Büyüteçle Yeşil
Aramak
Avrupa’da
bir kentte kişi başına ortalama 20 metre kare yeşil alan düşüyor. Bu oran, acaba
Osmanlı döneminde meyve bahçeleri ve yeşili ile anılan İstanbul’da ne kadardır?
Maalesef sadece üç metre kare… O da askerî alanlar, mezarlıklar ve türbelerin
civarındaki ağaçlık alanlardan ibaret!.. Onları da “çarpılırım'' diye
kesmiyorlar herhalde !
Tarih bilgimizi yenileyelim. Yıl: 1402,
Ankara Savaşı. Timurlenk ile I. Beyazıd arasında. Kim kazandı bu meydan
savaşını? Timurlenk! Kazanmasındaki en önemli etken nedir? Filler! Bu filler,
Ankara ve Kayseri’nin ormanlarında saklanmıştı ve Osmanlı ordusu onları
görememişti. Aynı alana bugün göz attığınızda, bir tavşanın bile saklanmakta
zorlanacağını göreceksiniz. Kim kesti ki bu ağaçları?
Ege'den Yola Çıkan Sincap
Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde, Ege’den yola çıkan bir sincabın, ağaçtan
ağaca atlayarak Güney Doğu Anadolu’ya gidebildiğini yazar. Tabiî 50 kişiye
oksijen sağlayan, 150 kişinin hava kirliliğini temizleyen, 30 yılda zor yetişen
bu ağaçları yok ettik, donanma kurduk, ev yaptık, hamamlarda ve lokomotiflerde
kullandık, yaktık ve tarla açtık. Bir turne sırasındaydı. Çanakkale-Bolluca
yolunda ölüm mangası gibi dizilmiş kesik ağaçlar gördük. Bir de tabelâsı vardı:
“Orman İşletmesi''. Efendim, neyi işletiyorlar? Maden İşletmesini anlıyorum da,
orman işletilmez ki! Orman yaşatılır, çoğaltılır, yaratılır, belki bakıma
alınır; ama işletilmez!
Bürolarına daldım öfke ile. “Kim kesti
bu ağaçları?'' diye sordum. Müdürün cevabı basit ve kısaydı: Ankara’ya ödenecek
maaşlar için para lâzım… Hemen o dönemin Orman Bakanı Ersin Taranoğlu’nu cep
telefonundan aradım. Müdür, bakanla konuştuğum için bana epey kızgın. Birlikte
dışarı çıkıyoruz, koca bir ağacı göstererek “Bakın'' diyor, “Bu ağaç da yaşlı;
onu da kesip, sizlere kapı ile pencere yapacağız.'' Yüzüne öfke ile bakarak
“Senin baban kaç yaşında?'' diye soruyorum. “Yetmiş.'' diye mırıldanıyor. “O
zaman onun da zamanı gelmiş, onu da öldürelim!''
Ağaçları Kesip Satın
Aradan yedi ay geçti. Sabah gazetesinde bir makale ilişti gözüme. Habere
göre, Orman Bakanlığı maaşlarını ödeyemediği 50 bin orman işçisine “Ağaç kesip,
satın; böylece maaşlarınızı almış olursunuz.'' demiş. Umarım yalandı, umarım bu
sözler söylenmemiştir. Yeşil görmeyen kişi ruhen rahatsızdır ve saldırgan olur.
Sarı, siyah, beyaz ırk ! Herkesin bir renge ihtiyacı var… Tabii ki bu renk
“yeşil''. Bu sebeple artık “Baltalar elimizde, uzun ip belimizde, biz gideriz
ormana.'' gibi sözler içeren şarkıları çocuklarımıza söyletmeyelim lütfen.
Birgün - Prof. Dr. Orhan Kural |