Kentlerde tarihe dönüş özlemi yaşanıyor
Göç ve betonlaşmaya verilen ödün yüzünden tarihsel dokularını
yitiren kentlerimizin kültürel kimliklerine yeniden kavuşabilmeleri amacıyla
Kültür Bakanlığı'nın düzenlediği sempozyum, ülkenin hemen her yöresinden
sağlanan katılımla bir 'Türkiye buluşmasına' dönüştü.
Kürsüde konuşanın ancak arkasındaki dev ekrandan izlenebildiği ''1000
kişilik'' salon dolmuş. Belki birkaç yüz kişi de fuayede ya da bahçede,
gruplar halinde ''hararetli konuşmalar'' yapıyor. Proje ve fotoğraf
sergileri, kitap ve tanıtım standları olmasa, toplantının adını da
bilmeyen birisi, bu kalabalığı görüp kendisini bir ''siyasal parti
kongresinde'' sanabilir. Ya da bir büyük spor kulübü toplantısında... Oysa
bu görülmemiş kalabalığın dev salonları ve fuayeleri doldurmasının amacı;
''kültüre özlem'' . Daha doğrusu, kentlerimizin kültürel kimliğini oluşturan
''tarihsel dokuların korunması'' özlemi. Yıllardan bu yana, Türkiye'de
belki de ilk kez bu denli geniş bir katılıma tanık oluyoruz ''korumacılık''
konusunda. Ülkenin hemen her yöresinden belediye başkanları, meclis üyeleri,
üniversite men supları, valiler, yerel ve merkezi bürokratlar, mimarlar,
plancılar, arkeologlar, sanat tarihçileri, kültürel mirasla ilgili her
kesimden insanlar, İçişleri Bakanlığı mensupları ve Kültür Bakanlığı'nın
merkez ve il teşkilatlarından yetkililer, uzmanlar, Koruma Kurulu üyeleri,
meslek odaları temsilcileri...
Böylesine büyük bir buluşmanın çağrıcısı Kültür Bakanlığı
organizasyonu da üstlenirken Antalya-Kemer'deki Mirage Park Resort Oteli ve komşu
otellerde aynı katılımcıların tarihi kent dokularının korunması için
bir araya gelebilmelerine katkıda bulunarak ''destek'' olan ise turizm sektörünün
tanınmış temsilcilerinden Öger Tours ...
Peki, ''koruma'' gibi yıllardır ilgili kesimlerin yeterince gündemlerine
almadıklarından yakınılan bir konuda, bu görülmemiş katılımı sağlayan
''yeni durum'' acaba nedir?..
Dev buluşmanın ev sahibi, Kültür Bakanı İstemihan Talay özetle diyor
ki: ''Avrupa Birliği adaylığında en güçlü ve sadece bizde olan zenginliğimizin,
yani kentlerimizin tarihsel kimliklerinin ve kültürel mirasımızın önemini
ve değerini görmekte artık daha fazla gecikemeyiz... Bizim sorumluluğumuzda
olan bu ortak mirasın korunarak, ortak Avrupa mirası da olarak geleceğimize
aktarmaktan hepimiz sorumluyuz...''
İşte bu ''daha fazla gecikme'' riski nedeniyle artık neredeyse tümüyle
yitireceğimiz tarihsel kent dokularının korunması konusundaki ''ivedi
harekete geçme'' isteği, kentlerinden yola çıkan yüzlerce ilgili ve
''sorumlu'' kişiyi ''Hep birlikte neler yapabiliriz'' diye birbirlerine sormak
ve tartışmak üzere Antalya'da buluşturdu...
Bu özlemle Kültür Bakanlığı'nın hemen tüm kesimlere çağrı çıkardığı
başarılı organizasyonu birleşince, kültürel mirasın korunması konusunda
bugüne dek ilk kez gerçekleşen böylesi bir ''izdiham'' da katılan herkesi
daha heyecanlandırdı ve ''sorumlu'' kıldı...
Toplantının açılışındaki konuşmalar arasında, bir ''turizmci''
olarak Vural Öger 'in sözleri ayrıca önem taşıyordu...
Doğa ve kültür değerlerimizin korunmasındaki eksiklikleri sorgulayan gençlerimiz
için ''yurtsever gençlik'' tanımını kullanması, bu konunun temelindeki
''yurt sevgisini'' özetlerken aynı mirasımızın yok olmasının sadece
fiziksel çevrede değil, ''sosyal yapıda'' da çöküntü yarattığını Öger
şöyle vurguladı: ''Altyapısız, sosyal donanımsız ve kişiliksiz beton
bloklar...''
Vural Öger, işte bu kentli tipinin geleceğe yön vermemesi için koruma
bilincini yükseltmeye dönük bir eğitimin artık ''yaşamsal zorunluluk''
olduğunun altını çizdi.Yine açılış bölümündeki konuşmasında,
toplantının hedefi olan ''kentsel korumayı'' bir ''yerel yönetim görevi''
olarak da yerine getirmek üzere 2000 yılından bu yana belediyeler arası
dayanışma sürecini yaşama geçirdiklerini belirten Tarihi Kentler Birliği
Başkanı Erdoğan Bilenser , özellikle imar politikalarında kültürel
dokunun yaşatılmasının ''çekiciliğini arttıracak'' bir anlayışın artık
egemen kılınması gereğini dile getirdi ''Tarihi Kent Dokularının Korunması
ve Geleceğe Taşınması'' sempozyumu işte bu değerlendirmelerle başlayan
bir ''Türkiye buluşmasına'' dönüşürken değişik konulardaki komisyonlar
da iki gün süreyle ve aynı zengin katılımla çalışma yaparak öneriler
geliştirdiler.
Şimdi sıra, bu büyük heyecanın bir an önce uygulamaya dönüşebilmesi
için yasal altyapıyı güçlendirerek harekete geçmekte...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|