reklam

09 Şubat 2002 Cumartesi
Ana Sayfa
>
Haberler

Kültür mirası
Taha Akyol

BUGÜN Antalya / Göynük'te önemli bir sempozyum var: "Türkiye'de Tarihi Kent Dokularının Korunması ve Geleceğe Taşınması..."
26 vali, 120 belediye başkanı, 96 akademisyen, 12 yabancı temsilci ve çok sayıda ilgilinin katılacağı bu organizasyonu yaptığı için Kültür Bakanı İstemihan Talay'ı kutluyorum.
"Tarihi kent dokularının korunması" hem mahalli, hem merkezi idareler için, hem hepimiz için zaruri bir ödev haline gelmiştir. Çünkü Talay'ın dediği gibi, tarihi kent dokularının beton yığınlarıyla tahrip edilmesi "ülke belliğinin ve kimliğinin" tahrip edilmesi boyutlarına ulaşmıştır!
Şahıslarımız için de hafıza kaybı! Doğduğumuz sokağı şimdi yerinde bulacak kaç kişi var?
İstanbul'u adeta mahvettik... Her kentimiz öyle... Binlerce, on binlerce Cumhuriyet, Osmanlı, Selçuklu, Beylikler, Bizans, Ermeni ve antik medeniyet eseri yok oldu...
Biz 'tarihsiz' bir aşiret toplumu muyuz ki, şehirlerimiz beton yığınları halinde...
* * *
BENİM şehrim Yozgat'ta tarihi lise binasının eski Türkçe kitabesi söküldüğü gibi, Cumhuriyet'in ilk dönem mimarisiyle inşa edilmiş nefis halkevi binasının yerinde şimdi beton yığını çirkin bir işhanı var!
Cumhuriyet'in en önemli kurumlarından ve en orijinal mimari eserlerinden biri olan Ankara Ulus'taki İş Bankası binasını boğan Sümerbank'ın beton çıkıntısını her gördüğümde sinirlenirim...
Çöken veya buldozerle tahrip edilen, vakfiyeleri çürüyen tarihi kervansaraylar, hanlar, arastalar, sebiller... Aynı şekilde yok olan mesire yerleri, ormanlar...
Şehirleşmeye çok geç, 1950'lerde başladığımız için ekonomik ve sosyal zaruretlerle adeta balık istifi gibi şehirlere yığıldık! Talay bu süreçte "tarihi kent dokularında büyük ölçüde yıkım ve yeniden yapım süreci" yaşandığını, "1990'lı yıllardan itibaren konuyla ilgili önlemlerin alındığını" belirtiyor:
"Avrupa Tarihi Kentler Birliği"ne üye olmuşuz, "Avrupa Ortak Miras Kampanyası"na katılmışız... Bu gelişmelerin ilk neticesi Safranbolu'nun "Dünya Kültür Mirası Listesi"ne girmesidir...
* * *
FRANSIZ İhtilali'nde "akılcılık ve aydınlanma" adına çok sayıda tarihi heykeller, saraylar, katedraller, kütüphaneler "karanlık ortaçağ kalıntısı, istibdat ve hurafe simgesi" diye yakılıp yıkılmıştı! Tarihçiler, bu tahribatın "Vandalizm" boyutlarında olduğunu söylüyor.
Biz ise, tarih, kültür, çevre ve kentlilik konularında gereken bilince sahip olmadığımız için beton yığınlarıyla 'vandallık' yapıyoruz.
Yavaş da olsa uyanıyoruz. Tarihi mirasın turizm için de gerektiğini bari görüyoruz! Anadolu'da birçok şehir ve kasabada belediyeler restorasyon yapıp mahalli müzeler açıyorlar...
İstanbul'da bir "Gökkafes" faciasını önleyemedik ama tekrarı önlenir sanıyorum.
Cadde, sokak ve meydan adlarını değiştirme huyumuzu da terk etmeliyiz.
Artık teker teker eserleri değil, bütün tarihi dokuyu korumak gerektiğini görmeliyiz. Bakan Talay'ın söylediği gibi:
"Ortak miras, ancak ortak çabalarla korunabilir ve geliştirilebilir."
Milliyet

Şubat 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03
04 05 06 07 08 09 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28
diğer aylar için tıklayın

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz