Müteahhitler ‘mektup’ bulamıyor
Son yıllarda gelişen sektörlerden bir de ‘müteahhitlik’ sektörü.
Son otuz yılda bu sektör 30 milyar dolarlık bir sözleşme hacmine (büyüklüğüne)
ulaştı. Yurtdışında çok sayıda Türk insanına iş imkanı sağladı.
Yurtdışındaki işlerden büyük ölçüde döviz getirdi.
Ancak son üç yıldır bu sektör çöküyor. Sorun, yurtdışında iş
bulamamaktan kaynaklanmıyor. Müteahhitler iş buluyor da, ‘mektup’ bulamıyor.
Bu yüzden 1995’lerde yılda 2 milyar dolara kadar yükselen müteahhitlik
sektörü gelirleri 2000’lerde yılda 100 milyon dolara düştü. Şimdilerde
sıfırlarda dolanıyor.
1995’lerde yılda 1.4 milyar dolar dolayında yeni iş sözleşmesine imza
atan sektör, şimdilerde 100 milyon dolarlık sözleşmeye imza atamaz duruma düştü.
Şansı olan dışarı gitti
Yurtiçinde kamu inşaat yatırımları durduğundan müteahhitlere ne yeni iş
var, ne de eskiden başladıkları işlere devam edebiliyorlar. Bu yüzden
deneyimli personel işsiz kaldı. Şansı olanlar yurtdışına kaçtı. Veya başka
işe yöneldi.
Yurtdışında iş yapan, deneyim kazanan, büyük gelişme potansiyeline ve Türkiye’ye
döviz getirme gücüne sahip müteahhitlik grupları ise ‘mektup’ yüzünden
iş yapamıyor.
"Mektup" denilen şeyin hikayesini yapayım... Bir müteahhit grubun
yurtdışında iş bağlantısı yapabilmesi, mukavele imzalayabilmesi için işverene
bir ‘banka teminat mektubu’ vermesi gerekiyor.
Mektuplar kısa kaldı
Bu teminat mektubu ile banka, karşı tarafa şu güvenceyi veriyor:
"İş bu müteahhit sağlam kişidir. Benim müşterimdir. İşe başlarken
ona vereceğiniz avansı alıp kaçmaz. İşi zamanında bitirir. Avansı alıp
kaçar ise alacağınızı bankamız öder. İşi bırakıp kaçar ise,
tamamlamaz ise, zararınızı bankamız karşılar."
Müteahhitlerimiz bu mektupları Türkiye’deki bankalardan alır. Türkiye’deki
bankalar da kredi imkanlarıyla sınırlı olarak 25 milyon dolarlık, 50 milyon
dolarlık mektup verir. Uzun süre bağlı kalmamak için 1 yıllık 2 yıllık
mektup verir.
Genelde yurtdışındaki işler 100 milyon dolarlık, 400 milyon dolarlık işlerdir.
Bu işler genelde 3 yılda, 4 yılda tamamlanır. Onun için genelde bizim
bankaların mektupları miktar ve süre bakımından ‘kısa’ kalır.
Ama geliniz görünüz ki, kriz bu klasik sorunun üzerine tüy dikti. Müteahhitler
miktar ve süre bakımından ‘kısa’ kalan mektupları bile bulamaz oldu.
Çünkü: (1) Müteahhitlik sektörüne mektup vermekte ihtisaslaşmış
bankaların hemen tamamı battı: Emlak Bankası, Demirbank, İktisat Bankası,
İnterbank, Etibank, Eskişehir Bankası müteahhitlerin ana bankaları idi. Şimdi
hiçbiri yok. Diğer bankalar genelde müteahhitlere "mektup" vermeye
alışmamış, bu sektör ile ilgi - ilişki kurmamış bankalardır. (2) Kriz
nedeniyle yurtdışındaki işverenler Türk bankalarına güvenmez oldu. Önce
özel bankaların mektuplarını kabul etmemeye, sonra kamu bankalarınınkini
de tanımamaya başladı. Mektupsuz kalan müteahhidin yurtdışında yeni iş
alması, eski işini sürdürmesi imkansız.
Eximbank devreye girsin
Müteahhitler diyorlar ki: "Biz Türkiye’deki özel ve kamu bankalarından
teminat mektubu alalım. Bu mektupları Eximbank’a verelim. Eximbank, bu
mektupların güvencesinde, ‘Devlet Bankası’ olarak bize mektup versin.
Eximbank’ın mektubunu ‘İşte size devlet bankasından kapı gibi mektup
getirdik’ diyerek kabul ettirmeye çalışalım." Yoksa tüm yurtdışı
müteahhitlik gruplarımız işi bırakmak, çalıştırdıkları işçileri ve
dışarıdaki makineleri kamyona yükleyerek Türkiye’ye dönmek zorunda
kalacak. Dönerlerse dönsünler diyemeyiz. İşin ucunda istihdam var. Döviz
var.
Bir yerde harp çıkıyor. Bir yerde harp sonu yapılanma başlıyor. Dünyanın
her ülkesinde hükümetler, müteahhitler o ülkede iş kapmak için yarışa
giriyor. Irak’ta böyle oldu, Kuveyt’te böyle oldu, Yugoslavya’da böyle
oldu. Şimdi Afganistan için yarış var. Bizim müteahhitlerimiz de yarışa
katılacak... Ama ellerinde "mektup" olmaz ise kimse onları yarışa
sokmuyor ki...
Milliyet - Güngör Uras
|