Dünyanın Sınırlarını
Genişletmek
Madrid’li iki tasarımcı, Ábalos &
Herreros işlerini; teknik, geri dönüşüm, doğa ve AH Sistemi olmak üzere 4 kavram
ile özetliyor. Madrid’in merkezinde, Retiro Park’taki lise, Madrid’li firmanın
en son tasarladığı projelerinden biri.
Teknik
Teknikten
bahsettiğimizde şunu demek istiyoruz: Pazardaki araçların olanakları hakkında
yeterli bilgi –uzmanlık gerektiren bir bilgi değil- olmadan, gerçekleştirmek
istediğimiz düşler için uygun çıkışları bulmak bizler için zordur.
Hayaller ve teknik bilgi arasında direk bir bağlantı vardır, en azından mimarlık
gibi pragmatik bir konudan bahsedildiğinde. Bu yaklaşım, teknik konusu üzerinde
konuşmaya başladığımızdan ve “Tower and Office” kitabını yazdığımızdan beri
devam ediyor. Bizim için en açık fark, o zamanlar teknik konuların çoğunlukla,
yalnızca mimarlığın maddesel kısmına uygulanıyor olmasıydı. Şimdi görüyoruz ki,
hareket alanı daha fazla. Öncelikle, Mimarlık disipliniyle bağlantıları olan ve
ona katılabilen diğer birçok uygulamayla ilişki olarak, ikincisi de; projeyi
inşaa etme sürecinde. Bu demek oluyor ki, projeyi inşaa etmek için gerekli
teknikler, belirleyici noktalar haline geldiler. Bizim yaptığımız bu eğilimi
reddetmek ya da onunla çelişmek değil, onu genişletmek. Biz bu yaklaşımı
disipline özgü olan bakış açısından uzaklaştırıp, kendi öznel bakışımızla
ilişkilendirdik.
Geri Dönüşüm
Geri dönüşüm, yaşam döngüsü sona ermiş bir şeye yeniden hayat vermektir ve bu,
yapay yaşamın zaten ölmüş olan olan bir şeye verilmesine olanak sağlayan ve onu
yeni durumlara hazırlayan fiziksel ya da kimyasal dönüşümlerle gerçekleşir. Bu,
bizim geleneğimizin –içinde doğduğumuz ve insan olarak geliştiğimiz mekanın,
yerin- bir kısmını şekillendiren modernizm sürecini geri dönüştürmek ve iki şeyi
baştan varsaymak demektir. Birincisi, modernizmin döngüsünün tamamlanmış
olduğunu, onun bir sure once varolduğunu kabul etmek ve ikincisi, yeniden
canlandırılabilir olduğunu ve genellikle tamamen disiplinle ilgili olanlardan
uzak, dönüştürülebilir süreçlere katılabilir bir malzeme olduğunu düşünmek.
Doğa
Doğa
fikri kültürel bir yapı, sürekli değişen bir şeydir ve her zaman öyle olmuştur.
Doğa, inşaa edilmiş ve her kültür tarafından farklı algılanan bir fikirdir.
Doğayla ilişkili her çağ, her görüş ve
her kültürel yansıma için, ona karşılık gelen bir estetik model ve farklı bir
bileşen sistemi bulunur.
Günümüzde, doğa, kentin, gezegenin
tamamına yayılan ve herşeyi eşit hale getiren çağdaş kentin, kamusal alanlarına
geri dönüyor. Öte yandan, bu doğa, farklı malzemelerden meydana getiriliyor.
Eğer bunlardan birini dışarıda bırakırsak, bildiğimiz bir doğadan değil,
tarihten elde edilmiş bir doğadan bahsediyor olacağız.
Bizim, provokatif, aynı zamanda, güncel
toplumun modern estetik anlayıştan uzaklaşan mimari değerleriyle bütünleşecek
estetik bir tanım bulma ihtiyacını yansıtma amacı güden bir sözcük kullanmak
için “eco-monumental” olarak adlandırdığımız bir çok projenin
temelini de bu karışım oluşturuyor.
AH Sistemi
AH Sistemi, mimarlığı öncelikle sanatsal uygulamalarla bağlantılı bir aktivite
ve çağdaş toplumun eğilimlerine yön verme sorumluluğu olan bir disiplin olarak
sürdürme ihtiyacına dayanıyor. Öğrenim yıllarımızdan beri, mimarlığın bir güzel
sanat olarak duruşuna saldırmanın bir çok yoluna şahit olduk. Eğer yeni bir
güzellik arayışı içinde olmasaydık, mimar olmazdık. Bu yüzden de onu sonuna dek
savunuyoruz. Biz, her tarihsel süreçte, mimarın eğer mimar olmak istiyorsa,
güzellik fikrinin yeni tanımlarını aramakla yükümlü olduğuna inanıyoruz.
Bugün oluşmuş olan herhangi bir
güzellik anlayışı, kesinlikle kentin ve içindeki insanların ne olduğunun belirli
kavranış biçimleriyle bağlantılı olmak zorundadır.
Bu durumla ilgili son bir soru
sorulabilir: Güzellik ne içindir? Bunu yalnızca, bütün kalbimizle katıldığımız
Juan Muňoz’dan bir alıntıyla cevaplayabiliriz: “Dünyanın sınırlarını genişletmek
için..”
Domus - Çeviren: Şebnem Şoher - Arkitera |