Kültür vadisi; Haliç
Bir zamanların kültür vadisi olan, içinde birçok medeniyetin tarihini
barındıran üzerine şarkılar söylenen altın boynuz Haliç, yakın bir
zaman öncesine kadar su derinliği yer yer yarım metrenin altına kadar düşmüş,
sandalların bile yol alamadığı bir bataklık haline gelmişti.
Kısaca bir
zamanlar İstanbul'un cazibe merkezi, saray ahalisinin mekanı olan Haliç, şehrin
kara lekesi halini almıştı.
Dünyada "Altın Boynuz" olarak bilinen, ancak yüzyılın başından
itibaren sanayi ve evsel atıklar sebebiyle adeta bir bataklık haline dönüşen
ve birkaç yıl öncesine kadar kötü kokusundan yanına dahi yaklaşamadığımız
Haliç, büyük bir titizlik içinde gerçekleştirilen çalışmalar
neticesinde eski günlerine döndü.
Tarihimiz ve İstanbul açısından büyük öneme haiz Haliç'i geçmişteki
tarihi ve kültürel özelliğinin geri kazandırılabilmesi gayesi ile İstanbul
Büyükşehir Belediyesi uzun süreden beri ciddi çalışmalar yapıyor. Sadece
Haliç'in temizlenmesi değil, kültürel bir kimlik kazandırılması konusunda
da ciddi çalışmalar yapılıyor. Tabii bunların başında Sütlüce'de yapımı
devam eden "Sütlüce Uluslararası Kongre ve Kültür Etkinlikleri
Merkezi", Miniatürk ve Feshane geliyor.
Avrupa'nın gözbebeği olacak
Dünyanın en büyük kültür merkezlerinden biri olmaya aday "Sütlüce
Uluslararası Kongre ve Kültür Etkinlikleri Merkezi"’nin yapımına
1998 yılından bu yana devam ediliyor. Eski Sütlüce Mezbahası'nın yerine
binaların tarihi dokusuna sadık kalarak yaklaşık 46 bin metre karelik inşaat
alanı üzerine dünya standartlarına, ileri teknoloji ile teçhiz edilmiş
konser ve kongre, sinema, sergi ve toplantı, açık hava salonu, tiyatro
salonu, katlı otopark, gezi alanları, alt geçit ve rıhtım bloklarından oluşan
büyük bir kültür kompleksi olacak. Bugünkü mezbaha binası Cemil
Topuzlu'nun ikinci Şehreminliği döneminde Ekim 1920'de temeli atılmış ve kısa
sürede inşaatı bitirilmişti. Yeni projede bu binalar Haliç'i kurtaran
binalar arasında yer alacak. Sütlüce Mezbahanesinin Kültür Merkezi'ne dönüştürülmesi
projesi kapsamında 3500 kişilik konser ve kongre salonu, 2 adet sinema salonu,
barkovizyon salonu lokanta, sergi ve seminer salonu, anfitiyatro ve 5 katlı
otopark yapılacak. Yaklaşık 30 milyon dolara malolması beklenen merkez, aynı
zamanda 12 bin kişiye hizmet verecek ve tamamlandığında Avrupa'nın en büyük
kültür merkezi olacak.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Haliç'te bir Mini Türkiye Parkı
projesi devam ediyor. 2003 yılında hizmete açılacak olan Miniatürk'te 1/25
oranında küçültülmüş Anıtkabir, Ayasofya, Aspendos Tiyatrosu, İshak Paşa
Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Peri Bacaları, Kız Kulesi gibi yaklaşık 125
tarihî ve doğal mekânların maketleri yer alacak. Miniaturk projesi, 60 bin
metrekare alan üzerine yer alıyor. İçinde 44 bin metrekare yeşil ve açık
alan, toplam bin 800 metrekare havuz ve suyolu, 421 araçlık otopark da
unutulmamış. Her yıl 1 milyonu aşkın ziyaretçinin gezmesi beklenen
Miniaturk'te maket kentin yanı sıra kafeterya ve restoranlara, satış
birimlerine de yer veriliyor.
Feshane ayrı bir dünya
Haliç bölgesinde atıl durumda, sular içerisinde bulunan ve Haliç'e doğru
kaymakta olan Feshane yeniden tarihi ve kültürel kimliğine kavuştu. Osmanlı
İmparatorluğu döneminde halkın fes ihtiyacını karşılamak için kurulan
ve bu yüzden Feshane-i Amire olarak bilinen Defterdar'daki eski dokuma fabrikası,
günümüzde büyük bir kültür merkezi olarak faaliyet gösteriyor. Feshane,
faklı etkinliklere ev sahipliği yapıp, Haliç kıyılarındaki en büyük kültür
merkezi olarak İstanbullulara hizmet veriyor.
Aynalı Kavak Kasrı
Üç yüz yıl boyunca Haliç kıyılarını süsleyen ve günümüzde Aynalı
Kavak Kasrı adıyla tanınan yapı, Osmanlı İmparatorluğu Döneminde
"Ayanalıkavak Sarayı" ya da "Tersane Sarayı" olarak
bilinen yapılar grubundan günümüze ulaşabilen tek örnek. 1613 yılında 1.
Ahmet döneminde yapılan kasır, yangın geçirmesi ve 1718'de yapılan Karlofça
antlaşması'nın ardından 3. Ahmet döneminde Venedik'ten getirilen aynalarla
donatılmıştı. Günümüzde bir müze-saray olarak ziyarete açık tutulan
Aynalıkavak Kasrı'nın zemin katı, Sultan III. Selim'in besteci özelliği de
göz önünde tutularak, Topkapı Sarayı Müzesi'nde bulunan görsel kaynaklar
ve kimi kurum ve kişilerin armağan ettiği çalgıların bir araya
getirilmesiyle "Türk Çalgıları Sergisi" mekânına dönüştürüldü.
Gözlerdeki parıltı
Novartis tarafından doktor ve hastanın bulunduğu her ortamdan, umut ve hayat
dolu anları kalıcı hale getirmek amacıyla "Her Şey Gözlerindeki Pırıltı
İçin" ismiyle düzenlenen fotoğraf yarışması sonuçlandı. Yarışmada
dereceye girenlere ödülleri, İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kütüphane
Binası'nda, Novartis Türkiye Başkanı Dr. Altan Demirdere'nin katılımıyla
gerçekleşen törende verildi. Türkiye genelinden 150 yarışmacının, 386
fotoğrafla katıldığı yarışmada birinci olan Sevgi Çiçek (İstanbul) 6
milyar TL, ikinci olan Üzeyir Kalkan (Aydın) 4,5 milyar TL, üçüncü olan
Adem Sönmez (Muş) ise, 3 milyar TL ile ödüllendirildi. Yarışmada, Türkiye'nin
önde gelen fotoğraf sanatçıları Ara Güler, İlyas Göçmen, İzzet Keribar
ve Selim Güneş'ten oluşan seçici kurul 39 fotoğrafı da sergilenmeye değer
buldu. Dereceye girerek Novartis arşivine alınan ve sergilemeye değer bulunan
tüm fotoğraflar 27 Aralık tarihine kadar Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kütüphane
Binası'nda sergilenecek. 45 fotoğraftan oluşan sergi daha sonra Türkiye
turuna çıkacak ve bir yıl boyunca farklı illerde sergilenmeye devam edecek.
Türkiye
|