Sosyal mobilya IKEA
Uluslararası mobilya devi IKEA nihayet
Türkiye’de. Siz onun İsveç bayrağının mavi sarı renklerini kullanmasına, acıkan
müşterisine İsveç köftesi satmasına, kimliğini İsveç değerleri üzerine
oturttuğunu söylemesine bakmayın.
IKEA’nın merkezi çok uzun süredir ağır
İsveç yasalarının boyunduruğundan kurtulmak için Hollanda’da. Fabrikaları ise
dünyanın dört bir yanına dağılmış durumda. Üretiminin yüzde 20’si Çin’de
yapılıyor. Kurucusu İsviçre’nin Lozan şehrinde yaşıyor.
IKEA hakkında az bilinen bir başka
gerçek de daha dünyada globalizmin esamisi okunmazken sahibinin 1950’lerin
sonunda İsveçli mobilya parçası üreticilerinin IKEA’nın ucuz fiyatlarına karşı
başlattıkları boykotu kırmak için komünist Polonya ile anlaşması. Yabancı
sermayenin ucuz işgücüne başvurma yöntemi de bir IKEA yeniliği sayılabilir.
IKEA 2000’li yıllarda sosyal sorumluluk
kurallarından taviz vermiyor. Ancak bu tarihin gerisini düşerseniz karşınıza
kimi zaman Asya’da çocuk işçi çalıştırdığı için, kimi zaman da işe almada
ayrımcılık yaptığı ya da zehirli kimyasallar kullandığı gerekçesiyle başı belaya
giren bir IKEA da çıkabilir.
IKEA ’nın en azından dışa yansıyan
yüzünde tüm globalizmine rağmen İsveç ‘rengini’ koruyabilmiş olması kuşkusuz
yüksek bir iletişim becerisini gösteriyor. Türkiye’deki mağazasında Osmanlı’ya
esir düşen kralları tarafından İsveç mutfağına sokulduğu bilinen köftenin
satılacak olması da bir başka iletişim ayrıntısı.
En başa dönersek 17 yaşındaki genç dáhi
Ingvar Kamprad, isminin baş harfleri ile Güney İsveç’te çocukluğunun,
gençliğinin iki köyün adlarının baş harflerini yan yana getirip IKEA ’yı
yaratıyor. Mobilyalar taşınırken kamyonlarda çok yer tutuyor. Bu güçlüğü aşmak
için Ingvar’ın bulduğu yöntem her şeyi parçalayıp nakliyeyi küçük kutularla
yapmak. Fiyatları düşüren asıl etken bu. Memnun müşterilere de bir miktar el
becerisi ile kutunun içinden eksik vida çıkmaması için dua etmek düşüyor.
1950’lerin İsveç’inde herkes daha iyi
ve eşitlikçi bir toplum peşinde iken IKEA ideolojik olarak devletle ve dönemle
örtüşüyor. IKEA’nın en çok sayıda insana mümkün olan en ucuz fiyatta evlerini
döşemelerine imkan yaratma tutkusu giderek döneme uyan önemli bir ‘sosyal mesaj’
haline geliyor.
İsveç renkleri, İsveç değerleri, İsveç
tasarımı ve İsveçli bir sosyal mesajla IKEA, Türk evine de girmeye hazırlanıyor.
IKEA toplumda büyük bir değişimin de habercisi olabilir. Nasıl ki McDonald’s
fast food sektörünü rekabetiyle olumlu yönde dönüştürdü, IKEA da mobilyada
aynısını yapabilir. 200 milyonu bulmayan fiyatlarla ‘şık’ bir oda döşeyebilmek
tek başına yaşamları teşvik edecek. IKEA’nın ‘ev açma’yı kolaylaştırarak
özellikle büyük kentlerde bireyselleşmenin önünü açan bir etken olacağını
öngörmek mümkün.
Hürriyet - Zeynep Göğüş |