Darısı bizim kumsallara...
Doğayı ve ekolojiyi gözetmeyen arazi kullanımlarıyla yok ettiğimiz değerlerden
biri de ''kumsallarımız'' ...
Bunların ''geri kazanılabileceği'' ise akla bile gelmediğinden, imar
planlarında da bu alanlar hiç değilse ''kıyı dolgusuyla yeşil alan elde
edilebilecek rekreasyon kuşakları'' olarak değerlendirilmeye çalışılıyor...
Ne var ki planlardaki bu ''iyi niyetler'' bile çoğu yerde yine ''kötü
niyetlilere'' yarıyor... Aynı dolgu alanları bu kez de adları ''halka açık
günübirlik tesisler'' olan alışveriş merkezleri, eğlence tesisleri, hatta
''plaza'' denen iş ve ofis binaları gibi yeni rant tesisleriyle
dolduruluyor...
Türkiye işte bu durumdayken, diğer bazı ülkelerde ve özellikle İspanya
'da ve İtalya 'da, 1980'lerden bu yana tam tersi bir ''hummalı faaliyet''
var...
Kıyı kentleri, ''yok olan kumsalların yeniden geri kazanılması''
projelerini geliştiriyorlar...
Bu çalışmalarda görev üstlenerek bir süredir İtalya 'da bulunan arkadaşımız
Özlem Ünal diyor ki; ''Çevre bilincinin yanı sıra kumsalların özellikle
turizm çekiciliği açısından ekonomiye büyük katkı sağlayan bir doğal
kaynak olarak değerlendirilmesi bilinci de çok önemli...''
Bizde ise bu tür ''sürdürülebilir'' bir toplumsal ekonomik bilinç
yerine, kısa sürede kişisel rant elde etmeye dönük bir ''vurgun ekonomisi''
kültürü egemen olduğundan, kumsalları geri kazanmak yerine kumsalsız kalan
kıyılardan ''yeni inşaat alanı kazanmak'' hırsı imar politikalarına da sürekli
yön veriyor...
Uzmanlıklar dayanışması
DEÜ öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Özlem Ünal'ın, Roma-Anzio bölgesindeki
''kumsalların canlandırılması'' projelerine plancı-uzman olarak katılmasıyla
elde ettiği bilgi ve gözlemlerinin bir bölümünü Cumhuriyet/Bilim Teknik
'in (CBT) son sayısında okuduk. (23.2.2002/s. 779)
Yaklaşık bir yılda edindiği birikimleri özetleyen Özlem Ünal'ın, yine
bizim açımızdan çok önemli bir vurgulaması da bu projelerin ''ilgili tüm
disiplinlerin katılımı ve profesyonel düzeyde ortak değerlendirmeleriyle''
yaşama geçirilmesi.
Yani, değişik nedenlerle yok olmuş kumsalların yeniden yaratılmasından
sorumlu tek bir ''uzman'' yok, ''uzmanlar arasında uzmanca birliktelik'' var...
Böyle olunca da her bir proje alanı için o yere özgü farklılıklara göre
gerekli teknolojik, ekonomik ve çevresel faktörlerin tümü gözetilerek ''en
uygun yöntemin'' seçilmesi ve uygulanması kararları da yine ''uzmanlıkların
ortak birikimleriyle'' veriliyor...
Yasalar da yenileniyor
Özlem Ünal'ın CBT'deki makalesinde yer alamayan önemli bir gözlemi daha
var...
Ciddi paralar, büyük emekler ve yoğun bilimsel-teknik olanaklar seferber
edilerek sürdürülen bu çalışmalar sonucunda ''kentler de plajlarına
yeniden kavuşunca'' , bu tahribatın bir daha yaşanmaması için ilgili
yasalarda da değişiklik yapılıyor ve ''korumacı yasalar'' daha da güçlendiriliyor...
Çevreye öncelik veren imar politikaları geliştiriliyor. Kumsalların
erozyon ve fırtına hasarlarına karşı da korunmasını hedefleyen projeler
başlatılıyor...
Böylece deniz kentlerinde yaşayanlar, ''kıyı insanı'' olma ayrıcalığının
ne olduğunu da dedelerinden dinlemekle yetinmeyip bizzat duyumsamanın ''uygarlığına''
kavuşuyorlar...
Ne diyelim?.. Darısı bizdeki yok ettiğimiz kumsalların ve bizim kıyı
insanlarımızın başına...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|