Kayıp demiryolunun
izinde
İstanbul'un
ünlü mesire alanı Kağıthane'de sarayların, kasırların ve o meşhur derenin yani
Osmanlının Cedvel-i Sim'inin hemen yanı başından geçen bir tren yolu olduğunu
kim bilebilirdi ki? Birkaç siyah beyaz fotoğrafla yola çıkan üç gönüllü,
Kağıthane Belediyesi'nin de desteğiyle böyle bir hat olduğunu ortaya çıkardı.
Üstelik bu öyle bir tren yolu ki minicik lokomotifleriyle sadece 62 kilometrelik
bir dekovil hattı olmasına rağmen savaş yıllarında İstanbul'un elektriksiz
kalmamasını sağlamış ve yapımı birkaç ayda tamamlanmıştı.
Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu
demiryollarının kullanımı için eleman ihtiyacı doğunca Ankara'dan gelen
talimatla (İstihkam ve Kıtaat-ı Fenniye Müfettişliği Şömendöfer Kısmı'nın 10
Nisan 1337 (1921) tarih ve 241 no'lu emri ile) Haliç-Karadeniz Sahra Hattı'nın
Kağıthane binalarında bir Zabitan Şömendöfer Kursu açılır. Kursun birinci
devresi 1 Mayıs 1921-31 Ekim 1921 arasında ikinci devresi ise 15 Aralık 1921'de
başlamış. Burada yetişen subaylar savaş sırasında Anadolu'daki demiryollarının
işletilmesinden önemli hizmetlerde bulunmuş. Savaş bittikten ve her şey normale
döndükten sonra atıl kalan hat, bir müddet asker naklinde kullanılır.
Hat, 1922'de Ticaret Nezareti'ne
devredilir. Cumhuriyetin ilanından sonra maden işleri İktisat Vekaleti'ne geçer.
Vekalet tarafından iki kez ihaleye çıkarılır fakat taliplisi çıkmayınca 1928'de
terk edilir. İkinci Dünya Savaşı koşullarında İstanbul bölgesinin elektrik ve
yakıt gereksiniminin güven altına alınması gerekçesiyle yeniden gündeme gelen
Ağaçlı linyitleri için Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü tarafından bölgede, biri
1942'de, diğeri 1948'de olmak üzere iki defa inceleme yapılır. İkinci Dünya
Savaşı sonrasında Zonguldak kömürlerinin ülke genelinde kullanılması, linyit
havzalarının da bölgelerinde kullanılması yönünde bir politikaya geçilince
Ağaçlı linyitlerinin Etibank tarafından işletilmesine karar verilir. Nisan
1949'da önce müteahhide ihale edilen linyit ocakları, yıl sonunda bizzat Etibank
tarafından açık işletme biçimiyle çalıştırılır. Üretimin maliyetli olması
nedeniyle 6 Nisan 1951'de üretime son verilir. 1920'li yıllardan sonra
çalışmayan demiryolu hattı İkinci Dünya Savaşı sırasında askerler tarafından
kullanılır. Bu arada bölge köylüleri de odun nakliyatında kısmi olsa da hattı
kullanır. Etibank'ın üretime son verdiği 1951'den sonra ise hat, tamamen
sökülür. Böylece bir demiryolu hattı kayıplara karışır. Lokomotif ve vagonlar
Gelibolu'ya gönderilir.
Olağanüstü gayretlerle yapılan
İstanbul'a büyük fayda sağlayan Kağıthane-Kemerburgaz-Ağaçlı-Çiftalan Demiryolu
tarihin çok da uzak olmayan sayfalarında tozlara gömülür. Geriye kalan sadece
Yeşilköy Şömendöfer Alayı subaylarından Hasan Mukadder Dölen'in çektiği
fotoğraflardır. Hattın inşaatı sırasında fotoğraf çekmekle görevlendirilen Hasan
Mukadder Dölen, Enver Paşa için çektiği fotoğrafların birer kopyasını kendisi
için saklar. 1975'te vefat ettiğinde, torunu Marmara Üniversitesi Eczacılık
Bölümü'nden Prof. Dr. Emre Dölen'e bıraktığı fotoğraflar, bu hattın yapıldığı ve
çalıştığı döneme tanıklık edecek neredeyse son kanıtlardır.
Sahaftaki 12 fotoğraf
Mert Sandalcı, Göztepe'de yaşadığı çocukluğunda trenlere merak sarmış bir
koleksiyoncu. Asıl mesleği olan inşaat mühendisliğini ikinci Boğaz Köprüsü'nü
şantiye şefi olarak tamamladıktan sonra bırakır. Türkiye'nin en önemli eczacılık
koleksiyoncusudur. Bir sahafta gördüğü ve kendisine 'Avrupa'da bir yer' diye
satılan fakat kendisinin bunların İstanbul'a ait olduğunu fark ettiği, 12
fotoğrafı bir gün işe yarayacağı düşüncesiyle saklar.
Dede yadigarı albümü saklayan Prof.
Emre Dölen ile Mert Sandalcı'nın yolu Antalya'da bir seminerde kesişir. Seminere
verilen mola sırasında Emre Dölen, aynı masada oturduğu emekli general
arkadaşına Kağıthane Demiryolu'ndan bahseder ve dedesinden kalan fotoğrafları
anlatır. Emekli general ise 1944'lerde o bölgede görev yaptığını ve demiryolu
hattını atlarla ulaşım için kullandıklarından söz eder. Yan masada bir başka
grupla oturan Mert Sandalcı, bu konuşmaya kulak misafiri olunca hemen yanlarına
gider. Elindeki 12 fotoğraftan bahseder heyecanla. İstanbul'a gidince iki
fotoğraf grubuna bir arada bakmayı kararlaştırırken Mert Sandalcı, Kağıthane
Belediyesi Basın Danışmanı Hüseyin Irmak'ın da Kağıthane ile ilgili koleksiyon
toparladığından bahseder ve böylece tarihe sevdalı grubun üye sayısı üçe çıkar.
Abdülhamid arşivinden bir kanıt
İstanbul'da Mert Sandalcı ve Emre Dölen'le buluşan Hüseyin Irmak'tan öykünün
kalan kısmını dinleyelim; 'Biz Yıldız Sarayı Abdülhamid arşivinde altında
'Kağıthane Demiryolu İnşaatı' ibaresi bulunan bir fotoğraf bulmuş ve bunun
peşine düşmüştük. Konuyu dönemin belediye başkanı Arif Calban'a açtım. Mert ve
Emre Beylerin fizibilite çıkarıp raporlaştırma önerisi, kitap yapma önerisini
doğurdu. 'Kağıthane-Ağaçlı-Çiftalan Demiryolu 1916' kitap böylece ortaya çıktı.'
Lokomotifler nerede?
Kağıthane'de kullanılan ve Almanlar tarafından üretilmiş lokomotif modelinden
dünyada sadece iki adet kalmış durumda. Biri Latin Amerika'da diğeri Türkiye'de.
Latin Amerika'dakinin izini kaybeden Almanlar, Türkiye'dekinin peşine düşmüş ve
ülkelerinin müzelerine kazandırma gayreti içindeler. Halen Amasya Valiliği İl
Özel İdaresi'ne bağlı Eski Çeltek Kömür Madeni idari binalarının yanında
sundurmaya çekilmiş şekilde duran son lokomotif için Almanlar, Amasya İl Özel
İdaresi'ne çeşitli iş makineleri bağışlamayı, karşılığında da lokomotifi almak
istediklerini yazılı olarak bildirmiş.
Akşam - Gülay Barbaros Altan |