reklam

11 Şubat 2002 Pazartesi
Ana Sayfa
>
Haberler

Kurabiye

Telaşlanmayın, bu çok kıymetli köşemi kurabiye tarifi yaparak doldurmayacağım. Aslında çok da kötü olmaz, neyse bugün son derece bilimsel bir yazı okuyacaksınız, baştan belirtelim.

Bir soru: Bilim nasıl görselleştirilebilir ve altı yaşında bir çocuğun anlayabileceği bir üsluupla nasıl anlatılabilir?

Şimdi bu soru nereden çıktı? Anlatayım. Bir süredir ekonomik ve sosyal depremden ötürü unuttuğumuz fiziksel deprem bizlere bu kez Afyon'dan selam gönderdi ya, anında hiç unutulmaması gereken bir soru, ''Depreme karşı nasıl korunuruz'' sorusu tüm tazeliğiyle yeniden gündeme geldi. Ve maşallah iki büyük depremin ardından hiçbir biçimde akıllanmadığımız ortaya çıktı.

Mete Işıkara , o sakin adam bile bu akılsızlık karşısında dayanamadı ve cümle basın mensuplarını ve cümle Türk halkını, ''Bana artık deprem olacak mı sorusunu sormayın, evet olacak!'' diye azarladı. Bu arada halkımızı depreme karşı bilgilendirmek için yapılan kısa filmlerin televizyonlarda çok geç saatlerde gösterilmesini açıkça kınadı.

Haklıdır ama doğrusu o kısa filmlerin pek de akıllıca yapılmadığını ben de Işıkara'ya söylemek zorundayım. Çünkü çok akıllıca yapılmış bir başka filmi izlemek şansına sahip oldum. İzleme şansını elde ettiğim filmin adı Kurabiye. Neden Kurabiye, ilerleyen satırlarda size bunu açıklayacağım. Şimdi biraz filmi yapan kişiden söz edeyim.

Filmi yapan kişi benim Kadıköy'de yürüttüğüm film atölyesinden bir öğrencim. Öğrencim dedimse, iş güç sahibi bir 

adam. Makine mühendisi. Krize kadar çoğu yabancının ''Al şu parayı bize şöyle bir fabrika kur'' dedikleri bir mühendis. Efendim mühendisimiz Nevzat Cumhur Demirtoka , henüz kriz çıkmamışken, çok paralıyken kendine bir dijital kamera alıyor ve elinde kamera parklarda, sokaklarda, evin içinde dolaşmaya başlıyor. Tam o sırada kriz patlak veriyor, işler bıçak gibi kesiliyor, Nevzat Bey, ''Ne yapalım sağlık olsun'' diyor ve dijital kamerasıyla daha çok vakit geçirmeye başlıyor. Elinde kamera dolaşanlar bilir, kamera sürekli bir şeylere dikkat etmemizi sağlar, bizi adeta uyarır. Nevzat Bey için de öyle oluyor, kamera sürekli betonu çatlamış, çıkmaları neredeyse yıkılmak üzere olan binaları gösterip duruyor ve Nevzat Bey uyarıyor. ''Ben'' diyor, ''bir deprem uyarı filmi yapmalıyım. Ama nasıl?''

Nevzat Bey mühendis ya, ''Bu işin temelinden başlamalıyım'' diyor. ''Betonlardan, kolonlardan ve çıkmalardan söz etmeliyim ve her şeyi altı yaşında bir çocuğa anlatır gibi anlatmalıyım.'' Ve başlıyor. Her şeyi kendi yapıyor, oyuncusu kendi sekiz yaşındaki kızı, baba-kız her şeyi bütün yapı yanlışlarını bize birer birer gösteriyorlar. Çok basit bir biçimde. Örneğin beton yapımında kullanılan ana maddelerdeki eksikliğin evleri asıl ''kurabiye evlere'' çevirdiğini bir anda görüveriyorsunuz. Filmin oyuncusu küçük kızı üşenmeden bir tepsi kurabiye yapıyor, bunu fırına atıyor, sonra pişen kurabiyeyi alıp şöyle eliyle bastırıyor. Ne oluyor? Kurabiye anında darmadağın oluyor. İşte standartlara uymayan, kalitesiz betonla yapılan binalar da tıpkı bu kurabiyeler gibi, en ufak bir sarsıntıda unufak oluyorlar.

Bu kurabiye evlerin sayısı hiç de az değil. Filmde sadece Bağdat Caddesi'ne yakın olan pek çok binanın ha yıkıldı ha yıkılacak durumda olduğunu bizzat görüyorsunuz. Sonra bu baba-kız şakalaşarak, köpekleri Zeytin'e bol bol kurabiye yedirerek, başka bir temel ayrıntıyı, bu kez de kibrit kutuları yardımıyla anlatıyorlar. Binaların kolon sorununu. Meğer kolonların asla paralel olmaması gerekiyormuş. Bunun kibrit kutuları yardımıyla nasıl bir yanlış olduğunu, evlerin bu durumda nasıl sapır sapır döküldüğünü bir çırpıda anlıyorsunuz.

En önemli yapı sorunlarından biri de binalardaki çıkmalar. Onlara konsol adı veriliyor. Eksik demir kalitesiz betonla birleştiğinde bu çıkmalar tam çıkma oluyor ve sarsıntı başlayınca fırlayıp gidiyorlar.

Ben filmi zaman zaman kahkahalarla izledikten sonra hemen kendi oturduğum binadan işe koyuldum. Bizim yöneticimiz mühendis olduğu için gerekli her türlü önlemi almış. Kolonları kuvvetlendirmiş, betonun kalitesini ölçmüş. Bu arada betonun kalitesini ölçen bir tomografi aleti 15 bin dolara üretim için TÜBİTAK'ta bekliyor. Bu alet tıpkı beyin tomografisi gibi betonun kalitesini, açıklarını şıp diye gösteriveriyor. Birilerinin bu icatla ilgilenmesi iyi olur sanırım. Şimdi gelelim, yazımın başında sorduğum soruya. Bilim nasıl görselleştirilebilir ve anlatılabilir?

Seyrettiğim Kurabiye filmi bunun yanıtını çok açık bir biçimde veriyordu. Dilerim, okullar, belediyeler, cümle inşaatçılar, emlakçiler, ev arayanlar bu filmi izleyebilsinler. Ve kurabiye evlerde yaşamaya isyan etsinler.

Bu arada ilgilenenler için Nevzat Demirtoka'nın irtibat telefonunu verelim:
(0216) 449 38 76
Cumhuriyet - Işıl Özgentürk

Şubat 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03
04 05 06 07 08 09 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28
diğer aylar için tıklayın

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz