Filmin gerçek mekanı ya da nesneyi yeniden üretme
becerisi büyük ölçüde ışığın becerisidir. Film yüzeyinde oluşturulan
izdüşüm, içinden tekrar ışık geçirilip beyazperdede üretilir. Üç
boyutlu mekan tekrar temsil edilirken aynı zamanda film yüzeyiyle perde arasındaki
ışık hüzmesi bu izdüşümdeki geometrik süreci üç boyutlu olarak algılanabilir
kılar. Mekanı ya da nesneyi tekrar üreten perde değil, bu düzlemden yansıyan
ışıktır. Işık bu düzlemi dinamik hale getirir.Önerilen müzenin
kurgusunu oluşturan ana unsur da bu ışık düzlemidir. Bu düzlemin üçüncü
boyuta taşınmasıyla müzenin ana mekanları olan sergileme alanları oluşturulur.
Yaya aksına dik ve cam piramit’in köşegeni doğrultusunda yerleştirilen
ışık düzlemi iki beton duvar arasında yer alır.
Bu düzlemi lineer biçimde sergileme mekanları
sarar. Kalıcı sergi mekanları, ışık düzleminin ortadan yardığı bir
dikdörtgen prizmadır. Prizma yaya aksının zemin kotu üzerinde önerilen tek
kütledir. Yapıya giriş bu prizmanın altında oluşturulan gömük platodan
sağlanır. Arazinin iki ucundan, yaya aksına paralel uzanan rampalar bu
platoya ulaşır. Bir iniş de ışık düzleminin içinden, düzlemin yaya aksına
değdiği noktadan inen merdivenlerledir. Bu gömük plato, müzenin iç
mekanlarına geçişte yaya aksının hareketinden uzak, dingin bir ortam yaratır.
Kafe ve satış birimleri de bu platoya açılır.
Giriş katında yer alan geçici sergi mekanları ve
üstteki kalıcı sergi mekanları, ışık düzlemi içinden geçen düşey
sirkülasyonla birbirine bağlanır. Böylece müze içindeki düşey hareket de
ziyaretçiler için sergi deneyiminin bir parçası halini alır. Işık düzlemini
oluşturan yarık, platonun altına da devam eder ve kütüphane için günışığı
olanağı sağlar. Yapıya girişin bir alt kottan alınmış olması yapıya
zemin üstünde yalın ama güçlü bir ifade kazandırmakta ve yaya aksı ve
cam piramit için en az görsel engel oluşturma imkanı vermektedir. Sergi
mekanının kapalı kutu biçimindeki kütlesi, müze yapısından beklenen
koruyucu olma işlevini yapının görsel karakterine de işler. Prizmanın düz
düzeylerine arazinin iki ucuna yerleştirilmiş projektörlerden yansıtılan görüntüler
yapıyı karanlıkta farklı bir görünüme büründürürken, yaya aksına da
görsel hareket katar.
Açık hava müzesi Altın Portakal heykeli ve gömük plato’ya inen rampanın
başlangıcı arasındaki aks çevresinde düzenlenmiştir. Müze yapısının
zemin üzerinde kalan kütlesi bu düzenlemeye bir arkaplan oluşturur. Açık
hava müzesinin mimari dili yapıyla güçlü bir ilişki kuracak şekilde ele
alınmıştır. Çevre düzenlemesinde yeşil dokuya zarar vermeden mevcut
planlamanın tanımladığı alanı kullanan bir yaklaşım sergilenmiştir.
Yapının müzyolojik standartları sağlaması sergileme ve depolama alanlarında
üst standartlarda mekanik çözümleri gerektirmektedir. Yapıda havalandırma
ve nem kontrolünün net biçimde çözümleneceği, gerektiğinde rahatça müdahale
edilebilecek bir sistem önerilmiştir. Bunun yanısıra sergi nesnelerinin -özellikle
bozulmaya müsait malzemenin- yapıya taşınması, yapı içinde yer değiştirmesi
olanaklarının sağlanması mimari çözümün önemli kriterlerindendir. Özel
iklim koşullarının yaratılacağı depo ve arşiv hacimleri mekanik tesisat
odası ile aynı katta, komşu hacimler olarak yer almaktadır. Sergileme mekanını
oluşturan prizmanın bir kenarı havalandırma tesisatının şaftını oluşturur.
Tüm mekanlarda yangın koruma sistemininin parçası olarak sensörler ve
sprinkler hattı bulunmaktadır. Sergi alanlarının güvenliği kapalı devre görüntü
sistemleri ile sağlanmaktadır.
|