reklam

08 Şubat 2002 Cuma
Ana Sayfa
>
Haberler

Türkiye'yi rant hırsı yıkıyor

Deprem bölgesinde artık bir ''Türkiye klasiği'' yaşanıyor... Yerle bir olmuş binaların enkazlarında ''teknik hatalar'' saptanıyor...

Devlet bu kez yardıma koşmakta geç kalmış olmasa bile, yardımların dağıtılmasında alışılagelmiş kargaşa yine eksik değil...

...Ve devletin tüm büyükleri ''yaraların hemen sarılacağı'' sözünü verirken Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdulkadir Akcan da felaketin nedenini şöyle özetledi: '' Veli Göçer' ler her yerde var...'' Çevre Bakanı Fevzi Aytekin ise gözlemlerini imar bilgisiyle donatarak şunları söyledi: ''Alüvyon zeminde bina yapılırsa bu gibi durumlar başımıza gelir...'' (Cumhuriyet, 4.2.2002.)

Veli Göçerler'in her yerde olmasına yıllardır müteahhitliğe ve yap-satçılığa denetim kuralı getirmeyen Bayındırlık Bakanlığı 'nın siyasal yöneticileri neden olmadı mı?..

Alüvyon zeminlerdeki yapılaşmaya yasal önlem için bir tasarı bile önermeyen Çevre Bakanlığı 'nın siyasi yöneticileri göz yummadılar mı?..

Üstelik, özellikle bu iki bakanlığı yönetenler, imara ve yapılaşmaya planlama ve denetim disiplinini getirmek için ''işbirliği'' yapmak yerine, 1999 depremlerinden bu yana adeta ''kavga'' halindeler... Nedeni ise 1/25 bin ölçekli ''arazi paylaşım planlarının'' sadece kendi yetkilerinde olduğunu ileri sürmeleri... Hatta buna ait ayrı ayrı çıkardıkları genelgelerini ve yönetmeliklerini geçersiz kılmak için birbirlerini ''mahkemeye'' bile vermiş durumdalar...

İşte bu tutumlar yüzünden bu kez de Afyon'da felakete dönüşen depremin ardından ''afet bölgesini'' ziyaret eden bakanlara ve yetkililere hiç kimse "Binaları ve insanları kurtaracak yeni yasaları neden unutuyorsunuz...'' diye sormuyor...

Hemen herkesin acılarını umutla dindirdiği 1999 'dan bu yana olana bitene bir bakalım...

O yıl Türkiye'nin en ''gelişmiş'' bölgesinde depremi felakete dönüştüren ne kadar siyasal ve ekonomik neden varsa, bunların azaltılması bir yana, şimdi daha da ''etkin'' kılınmış durumdalar... Örneğin daha önce Hazine arazilerindeki işgal hiç değilse yasadışıydı ve kimi belediyeler artık buna izin vermeyerek kaçak ve denetimsiz yapılaşmaya kararlı bir tavır içine de girmişti. Büyük depremin daha ikinci yılında ise işte bu tavrı güçlendirecek ve yaygınlaştıracak yeni yasalar yerine, neredeyse tümüyle ortadan kaldırmaya aday ''Hazine arazilerinin işgalcilere satışı'' yasası yürürlüğe sokuluverdi... Benzer şekilde yine kaçak ve denetimsiz yapılaşmayı önlemede önemli bir dayanak olarak kullanılması gereken ''altyapı yasağı'' bile geçen haftalardaki IMF yasasının maddelerine eklenen ''ruhsatsız binalara elektrik bağlanması'' hükmüyle devreden çıkartıldı... Hatta ''kaçak binaya önceden götürülmüş diğer altyapı hizmetlerinin de yasallaştırılması'' sağlandı...

''Plansız yatırım alanları'' konusunda da yine 1999'dan daha geriye gidilmiş durumda... Doğa, Afyon depreminin hazırlıklarını yaptığı günlerde TBMM'den geçen ''Endüstri Bölgeleri Yasası'' ile artık sanayi yatırımlarının yer seçiminde planlamayı yok saymak ''hükümet güvencesine'' bağlanıyor... Şimdi son olarak Afyon ve çevresinde yaşanan, yarın ise kim bilir daha nerelerde yinelenecek olan ''deprem dramımızın'' temelinde de işte bu ''klasik yağmacı niyetler'' yatmıyor mu?...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

Şubat 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03
04 05 06 07 08 09 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28
diğer aylar için tıklayın

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz