İzmir, Mimarlık ve
Kentleşmenin Sorgulandığı Yedinci Kent Oldu
“Mimarlık” ve “kentleşme” Türkiye’de
altı kentten sonra 29 Nisan 2005 Cuma günü İzmir’de sorgulandı. Arkitera
Mimarlık Merkezi’nin Kale Grubu sponsorluğunda düzenlediği Arkitera Platform
toplantısına İzmir’de de akademisyenler, mimarlar ve mimarlık öğrencileri
tarafından büyük ilgi vardı. Ahmet Piriştina’nın ardında bıraktığı kentsel
projelerin kente katkısı Platform öncesi yapılan İzmir gezisi ile tekrar
hatırlandı. İzmir’de gerçekleşen toplantı da diğerlerinde olduğu gibi İhsan
Bilgin yürütücülük yaparken, konuşmacı olarak Nevzat Sayın, Hasan Topal, Tamer
Başbuğ ve Emel Göksu katıldı.
Her kentte mimarlığın farklı şekilde
dışlandığını, birbirlerinden farklı spesifik tarihsel eşiklerin olduğunu
belirterek toplantıyı açan Bilgin, oluşturulan bu düşünce ortamının gizli amacı
ve umudunun gelecekte mimarlığın kentleşme sürecinde daha fazla yer alması
olduğunu vurguladı.
Bir
akademisyen olan Emel Göksu, İzmir üzerine özelleştirdiği bazı tespitlerini
toplantının başında tüm katılımcılarla paylaşarak bu tespitler üzerine
geliştirdiği alternatif önerileri de sundu ve diğer Platform toplantılarından
farklı bir açılım getirdi. İzmir’in ülkesel ölçekteki konumundan, demokrasi ve
muhalefet geleneğinin İzmir’deki etkisinden kentsel sahip çıkışlara da değinen
Göksu, bu muhalefetin temsil özelliğini yitirdiğine dikkat çekti. Plancılar ve
tasarımcıların, toplumsal algının yeniden tariflenmesi için muhalefeti zorlamak
zorunda olduğunu, muhalefetin de hep aynı üretimi gerçekleştiren plancı ve
tasarımcılardan her defasında yeni şeyler istemesi gerektiğini söyledi.
Mimarlar Odası İzmir Şubesi Başkanı ve
aynı zamanda tasarımcı bir mimar olan Tamer Başbuğ, mimarlıkta birebir olduğu 30
yılın bir değerlendirmesini yaptı. Mimarların kendini ihmal ettiğini ve çelişir
hale geldiğini en büyük kaygısı olarak nitelendirdi. Başbuğ, İzmir’in diğer
kentlerden ayrılmasındaki en büyük rolünün yerel yönetimle kurduğu ilişkiler
olduğunu ve bunun da kente yansıdığını açıkladı.
İhsan
Bilgin, bu konuda kente damgasını vuran Ahmet Piriştina’nın diğer belediye
başkanlarından farkını, kente kazandırdığı önemli projelerle açıkladı. Bilgin,
özellikle Efes Oteli’nin bahçesi, “mimari” olarak Konak Meydanı’nın
tasarlanması, İzmir Enternasyonel Fuarı’nın bulunduğu alanın park olarak
kullanılması gibi birçok proje ile İzmir’in Türkiye’nin kentleşme sürecindeki
hoyratlaşmanın kıyısından geçtiğini belirtti.
Bilgi ve iletişim yüzyılı olarak
tanımladığı bu zaman diliminde bütün sınırlamaların kalktığından bahseden Hasan
Topal, yorumlarını kentsel ilişkilerin dünyada yarattığı gelişmelerin kabulüyle
dile getirdi. Kentlerin, ülkelerden daha çok ön plana çıkmış olması ve
mimarlığın ülkenin genelinden kentlerin geneline inmiş olmasına değinen Topal,
kentlerde yarışma süreçlerinin çoğaltılması gerekliliğinden bahsetti. Topal,
mimarlığı kentin merkezinde ve ihtiyaç olan bir konumda gördüğünü de sözlerine
ekledi.
2. Uluslararası İstanbul Festivali’nin
küratörlüğünü İhsan Bilgin ile birlikte yürüten Nevzat Sayın, konuya daraltılmış
bir pencereden bakarak Türkiye ekonomisinin %70’inin inşaat, bunun % 80’inin
konut ve bunun da % 80’inin sıradan konut olduğunu belirtti. Burada vurgulamak
istediği nokta ise bunun içinde hiç mimarlık olmayışıydı. Can Çinici ile
birlikte İzmir Limanı üzerine çalıştıkları bir dönemde İzmir’in sahip olduğu
birçok şeyi dışarıya verdiğini gördüklerini belirten Sayın, bir yer kendisinin
neresi olduğunu ya da neresi olmak istediğini belirleyemiyorsa o kentte hiçbir
iyiliğin birikmeyeceğinden bahsetti. Yurtdışından verdiği liman kentleri ile de
bir karşılaştırma yapan Sayın, nereye doğru gitmek istediğinin altını çizerse,
İzmir’de de iyi şeyler olacağını sözlerine ekledi.
Toplantı sırasında Güngör Kaftancı,
Şükrü Kocagöz, Necdet Teymur, Deniz Güner, Gürhan Tümer ve Salih Zeki Pekin gibi
birçok mimar da söz alarak konu üzerine düşüncelerini paylaştı. “Mimarlık
Kentleşmenin Neresinde” sorusunu kelimeler üzerinde değişiklikler yaparak
yorumlayan bu mimarlar da önemli önerilerde bulunarak mimarlık ve kentleşmenin
ilişkisinin önemini sorgulamış oldu.
Toplantıyı özetlercesine kapatan Emel
Göksu yine açılış düşünceleri gibi farklı vurgularla “razı oluşluluğa razı
gelinmemesi” gerektiğini yineledi. Doğrudan kente ilişkin referansla gitmektense
muhalefet olma geleneğine sahip bu coğrafyada İzmir’in yeniden sorgulanması
gerektiğini savundu ve muhalif tavırları kaybetmemenin gerekliliğini vurguladı.
Arkitera
- Rabia Alga |