Karayolları'nın yeni Genel Müdürü
Erbakan 'mimar' mı?
Kent ve imardan sorumlu kurumların başına mesleği ''mimar'' olan kişilerin
gelmesi genelde hep umut kaynağı olmuştur...
Siyasilerin, kentlerimiz üzerindeki imar tahribatlarını, onların sadece
''bilgisizliğine'' bağlayan bu arayışın, aslında çok da gerçekçi olmadığı
görülüyor...
Çünkü, kentlere karşı ''mimarca'' davranabilmek için sadece mimar olmak
yetmiyor; daha önemlisi ''kentin mimari ve kültürel değerlerine saygı
bilincinin'' de bulunması gerekiyor...
Kendi mesleğinin ilkelerini ve sorumluluklarını ''siyasi amaçlar için''
gözardı eden mimarların kamusal yöneticilikleri ise toplumun kent ve çevre
hakları için belki de en ''talihsiz'' durumları yaratıyor...
İlk talihsiz İzmir...
İşte böylesi bir talihsizlik, son günlerde İzmir'in de başına dert
oldu... Karayolları Genel Müdürlüğü'ne (KGM) belli ki ''mimar'' olduğu için
değil, soyadından da anlaşılan ''siyasi vefa'' nedeniyle getirilen mimar
Sabri Erbakan , hukuka ve meslek ilkelerine adeta ''meydan okumaya'' başladı...
Kordonboyu'nun ''otoyol'' olmasını önleyen SİT kararına KGM'nin önceki
yıl açtığı iptal davası yüksek yargı tarafından ''ret'' edilince, buna
bir ''mimar'' olarak sevineceği yerde 'İzmir'i kurtaran mahkemeye' ateş püskürüyor..
Dahası, hukuk devletinin genel müdürü olduğunu da unutarak; ''Eninde
sonunda bu yol yapılacak, Kordon'dan 6 şeritli yol mutlaka geçecek..''
diyebiliyor. (Yeni Asır - 20.12.2002)
Yine Erbakan'ın aynı demecindeki; ''İzmirliler Kordon'daki cumbalı evler
yıkılırken neredeydiler?..'' şeklindeki bilim dışı polemiğine ise en
''mimarca'' yanıtı meslektaşı bile olmayan ''İzmirli genç işadamları''
bakın nasıl uygarca veriyorlar: ''Eski evlerin o yıllarda yıkılmalarını
bugün artık savunan yok.. Ancak, çağdaş kent kavramı, Kordon'un otoyol değil
şimdiki gibi rekreasyon kuşağı olmasını öngörüyor...'' (İzmir
gazeteleri)
Aslında bu tutumuyla, vaktiyle İzmir'de ve her yerde kıyılarımızı
betonlaştıran anlayışla tam bir ''kuşak ve görüş birliği'' içinde olduğu
anlaşılan yeni KGM Genel Müdürü, AKP'nin iktidar programında ''önleneceği''
sözü verilen ''kente karşı suçu'' da savunmuş olmuyor mu?
Kendisini bu makama getiren AKP özetle diyor ki: ''Kente karşı suçların
üzerine gidilecek, yasalarda yer alması sağlanacak...''
Yüksek yargının ''hayır'' dediği bir kıyı düşmanı projeyi ısrarla
savunmak bu siyasal sözle çeliştiği gibi, mahkeme kararlarına saygısızlığı
körüklediği için de zaten ''Anayasa suçu'' niteliğinde...
AKP kurmayları, KGM'deki bu ''çelişkilerini'' nasıl çözerler bilemem...
Ancak Erbakan'ın asıl ''mesleki'' açıdan uyarılması daha önemli...
Kordon'un otoyol olmasını istemesinin yanı sıra Mimarlar Odası ve Şehir
Plancıları Odası 'nın bu kent cinayetini önlemek için sürdürdükleri ve
kazandıkları mesleki ve hukuksal mücadeleyi böylesine kütçümseyen ve yok
sayan bir mimara karşı, 'mesleğin etiğini korumakla' görevli TMMOB
hukukunun da işletilmesi gerekiyor...
Tüm ülke tehlikede
Çünkü bugün İzmir'e çullanan böylesi bir anlayış, yarın Boğaziçi 'ne
3. köprünün, öbürgün Ankara meydanlarına yeni viyadüklerin, sonra
Trabzon Kalesi 'ni ezeceği için dava konusu olan ''Uçan Yol'' un, ardından
antik peyzajları ve zeytinlikleri perişan edeceği için mahkemede yargılanan
''Assos Yolu'' nun da benzer şekilde ''militanı'' kesilebilir...
Hele bir de AKP'nin uğruna ihale yasasını bile ertelemek istediği ünlü
''duble yolların'' güzergâh seçimleri de bu Genel Müdür'ün kafasına göre
yapılırsa, ülkede ne kadar tarih, kültür, doğa ve kıyı zenginliği kalmışsa,
üzerinden silindir gibi 'Erbakan yolları' geçecek demektir...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|