reklam

27 Şubat 2002 Çarşamba
Ana Sayfa
>
Haberler

Darısı bizim kumsallara...

Doğayı ve ekolojiyi gözetmeyen arazi kullanımlarıyla yok ettiğimiz değerlerden biri de ''kumsallarımız'' ...

Bunların ''geri kazanılabileceği'' ise akla bile gelmediğinden, imar planlarında da bu alanlar hiç değilse ''kıyı dolgusuyla yeşil alan elde edilebilecek rekreasyon kuşakları'' olarak değerlendirilmeye çalışılıyor...

Ne var ki planlardaki bu ''iyi niyetler'' bile çoğu yerde yine ''kötü niyetlilere'' yarıyor... Aynı dolgu alanları bu kez de adları ''halka açık günübirlik tesisler'' olan alışveriş merkezleri, eğlence tesisleri, hatta ''plaza'' denen iş ve ofis binaları gibi yeni rant tesisleriyle dolduruluyor...

Türkiye işte bu durumdayken, diğer bazı ülkelerde ve özellikle İspanya 'da ve İtalya 'da, 1980'lerden bu yana tam tersi bir ''hummalı faaliyet'' var...

Kıyı kentleri, ''yok olan kumsalların yeniden geri kazanılması'' projelerini geliştiriyorlar...

Bu çalışmalarda görev üstlenerek bir süredir İtalya 'da bulunan arkadaşımız Özlem Ünal diyor ki; ''Çevre bilincinin yanı sıra kumsalların özellikle turizm çekiciliği açısından ekonomiye büyük katkı sağlayan bir doğal kaynak olarak değerlendirilmesi bilinci de çok önemli...''

Bizde ise bu tür ''sürdürülebilir'' bir toplumsal ekonomik bilinç yerine, kısa sürede kişisel rant elde etmeye dönük bir ''vurgun ekonomisi'' kültürü egemen olduğundan, kumsalları geri kazanmak yerine kumsalsız kalan kıyılardan ''yeni inşaat alanı kazanmak'' hırsı imar politikalarına da sürekli yön veriyor...

Uzmanlıklar dayanışması
DEÜ öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Özlem Ünal'ın, Roma-Anzio bölgesindeki ''kumsalların canlandırılması'' projelerine plancı-uzman olarak katılmasıyla elde ettiği bilgi ve gözlemlerinin bir bölümünü Cumhuriyet/Bilim Teknik 'in (CBT) son sayısında okuduk. (23.2.2002/s. 779)

Yaklaşık bir yılda edindiği birikimleri özetleyen Özlem Ünal'ın, yine bizim açımızdan çok önemli bir vurgulaması da bu projelerin ''ilgili tüm disiplinlerin katılımı ve profesyonel düzeyde ortak değerlendirmeleriyle'' yaşama geçirilmesi.

Yani, değişik nedenlerle yok olmuş kumsalların yeniden yaratılmasından sorumlu tek bir ''uzman'' yok, ''uzmanlar arasında uzmanca birliktelik'' var...

Böyle olunca da her bir proje alanı için o yere özgü farklılıklara göre gerekli teknolojik, ekonomik ve çevresel faktörlerin tümü gözetilerek ''en uygun yöntemin'' seçilmesi ve uygulanması kararları da yine ''uzmanlıkların ortak birikimleriyle'' veriliyor...

Yasalar da yenileniyor
Özlem Ünal'ın CBT'deki makalesinde yer alamayan önemli bir gözlemi daha var...

Ciddi paralar, büyük emekler ve yoğun bilimsel-teknik olanaklar seferber edilerek sürdürülen bu çalışmalar sonucunda ''kentler de plajlarına yeniden kavuşunca'' , bu tahribatın bir daha yaşanmaması için ilgili yasalarda da değişiklik yapılıyor ve ''korumacı yasalar'' daha da güçlendiriliyor...

Çevreye öncelik veren imar politikaları geliştiriliyor. Kumsalların erozyon ve fırtına hasarlarına karşı da korunmasını hedefleyen projeler başlatılıyor...

Böylece deniz kentlerinde yaşayanlar, ''kıyı insanı'' olma ayrıcalığının ne olduğunu da dedelerinden dinlemekle yetinmeyip bizzat duyumsamanın ''uygarlığına'' kavuşuyorlar...

Ne diyelim?.. Darısı bizdeki yok ettiğimiz kumsalların ve bizim kıyı insanlarımızın başına...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Şubat 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03
04 05 06 07 08 09 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28
diğer aylar için tıklayın

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz