Kültürel boru hattı
Ardahan'dan Adana'ya 1070 km'lik bir güzergâhı izleyecek olan petrol boru
hattının Anadolu'da yaratacağı 'etkileme koridorundaki' doğal ve kültürel
değerleri koruma çalışmaları için çok az süre kaldı; çünkü inşaat
haziran ayında başlıyor...
İstanbul ve Çanakkale boğazlarındaki tanker trafiğini azaltacağı düşüncesiyle
çevrecilerin de ''umutla'' bekledikleri Bakû - Tiflis - Ceyhan Ham Petrol Boru
Hattı (BTC - HPBH) projesinde ''çevresel kaygılar'' gündeme gelmeye başladı...
Hazar ham petrollerini Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden taşıyarak
Ceyhan'daki İskenderun Körfezi kıyılarında kurulacak Akdeniz
terminalleriyle uluslararası pazarlara sunmayı hedefleyen proje güzergâhındaki
doğal, arkeolojik, kültürel ve sosyal çevre değerlerinin ''zarar görme''
riskleri ve alınabilecek önlemler araştırılıyor. Bu amaçla başlatılan
ve BOTAŞ/BTC - HPBH proje direktörlüğü ile proje katılımcıları
temsilcisi BP Exploration Ltd. tarafından ortaklaşa yürütülen ''Çevresel
ve Sosyal Etki Değerlendirmesi'' (ÇSED) hazırlıklarına ait Aralık/2001
tarihli ''Bilgilendirme Paketi'' ne göre, temel mühendislik çalışmaları geçen
Mayıs (2001) ayında tamamlanan projenin halen detay mühendislik çalışmaları
sürüyor... ÇSED ise 2002'nin Nisan ayına kadar bitirilmesi ve boru hattının
2005 yılı başında işletmeye açılması hedefleniyor..
On il etkilenecek
Yılda 50 milyon metrik ton/günde 1 milyon varil ham petrol taşıma
kapasitesiyle projelendirilen ve toplam maliyetinin 2.9 milyar ABD Doları olacağı
hesaplanan 1743 km.'lik boru hattının 1.4 milyar ABD Doları harcanacak Türkiye
kesiminin uzunluğu yaklaşık 1070 km. olarak belirtiliyor.
Gürcistan'dan ülkemize Posof ilçemizdeki Türkgözü sınır kapısından
girecek boru hattı, projeye göre sırasıyla Ardahan, Kars, Erzurum, Erzincan,
Gümüşhane, Sıvas, Kayseri, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Adana illerinden geçerek
Ceyhan 'a ulaşacak.
1070 km. boyunca 10 km. genişliğindeki bir petrol taşıma koridorundan
etkilenecek doğa ve kültür değerlerinin zenginliği ve çeşitliliği karşısında
''proje takvimindeki sıkışıklık'' ise çevresel kaygıları arttırıyor...
2002 yılının Haziran ayında başlaması kararlaştırılan ve özellikle
hafriyat ağırlıklı arazi düzenlemelerinin birçok yerde eş zamanlı sürebileceği
bu denli geniş bir şantiye seferberliğine 6 aydan az bir zaman kala, hâlâ
sistemli bir ''envanter'' için bile yeterli adımların atılmamış olması,
ÇSED çalışmalarından beklentileri de olumsuz etkiliyor... Dahası, yine ÇSED
sonuçları elde edilmeden doğrudan boruların döşeneceği hat da kesinleştirilemediğinden,
aynı koridor içindeki eni 8 m.'lik kesin kamulaştırma ve 14 m.'lik de sadece
inşaat için gerekli geçici kamulaştırma şeritleri bile belirlenemiyor...
Özellikle bu kamulaştırma ve inşaat şeridinin olası kültür ve doğa
mirasıyla rastlaşması durumunda, ilgili yasalarda öngörülen koruma hükümleri
ve kararlarına uymak zorunluluğu nedeniyle de ''ek süreler'' gerekebileceğinden,
hedeflenen proje takvimine uyma adına hukuk dışı davranışların ''Bakû -
Ceyhan'' ın da gündeminde yer alabileceği kuşkuları, giderek haklılık
kazanıyor...
Nitekim, ÇSED'nin aynı ön raporundaki ''olası etkilere örnekler''
listesinde, inşaat süresince oluşacak kirlenme ve tahribattan flora ve yaban
yaşamla birlikte önemli ''ekosistemlerin'' de olumsuz etkilenebileceğine
dikkat çekiliyor. Bu tür ön değerlendirmelerle de önceki yıl yaşanan
''Zeugma'' paniğinin Anadolu'da bu kez Posof - Ceyhan arasındaki tarihsel
topraklarda yinelenebileceği şimdiden görülebiliyor...
İşte BTC-HPBH'nin, bütün bu risklerin ''en aza'' indirgendiği ve tarihe
''Anadolu'yu tahrip ederek çiğneyen'' değil, ''Anadolu'ya özenle ve saygıyla
sığınan'' bir proje olarak geçebilmesi için, ÇSED'nin açıklanan
hedefleriyle bunlar için öngörülen süre ve çalışma düzeyi arasındaki
''endişe verici uyumsuzluğu'' bir an önce gidermek gerekiyor... BTH-HPBH
projesinin Türkiye'deki en ''radikal'' etkileri ise kuşkusuz depolama, dolum,
iskele ve terminal tesisleriyle donanacak Ceyhan ve İskenderun Körfezi üzerinde
olacak...
Ceyhan'daki mevcut tesislerin yakınındaki BOTAŞ'ın arazisinde inşa
edilecek depolama terminali ve mevcut iskelenin 2 km. kadar güneyinde kurulacak
yeni iskele için ''dev'' sözcüklerini kullanmak abartma değil...
Çünkü, iskelenin proje uzunluğu, mevcuttan 500 m. daha fazla ve 2.5
km.'yi geçiyor. (2596 m.)
Sözün kısası, son yılların ''ulusal umut'' projelerinden Bakû-Ceyhan
Ham Petrol Boru Hattı, ÇSED denilen çevresel ve sosyal etki değerlendirmesi
de ''ihmal'' edilmeden başlıyor olsa bile, asıl önemli ihmallerin doğrudan
aynı ÇSED kapsamında da yapıldığı yönündeki haklı izlenimlerle diğer
''ulusal değerlerimizin'' korunabilmesi açısından yoğun tartışmalara ve
gerilimlere de yol açmak üzere...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|