Ormanların kurtuluşu 2B virüsünun
yok edilmesine bağlıdır
İstanbul Beylerbeyi'nden Orman Mühendisi Kenan Ünaldı, orman niteliğini
yitirmiş alanların orman vasfının dışına çıkartılmasını içeren 2B
maddesini şöyle tanımlıyor:
‘‘Dalavereleriyle siyasetin, her türlü suiistimalin, rüşvetin,
irtikabın, akla gelen-gelmeyen ikiyüzlülüklerin, takıyyelerin, yarası
derin ihanetin, çıkar ve nankörlüklerin, çukuru dipsiz haysiyetsizliklerin,
onursuz makam ve mevki düşkünlüklerin... Bazen tek tek, bazen birkaçı bir
araya gelerek, bazen hepsi birden rol ve pay aldığı bir birlikteliğin ürünü
bir bela-yı berzahıdır!’’
Ünaldı, ‘‘Zaman ve zemin olarak pek uzağa gitmeye gerek yok’’
diyerek somut bir örnek veriyor:
‘‘Üsküdar'da yanıbaşımızda 30-40 yıl önce bu iş ve güçbirliği
eseri, o canım yeşil alanlar hızla ve sözüm ona hukukla da pekiştirilerek
2-B'ye itelenirken, söyleyiniz tedbiri ve tepkisiyle devlet, hükümet, halk, bürokrat
ve basın neredeydi?’’
Ünaldı, bu konudaki suçu birbirimizin üstüne atmamamız gerektiğini,
hepimizin birbirinden aşağı olmayan derecelerde ve müteselsilen günahkár
ve cezalı olduğunu, hele AKP iktidarını hırpalamaya hiç gerek olmadığını
belirterek, ‘‘Bu parti musalla taşına konulmuş cenazenin son görev
olarak namazını kılmak zorunda bırakılmıştır’’ diyor.
Peki bundan sonra çözüm ne olmalı... ‘‘Olan olmuştur, deyip bundan
sonra 2B'ler üretmemenin, böyle cenaze namazı emrivakileri karşısında
kalmamanın kesin çaresini bulmaktır sorunumuz. Bugüne Cumhurbaşkanımız
da, ileri sürdüğü gerekçesiyle pek güzel işaret buyurmaktadır; ‘Orman
varlığının sona erdirilmesine yönelik eylemlere anayasal dayanak kazandırılması
emsal oluşturur. İşgal ve ormanların yağmalanmasına süreklilik kazandırır'
diyor. Yani ‘yol' olmasından korkuyorlar bu tutumun.
Yapılaşmış araziler
Bu uyarı ve görüş, ileriye dönük adım ve davranışlarımız için ilham
kaynağı olur. Zira 2B'ye giren yapılaşmış orman alanlarından daha çok
yapılaşmamış yerler vardır. Ki bu kabil yerler her zaman ve kolaycacık
ormana dönüştürülebilirler. Bunun için kara yoluyla İstanbul'dan İzmit'e
giderken sol taraftaki yamaçlara bakmak káfidir.
1960'lı yıllarda ben bu bölgeyi Bölge Müdürü olarak devraldığım
zaman buraları 2B'ye aktarılmıştı. Sonradan bundan vazgeçildi. Biz de
hemen ağaçlandırmaya geçtik. Bu faaliyetler sonucu bu 2B'lik alanlarda iki
insan boyunda orman grupları yükselmektedir şimdi. O halde orman arazisinin
önlenmesi Cumhurbaşkanımızın hassasiyet gösterdiği ‘Aman yol olmasın'
endişesinin formülünü bulup uygulamaktan geçer.
Bu formül şudur: Bu günden tezi yok, anayasal bir milat kabul edilecek ve
‘... tarihinden itibaren Türkiye ormanlarının bir metrekaresi dahi, hiçbir
gerekçe ve kıstasla orman mefhumu dışına çıkarılamaz' denilecek. Orman
kadastrosunun henüz tamamlanmamış olması buna mani değildir. Bilen bilir;
çünkü ormanlarımızda, yazımızın başında sıraladığımız güçlerin
2B fabrikası bugün de üretmeye devam etmektedir.
2B Üretimi
Kastamonu'da kadastro çalışmaları yapan bir heyet başkanı bana aynen şöyle
demiştir: ‘Dört sene ara ile aynı alanda çalışırken, bir önceki orman
sınırlarını bulamıyorduk!' Bulamaz; zira 2B üretimi devam etmektedir. Buna
milli menfaatimiz izin vermez. Ben altından üstüne kadar bu işin içinden
geliyorum. Çin Seddi hacminde ve heybetinde manialar da diksek ve dizsek, yine
bir gün bir kıstas, gerekçe ile 2B cenazeleri karşımıza çıkacaktır.
Bundan şüphemiz olmaması için, ormanlarımızın devletleştirilmesinin
sonraki kanun değişikliklerine bir göz atmak káfidir!’’
Demek ki ormanlarımızın kurtuluşu 2B virüsunun imhasına bağlı. Acaba
Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe bunu hiç düşündü mü?
Hürriyet - Yalçın Bayer
|