UIA 2005’ten Önce:
“Modernleşme Sürecinde Ankara ve Cumhuriyet Kentleri”
Mimarlar Odası tarafından düzenlenen
UIA-2005 İstanbul Kongresi'ne Doğru Türkiye Kongreleri'nin sonuncusu
"Modernleşme Sürecinde Ankara ve Cumhuriyet Kentleri" teması ile Ankara’da
yapılıyor.
28 Mayıs 2005 tarihinde
gerçekleştirilecek olan kongrenin teması ise Cumhuriyet’in kuruluşu ile
“Modernite Projesi”nin merkezi ve deneme sahnesi olan Ankara’nın ve Karabük,
Zonguldak gibi Ankara Modelli şehirlerin tarihsel süreçteki gelişimleri ve
sonrasında merkeziliklerini yitirmeleri üzerine olacak.
Çok partili yönetime geçiş ve
ekonomideki değişikliklerle İstanbul odaklı Marmara Bölgesi’nin göç alması ile
başta “Modernite Projesi”nin örnek şehri Ankara’nın ve Ankara’nın izindeki
Anadolu kentlerinin yoğunluklarını kaybetmeleri, "Modernleşme Sürecinde Ankara
ve Cumhuriyet Kentleri" kongresinde sosyo-ekonomik ve kültürel açıdan
irdelenecek.
Bu tema ile UIA 2005’e ulusal bir
katkıda bulunmak isteyen Mimarlar Odası UIA 2005 İstanbul Kongresi Süreci Ulusal
Eşgüdüm Komitesi Tematik Danışma Kurulu’nun bu tema ile bir anımsatmada bulunmak
için yayınladığı basın bülteni ise şöyle;
“13 Ekim 1923’de, İmparatorluk Başkenti
İstanbul’un yerine, Cumhuriyet’in başkenti olarak Ankara’nın tercih edilmesinde
kuşkusuz ulus-devlet politikasının etkisi büyük olmuştur. Bu politika gereği tüm
ülke, sosyo-kültürel farklılıklar gözetilmeden, bütünleşmiş tek bir toplumun
yaşam alanı olarak tanımlanmış ve geri kalmış Türkiye toplumunun çağdaş
uygarlıklar (muasır medeniyetler) düzeyine “yurt çapında dengeli ve yaygın
olarak” çıkarılması amaçlanmıştır.
Bu amaçla İmparatorluğun köhnemiş
kurumlarını değiştirecek, iyileştirecek ve yeniden düzenleyecek devrimler
yapılmış, toplumun her açıdan gelişmesi için çaba gösterilmiş, Anadolu
kentlerindeki görünüm ve mekansal kurgulanmanın da bu devrimlere uygun şekilde
imar edilmesi, böylece uyuyan bir tarım toplumundan dinamik bir endüstri
toplumuna geçilebilmesi için girişimlerde bulunulmuştur.
Bu kapsamda Cumhuriyet Hükümeti’nce
kurulan yeni Anadolu kentleri, Karabük ve Zonguldak örneklerinde görüldüğü gibi,
Türkiye halkı için yeni istihdam alanlarının açılmasına, alt yapısı düzgün,
ulaşım ağı ve servisleri düzenli çevreler oluşmasına ve çalışan sınıflar için
uygar bir yaşam olanağı sağlayan konut alanlarının gelişmesine öncelik ve önem
verilmiştir. Bu amaç çerçevesinde Başkent Ankara öğretici, örnekleyici bir model
olma görevini de yüklenmiştir. Gerçekten de Cumhuriyet tarihi boyunca tüm
Anadolu kentleri Ankara’ya öykünmüş, çevre düzenlerini ve geleneksel
mimarilerini Başkent’in önderliğinde değiştirerek geliştirmişlerdir.
Bu öykünmede, başkentin altyapı
donanımları gelişmiş, planlı, düzenli, ve bakımlı bir kent olmasının, çağdaş
konfor şartlarını içeren yeni mimarinin burada gelişmesinin, ve devlet yönetim
merkezi olmasının yanısıra, modernizmin, kültür ve eğitimin, devrimlerin, ve
yeni finans kurumlarının da merkezini oluşturmasının etkileri büyük olmuştur. Bu
kapsamda, örneğin Merkez Garı’ndan Kale’ye uzanan aks, iki yanına dizilen kamu
binalarıyla yeni ulusun ilk gösteri alanına dönüşür. Ulus-Kızılay arasında
uzanan ana bulvar, üzerinde gerçekleştirilen bir dizi sanayi, ticaret, kültür ve
eğitim yapısı ile eski kentten yeni kente ve çağdaş yaşama ulaşımı belgeler.
Kızılay’daki Güven Anıtı’ndan Büyük Millet Meclisi’ne uzanan törensel yaya aksı
ise, iki yanında yer alan ciddi yüzlü hükümet binalarıyla Cumhuriyet yönetiminin
gücünü simgeler.
Son yıllarda ise özel girişimciler
yönetimindeki iş dünyasının yönlendirici gücü ulus-devlet’in yönetici gücünü
olumsuz bir biçimde etkilemiş, endüstrinin, finans kurumlarının, kültür ve
eğitim kurumlarının yoğunluğunun gerisin geriye İstanbul’a kayması, Başkent’in
öğretici, örnekleyici, yönlendirici güçlerini yitirmesine neden olmuş, özellikle
50’li yıllarda başlayan kırsal göçle birlikte oluşan metropolleşme sürecinde
Ankara’nın yerine İstanbul yeniden tüm Türkiye toplumunca öykünülen, güçlü bir
çekim merkezine dönüşmüş, bu arada Ankara ülke başkentliği çekiciliğini yitirip
özellikle Çorum, Yozgat, Çankırı gibi Orta Anadolu kentlerinden göç alan bir
bölgesel merkez kimliğine bürünmüştür…
Ulus-Devlet kapsamında sanayi ve
madencilikle gelişip belli bir uygarlık düzeyine erişen Karabük ve Zonguldak
gibi Cumhuriyet kentleri ise sanayisizleşme sürecinden öncelikle etkilenerek
güçlerini ve kimliklerini yitirmeye başlamışlardır.
Bugün nüfusu 3.5 milyona yaklaşan
başkent ile Cumhuriyet’in yeni kentleri Karabük ve Zonguldak’ın, tüm diğer
Anadolu kentlerinde olduğu gibi, çevresel, sosyal, ve kentsel estetik sorunları
bulunmaktadır. İstanbul’dan çok daha eski, Hitit dönemine kadar uzanan bir
geçmişe sahip olan Ankara’nın tarihi yerleşme bölgelerinin ve dönemlerinin
korunmasında izlenen özensizlik, Cumhuriyet dönemi mimari kalıtımın korunmasında
daha da belirginleşmektedir. Ankara son yıllarda, az gelirli-çok gelirli,
ilerici-gerici, gelenekçi-çağdaş karşıtlıklarıyla gelişen sosyal ayrışmanın
sorunlarıyla boğuşmaktadır. Bu anlamda, demiryolunun kuzeyinde ve güneyinde iki
ayrı yerleşme alanı olarak gelişen kent, Ankara ovası üzerinde birbirine paralel
iki ayrı koldan ve sosyal sorunlarını katlayarak, batıya doğru büyümektedir.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaratılmaya çalışılan yeşil kent kavramı da son
yıllardaki nüfus ve yapı yoğunluğu ile yok olmuş, kültürel ve sanatsal
etkinliklerin merkezi olma niteliğini ise yeni ticaret ve finans merkezi
İstanbul’a kaptırmıştır.
Ankara Kongresi’nde tartışılmak üzere
saptanan “Modernleşme Sürecinde Ankara ve Cumhuriyet Kentleri” temasının
sosyo-ekonomik, kültürel ve politik yönleriyle tartışılması, Anadolu kentlerine
önderlik yapmış olan başkentin yönlendirici ve eğitici nitelikleri nedeniyle,
bundan önceki Türkiye kongrelerinde tartışılan konular açısından da aydınlatıcı
ve tamamlayıcı olacaktır.
Bu bağlamda, Zonguldak ve Karabük
kentlerinin irdelenmesinde ise doğrudan Cumhuriyet’in ilke ve hedefleriyle
yaratılan iki kentin, başlangıçtaki planlı ve ilkeli gelişiminin ardından yine
son yıllarda yukarda özetlenen süreçte “varoluş değerlerini” nasıl yitirmeye
başladığı gözlenebilecektir.
Sonuç
Tüm bunların “modernleşme sürecinde” ele alınmasında; kent ve mimarlık
ilişkisinin değişimine de ışık tutabilecek gözlem ve saptamalara yer verilmesi,
UIA 2005 İstanbul buluşmasındaki evrensel değerlendirmelere “ulusal katkı”
bakımından önem kazanmaktadır.…
Bu bakış açısıyla değerlendirildiğinde,
Cumhuriyet Başkenti’ndeki çağdaş mimarlık ve çevre düzenleme çabalarının Türkiye
ölçeğindeki etkileri bağlamında UIA’nın “Kentler ve Mimarlık“ ana başlığı
altında ve dünya mimarları adına “Yaşasın Kentler“ çağrısı ile bağlantılı olarak
gündeme taşınmasının doğru olacağını anımsatır, başarılar dileriz “
Arkitera |