Koolhaas'ın IIT Kampüs Binası
Güney Illinois'de, Van der Rohe'nin eski kampüs binasının karşısında
konumlanan Koolhaas'ın tasarladığı yeni kampüs binası geçtiğimiz günlerde
basına ve kamuoyuna tanıtıldı.
Bir köşede, Mies van der Rohe tarafından tasarlanmış 20. yüzyıl
mimarisinin kısa ve anlamlı bir ikonu olan Illinois Teknik Üniversitesi'nin
ilk kampüs binası, diğer köşede ise, hızlı konuşup hızlı düşünen günlük
mimari avatar, alışveriş kadar basit bir konunun bile radikal araştırmacısı,
gerilim ve süreksizliğin modern hayatın aslı olduğu fikrinin gezgin satıcısı
Rem Koolhaas'ın tasarımını yaptığı yeni kampüs binası.
Beş yıl önce IIT'nin uluslararası yarışması sonuçlandığında
Koolhaas'ın seçildiği açıklandığında olağanüstü bir çiftin eşleştiği
'ya da belki de eşleşemediği' düşünüldü. Havai fişeklerin patlaması
bekleniyordu. Kötü çocuk çeliğin soğukkanlılığına ve Mies'in çelik
binalarına karşıydı.
Kim bunun bir sevgi gösterisi olabileceğini bilebilirdi ki? Koolhaas
biliyordu. "Mies savunucularından korunmalı" diyordu Koolhaas
"Mies'e saygı duymuyorum, onu seviyorum". Bu nedenle Mies'in evi gibi
gördüğü bu yerde tasarlanması beklenen yapı sırasıyla saygılı, yaramaz
ve tartışma konusu olan yenilikçi bir yorumdu. Bu beklenti Koolhaas'ın
tasarladığı "tüp" ile sona erdi. Karanlık, ses bastırıcı, çelik
kılıflı insan yapımı bir ağaç gövdesi gibi oval yerleştirilmiş beton
bir tüp. Bu 175 metre uzunluğundaki tüpün ayrıca Mies'in yapısına çarptığı
da gözlenebilir. Koolhaas'ın binası az çok Mies'ın malzemeleri metal ve cam
ile giydirilmiş ve çatı açıları köşelerde aşağı doğru inen, baskının
altında eğilen bir canavar formuyla bağdaştırılmış bir tüptü.
Ama sıkı durun. Bu beton tüp dalgalı metal (sırf bu malzeme bile Mies'in
mezarında ters dönmesine neden olabilir) ile kılıflanmıştı. Bu şaka gibi
görünen durum aynı zamanda günümüz dünyasına ait bir problem olan,
"El" olarak tanımlanan yüksek kottan geçen elektrikli demiryolunun
sağır edici gürültüsüne karşı başarılı bir şekilde tasarlanmış bir
tuzak.
Tabii ki bir binayı bu türde
bir sese karşı korumak için, Helmut Jahn'in caddenin tam karşısında
tasarladığı yurt binasında gerçekleştirdiği gibi, başka yollar da vardı,
ama zarif, dizginlenmiş yaratıcılık Koolhaas'ın tarzı değildi. Bir mimar
ve şehir planlamacısı olarak modern kentin dinamizmini seven ve çoğu şehirsel
altyapı hizmetinin saklandığını gözlemleyen Koolhaas bu yapıda altyapıyı
uyarladı ve bununla da kalmadı. "El"i bina ile birleştirip, binanın
içine alarak (tüpün üst kısmından "El"e geçiş sağlanmış ve
masif koyu renge boyalı beton giriş için bir geçit, gezinti yeri oluşturuyor)
arsayı genişletmeyi başardı. Başlangıçta yarışma özetinde rayların
bir yanında dar bir bina olarak tanımlanmış yapı Koolhaas'ın tasarımıyla
daha büyük ve iyi çözümlenmiş, öğrencilerin isteklerini büyük ölçüde
karşılayan, bir kutuyu ifade ediyor. Beklenen öğrenci isteklerinin yanında
bir fakülte restoranı, ziyaret eden veliler için bir danışma merkezi,
caddeye açılan bir kafeterya, bir oditoryum, balo salonu ve kısa bir süre
sonra da bir 7 Eleven'ın açılması bekleniyor.
Rayların altından geçen binayı biraz daha genişletme fikri kampüs için
uzun süredir devam eden bir sorunun da çözülmesine de yardımcı olmuş.
"Mevcut formunda Mies'in tasarladığı IIT binası bölünmüş
durumda" diyor Koolhaas. Kampüs Dan Ryan Ekpres Yolu'ndan batıya doğru dönüyor
ve demiryolu tarafından akademik binalar bir tarafta yurtlar diğer tarafta
olmak üzere ikiye bölünüyor. Yeni kampüs binası bu mutsuz durumu oldukça
azaltıyor. Bu dikkat çekici darbe ile "El" i vurgularken, gece
istasyonun ortaya çıkaracağı kötü görüntülere de engel oluyor.
Bu yapının tasarlanmasında, basit bir mimari hareketten daha fazla hesaplaşma
var. Birçok iyi ve kötü ama hepsi de kışkırtıcı hareket. Örneğin renk
konusu. Koolhaas'ın binasının batı cephesini büyük ölçüde kaplayan
turuncu rengin ne kadar etkileyici olduğu tartışılır ama bununla beraber
yapıda hakkı verilmesi gereken güzellikte detaylar da var. Yapıda kullanılan
cam panel içinde bal peteği deseni bulunan bir sandviç panel; içeriden bakıldığında
esrarlı ve çekici neredeyse dünyadışı bir ışık saçan desen öğleden
sonra da olağanüstü bir etki yaratıyor.
Koolhaas'ın yaptığı başarılı işlerden biri de sıradan bir objeyi çok
orjinal dikkat çekici hale getirebilmesi. Bunda Las Vegas Guggenheim Müzesi'ndeki
Cor-Ten çelik duvar elemanları ve IIT kampüs binasındaki bitmemiş görünen
yeşil duvar panoları gibi başarılı örnekler var. Ama her iki cephede de iç
yüzey için seçilen duvar kağıdı ve çatıda kuzey cephesinin çoğunda
kamuflaj için kullanılan malzeme başarısız iki seçim. Ucuz bir barda bile
bulunabilecek duvar kağıdı ve baştansavma bir şekilde siyahlara ve
kahvelere boyanmış sıradan bir cepheyi tamamen bozan malzeme Koolhaas'ın
hatalı uygulamaları olarak görülüyor.
Tarihi değerleri yıkmak. Mies'in sergilemeyeceği bu tavır belki de
Koolhaas'ın en belirgin özelliği. Kullanılan bu desen modernizmin bir dönem
hor gördüğü süs eşyaları türünde bir malzeme. Koolhaas postmodernizmden
birşeyler kullanmakta hiçbir zaman sakınca görmedi. Binanın ana giriş kısmındaki
Mies van der Rohe'nin büyük Benday imajı da bunun bir örneği. Binanın görünmeyen
giriş kapısına başka bir yolla güçlü bir şekilde dikkat çeken bu
uygulama aynı zamanda bunu parlak bir zekayla yapmış olmasıyla da ayrıcalık
sağlıyor.
Bunun gibi, karmaşık bir yapıya sahip odalar, açılı koridorlar ve
dramatik bir şekilde tasarlanmış açık alanlardan oluşan McCormick Tribune
Center'ın iç kısmı Mies van der Rohe'nin neredeyse kutsal fikirlerini
paylayan bir özellik gösteriyor.
Mies'in torunu ve IIT mütevellisi Dirk Lohan Koolhaas'ın öğrencilerin
ihtiyaçlarını gözeten tek uygulamayı önerdiğini belirterek karar
vermelerini etkileyen en önemli faktörün bu olduğunu da ekliyor.
Koolhaas'ın binasının insan ihtiyaçlarını karşılamaktaki bu ilgisi
Lohan'ın tüm kampüs için oluşturduğu master plan için de önemli. On yıl
önce IIT yöneticilerinin kampüsü enstitünün başka bir arsasına taşıma
konusunda neredeyse bir karar alacakları bir dönemde Lohan ve diğerleri
Mies'in tasarladığı kampüsü terk etmenin çok büyük bir hata olacağı
burada kampüsü canlandırmak için yeni bir öğrenci merkezi oluşturmanın
daha akıllıca bir çözüm olacağı fikrini belirterek yöneticileri ikna
ettiler.
Koolhaas seçildikten sonra düzenlenen panelde açıkladığına göre,
uzaysal bir dış görünüşe sahip olan merkez, stratejik bir şekilde yerleşmiş
olan kapıları ve birbirine geçmiş diagonallerden oluşan zemin kat planı öğrencilerin
gelip geçtiği boş arsada konumlandırılmış durumda. Yapıdaki her köşe
terzi elinden çıkmış bir görüntü sergiliyor. İç kısmı tamamen
Koolhaas'a ait dokunuşlara sahip yapının, uzun kırmızı boyalı bilgisayar
alanı ve eğik çatının altında görünüşe göre kullanılmayan alanları
var. IIT'nin mimarlık bölümü dekanı öğrencilerin bu alanı nasıl değerlendireceğini
merak ettiklerini belirtirken, yakın zamanda bu alanın sanat çalışmaları
yapılan bir yer haline geldiği belirtildi. Bir başka güzel sürpriz de gereğinden
fazla bırakılmış boş alanların banklarla değerlendirilmiş olması ve çalışma
ve dinlenme için güzel mekanlar haline dönüşmesi. Yani yapıda en ufak bir
kayıp alan yok.
Bununla birlikte Mies'a yönelik de çok sayıda yorum yapılmış. Örneğin,
fakülte restoranının bir köşesinde bölünmüş tek masalı bir yemek odasının
cam duvarlarından taş dolu bir havuzun etkileyici yansıması görülebiliyor
ki bu Mies'ın 1929 Barselona Fuarı'nda yaptığı Alman Pavyonu'nu çağrıştırıyor.
Ayrıca transparan bir duvar da Mies'ın yaptığı yan binaya çok yakından
bir bakış sağlıyor, hüzünlü ve saygılı bu bakış Mies'ın en çok konuşulan
ünlü siyah boyalı çelik köşesine odaklanıyor.
Kısacası bu proje olabileceği düşünüldüğü gibi, Mies'in çok büyük
bir mimar olduğu gerçeği ve Mies'in ruhu ile çevre baskısından payını
almış bir proje. Hayatta hiçbirşey sonsuza kadar devam etmiyor ve Koolhaas
oyuncu, agresif, gözüpek ve hala aslen saygı dolu bir yolla Mies'ın statükosuna
meydan okuyor.
Washington Post - Benjamin Forgey - Çeviren: Gülru
Özdöl
|