Cem İlhan ve Tülin
Hadi: “Bina
Yapıldığı Yere Ait Olmalı, Oradan Söküldüğünde Yaşam Gücünü Yitiriyorsa Önemli
Bir Meseleyi Halletmiştir Zaten”
Tülin Hadi ve Cem İlhan’ın
çalışmalarını anlattıkları “Mimarlıklar 1” toplantısı 31 Mart 2005 Perşembe günü
19:00 – 20:30 saatleri arasında Yapı-Endüstri Merkezi’nde gerçekleşti. İlhan ve
Hadi, 2 saate yakın süren toplantıda mimarlık mesleğindeki deneyimleri üzerinden
mimarlığa olan yaklaşımlarını ve zaman içerisinde edindikleri tutumu anlattılar.
Mimarlıkta neler ürettikleri üzerine
konuşarak bu ürettikleri şeyleri tartışacaklarını belirten Cem İlhan,
konuşmasına Rudofsky’nin “Architecture without Architect” adlı kitabından
örneklerle başladı. Özellikle mimarlıkta “köksüzlük, zamansızlık ve mobilite”
kavramlarının kendisi için önemli olduğunu belirten İlhan, görsellerden ilk
örneklerini de yine bu kitaptan verdi. Heo Keou’da kayıkların konut olarak
kullanımını tamamen ihtiyaçtan kaynaklanan bir “mimarsız mimarlık” örneği olarak
gösteren İlhan, mimarlığın bu yüzden önemli olduğu ve sürmeye devam ettiğini
belirtti.
Tülin Hadi’nin Cem İlhan’a zamanında
sorduğu “20.yy’da yapılmış olan sevdiğin bir iki binayı bana söyler misin?”
sorusuna İlhan’ın verdiği yanıtlar ikisinin de bir binada aynı özellikleri
aradığını göstermiş. İlhan ve Hadi bu noktada en önemli kriterlerinin “binanın
yapıldığı yere ait olması, oradan sökülürse binanın ölmesi” olduğunu,
dolayısıyla topografya ve “promenade”ların kendileri için önem kazandığını
belirttiler. Bu çerçeve içinde en çok beğendiği projelere de Corbusier’in
Harvard Üniversitesi’nde yaptığı Güzel Sanatlar Merkezi ve bir diğer yapının da
Staatsgalerie olduğunu, bu iki yapının ortak özelliklerinin “bulundukları
ortamdan şekillenmeleri” olduğunu belirtti.
Cem İlhan ve Tülin Hadi, 1995 yılından
başlayarak kendi projelerinden örnekler verip, yaklaşımlarını bu kriterler
içerisinde açıkladılar. İlk gösterdikleri örnek 1995 yılında birincilik
kazandıkları yarışma sonucunda yaptıkları Bosna-Hersek Anıtı Projesi oldu.
“Mimarlıkta herşeyin bir gereklilikten doğduğu” düşüncesini benimseyen Cem İlhan
ve Tülin Hadi, dar bir alanda nasıl anıt yapılacağını bu düşünce üzerinden
açıkladılar. Sonrasında gösterdikleri 1996’da Konya Karatay Kent Merkezi
yarışmasını kazandıktan sonra projenin bir kısmının yapılıp, bir kısmının da
yapılmaması üzerine projenin manasının ne şekilde yitirdiğine dikkat çektiler.
Bir başka örnek de 2002 yılında Mısır
Müzesi Uluslararası Yarışması’na katıldıkları projedeki yaklaşımları oldu.
“Verilere yaslanan mimari daha rahat kurulur” diyen İlhan ve Hadi, “Arazinin
varolan topografisi strüktüre şekil verir” sözü ile yola çıktıklarını ve bunun sonucunda
binanın kendisinin tamamı ile bir rampa olarak ortaya çıktığını belirttiler.
Binanın aynı zamanda bir istinat duvarı olarak davrandığını ve projede güneşin
çok önemli bir veri olduğunu belirten İlhan, bir önemli dayanak noktasının
müzenin sürekli genişlemek isteyen birşey olduğunu ve projeyi kumun altına
gömerek bu genişleme problemini çözdüklerini belirtti. Tülin Hadi ise yarışmayı
kazanan projenin özellikle güneşi içeri aldığını ve çok güzel gözüktüğünü ancak
kendilerinin binaya böyle bir klima yükü getirmek istemediklerini, sadece
verilere dayanarak bir proje çıkarttıklarını belirtti.
Yaklaşık 70 kişilik bir katılımın
olduğu toplantı İlhan ve Hadi’nin ODTÜ KKTC Kampüs Merkezi 2003-2005 ve ODTÜ
Teknokent-2 Alt Bölgesi 2005 projelerini de anlatmalarından sonra kendilerine
yöneltilen sorularla devam etti.
Arkitera - Gülin Şenol |