Müzelerdeki özelleştirme talana
yol açar mı?
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın müzeleri ‘UNESCO standartlarında
daha işlevsel hale getirmek için’ hazırladığı proje, yeni bir polemik başlattı.
Dün Ayasofya Müzesi’nin önünde basın toplantısı düzenleyen Kültür
Sanat Emekçileri Sendikası, “Irak’a silahla girdiler, Türkiye’ye
yasayla” sloganıyla projeye sert tepki gösterdi. Sendika bununla da kalmayıp
müzelerin işletmesinin (müze içindeki restoran, kafeterya, kitap satış ve
hediyelik eşya satış üniteleri...) özel şirketlere verilmesini de
‘kediye ciğer emanet ediliyor’ diyerek eleştirdi. Sendikanın bu eleştirilerine
bakanlığın cevabı gecikmedi: ‘Öküz altında buzağı arıyorlar.’
Aslında bakanlığın projesi, bazı eksikliklerine rağmen halihazırdaki müzecilik
anlayışına göre daha profesyonel ve suiistimallerin önüne set çekmeyi amaçlayan
yeni uygulamalar içeriyor. Bunlardan biri, gişe ve derneklerdeki yolsuzlukların
önüne geçmek. Böylece her yıl birkaç kez soruşturma geçiren müzelerin
kamuoyundaki olumsuz sicilinin de silinmesi hedefleniyor. Projeye göre müze yönetimi
üç aşamalı hale getiriliyor: ‘Alan Yönetimi’, ‘Bilimsel Sorumluluk’
ve ‘İşletmecilik.’
Sürekli yolsuzluk iddialarına hedef olan müze derneklerinin yaptığı işletmeciliği
ise artık özel kuruluşlar yapacak. Böylece dernekler ortadan kalkacak, müzelerin
işlettiği alanlar kiraya verilip geliri de müzelere aktarılacak. Belki de
projenin en önemli kısmı her müzede oluşturulması düşünülen ‘Bilim
Kurulları’. Müze müdürünün başkanlığındaki heyet, müzenin
restorasyon çalışmalarını ve çağdaş müzecilik faaliyetlerini
belirleyecek. Müze müdürü işletmecilik yapmayıp ‘müzeyi daha iyi şartlara
getirmenin’ yollarını arayacak. Avrupa müzelerindekine benzer şekilde oluşturulacak
‘mütevelli heyetleri’ ise müzenin gelirlerini denetleyip uygulamalara
finansal destek sağlayacak.
Projenin daha ileri aşamasında ise Topkapı Sarayı Müzesi, Ayasofya Müzesi,
Efes Müzesi ve Rumelihisarı’nın gişelerinin özelleştirilmesi de var.
Bakanlık, yapacağı ihaleyle buraların işletmesini özel şirketlere vermeye
hazırlanıyor. En fazla gelir getiren müzelerin özelleştirmesine gerek var mı?
Ziyaretçisi az olan müzeler neden özelleştirilmiyor? İşte bakanlık, bu
projeyi test edebilmek için ilk olarak Ayasofya Müzesi ile Rumelihisarı’nın
gişelerini özelleştirecek. Biri çok, diğeri az gelir getiren iki müze... Eğer,
bu uygulamadan daha iyi verim alınırsa diğerlerine sıra gelecek.
İşte bu noktada sendika, bakanlığın projesine sert tepki gösteriyor: Gişelerin
özelleştirilmesine ve ihaleye yabancı şirketlerin girmesine karşı çıkıyor.
Kültür Sanat Sendikası Genel Başkanı Bilal Şimşir’in projeye haklı
itirazları var. Şimşir şöyle diyor: “Projenin kamuoyunda yeterince tartışılmadan
yangından mal kaçırırcasına yasalaştırılmaya çalışılması, birtakım
kuşkulara neden oluyor.” Ancak bakanlık, dünkü basın açıklamasına
bakarak Şimşir’in “niyetinin üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek”
olduğunu düşünüyor. Yayınlanan bildiride özelleştirmeden, hükümetin
genel politikasına, kütüphanelere alınan eserlerden laikliğe kadar birçok
konuya da yer verilmesi, sendikanın niyeti konusunda kuşkulara yol açıyor.
Sendika projeyle ilgili bakanlığa ‘dikkate değer’ tekliflerde
bulunabilir. Mesela her yıl zarar eden DÖSİM’in (Döner Sermaye İşletmesi)
2003’te gişelerden 14 trilyon gelir elde ettiğine dikkat çekip, gişelerin
DÖSİM’e bırakılmasını, yolsuzlukların önüne geçilebilmesi için de
gişelerin insan unsurundan arındırılmasını isteyebilir. Somut ve yapıcı
eleştiriler getirmeyen sendikanın bu girişimi, bildiride yer alan bazı
ifadeler de göz önüne alındığında ideolojik bir tavır kuşkusu oluşturuyor.
Zaman
|