Her Disiplinin
Dilinden Konuşan Meslek: Mimarlık
Uğur Tanyeli’nin moderatörlüğünde,
Bülent Tanju, Abdi Güzer ve Belkıs Uluoğlu’nun katılımı ile yapılan “Yapı
Buluşmaları 2” 7 Nisan 2005 Perşembe günü 19:00 - 20:30 saatleri arasında
Yapı-Endüstri Merkezi’nde gerçekleşti. “Mimarlık Yazını” başlığı altında
gerçekleştirilen toplantıda “yazı”nın ve “söz”ün farklı etkileri, yazının
meşrulaştırıcı yönü ve beraberinde getirdikleri “mimarlık yazını” üzerinden
tartışıldı.
Mimarlığın yazı ile buluştuğu zaman
nasıl bir durum aldığı, mimarlığın yazılı bilgisinin sözlü bilgisinden çok
farklı olduğu ile konuşmaya başlayan Uğur Tanyeli ilk sözü Bülent Tanju’ya
verdi. Tanju yapı üretimi olarak tanımlanan bir mesleğin kendini tanımlayan
normlardan emin olmak ve kendini kanıtlayabilmek için yazısının yazıldığını
belirtti ve yazının genel olarak yazılı kültürün “pratiğin tarihini hatırlamak
için” varolduğunu açıkladı.
Abdi Güzer’in ise mimarlık yazınına
yaklaşımı daha çok mimarlığın hangi disiplinler arasında durduğu, hangileri ile
alış-veriş yaptığı üzerineydi. Güzer, mimarlık yazını ile ilgili problemi
“sınır” olarak tanımladı; mimarlığın herşeyi kapsaması ve sınırlarının bu
derecede esnek olması ve mimarlığın herşeyi konuşmasının zaman zaman da olsa
bazı pürüzlere yol açabileceğini söyledi. Mimarlığın diğer disiplinlerle bu
kadar içli dışlı olmasının, diğer disiplinlerin argümanları ile konuşmasının
mimarlığı bir bakıma “borçlu” duruma düşürdüğünü belirtti ve mimarlığın kendi
modellerini geliştiren özgün bir alanı olmadığını ekledi.
Bülent Tanju, Güzer’in mimarlığın
disiplinlerarası duruşuna olan yaklaşımı üzerine bunun sadece mimarlığa ait
olmadığı, psikoloji bilimi olmadan sosyolojinin yazılamaması gibi mimarlık
yazının da başka disiplinlerin argümanları kullanılamadan yazılamayacağını
belirtti.
Belkıs Uluoğlu bir mesleğin kendine
özgü bilgi alanının olması için bilgilerin başka yerden gelmesinin önemli
olmadığını, önemli olan noktanın "bilgilerin nasıl yanyana getirildiği" olduğunu
söyledi. ”Yazı”nın kutsalaştırıcı ve yüceltici yanının “din” alanında bile
olduğunu mimarlık için yazının bu durumda hayli önemli olması gerektiğini
belirtti. Uğur Tanyeli yazının kutsallaştırıcı yanının olduğu gibi
meşrulaştırıcı yanının olduğunu belirtmesine ise Bülent Tanju, “kutsal
metinlerin kutsallığını bozan bir o kadar da karşı yazın vardır” diyerek yazının
sadece meşrulaştırıp, kutsallaştırmadığını aynı zamanda çürütücü bir yanının
olduğunu da vurguladı.
Abdi Güzer mimarlık yazınının kendi
pazarını yarattığını, bu pazar içerisinde yazının içeriğinin çoğu kez
boşaltıldığı konusuna değindi. Sonrasında mimarlık yazınının kendi başına bir
meslek haline gelmesi, yazılan yazıların birbirleri ile ilişkide olmaması,
akadamik yazının ve kullanılan dilin problemleri, mimarlık yazının diğer
disiplinlerin yazıları gibi sık üretilmemesi gibi konular üzerinde durulduktan
sonra izleyicilerden gelen sorularla devam edildi.
Arkitera - Gülin Şenol |