayalar, vs. derken hiç unutamıyorum, nasılsa
lafı arabaların şehirlerde yarattığı sorunlar ve yayalara getirdi ve
polise "bakın ben araba kullanmam, her yere ya yaya veya bisikletle
giderim. Arabaya girip yaya gibi yol tarif etmeğe başlayınca böyle sorunlar
oluyor işte. Mesela ben buradan yaya olarak hep sağa dönerdim, olmadı işte,
kabahatliyim, özür dilerim." deyince polisin nutku tutuldu. Trafiğe yol
verdi ve bizden de ceza kesmedi, Halil'e bu da sana ders olsun bir daha yaya'dan
yol tarifi alma dedi ve bize o Çin lokantasına nasıl gideceğimizi gösterdi...
Gene Raci Boston'da bize kültürel farklılıklardan bahsediyor ve kendi başına
gelen bir hikayeyi aktarıyor. Raci herzamanki gibi yaya olarak karşıdan karşıya
geçecekmiş. Yol geçidinde çok yaşlı bir hanımcağız gayretle kaldırımdan
aşağı inip yeşil ışık süresinde karşıya geçmeğe çalışıyor. Raci
bu yaşlı hanıma yardım
etmek için koluna giriyor... ve... kadın avazı çıktığı kadar
"polis, polis...help, help" diye bağırmaya başlıyor, insanlar
etrafına toplanıyor ve tabii ki durum anlaşılıyor....
İste Raci böyle sevecen, hakikatli, doğrucu ve tatlı dilli bir arkadaşımızdı,
kardeşimizdi. Çok erken aramızdan ayrıldı...
Ülker Çopur
|