
Mimari proje raporu
Türkiye'nin kentsel ölçekli günümüz mimarlığı,
tarihi kentin dışına doğru yayılan alanlarda ifade buluyor. İstanbul -
Levent / Maslak örneğinde olduğu gibi, önceleri karayolu trafiği izinde
merkezden başlayıp genişleyen halkalar, raylı ulaşım sistemlerinin devreye
girmesiyle yeni kentsel adaların ortaya çıkmasını ve kentsel / kamusal mekânların
oluşumunu hızlandırıyor. Yakın bir gelecekte Ankara'nın da batı yönüne
doğru açılımının daha demokratik ve uygar bir toplu taşım sistemi ile
farklı bir kent ölçeği ve algısını beraberinde getireceği söylenebilir.
Bu bağlamda yarışma alanının, çevresindeki mimari gelişmelerle beraber
kentsel bir odak noktası ve hızlı trafiğin dışında yaşayabilen bir kent
dokusu niteliği kazanacağı öngörülebilir. Bu öngörüş Noterler Birliği
için önerilen bina ve çevre düzenlemesinin farklı iki ölçek arasında
etkin bir arabulucu rolünü üstlenmesini gerekli kılar. Bir yandan kent
siluetinde çevresini ve kendisini temsil eden bir imge iken, diğer yandan görüntü
ötesinde bu çevreye insan ölçeğinde yaşayan bir mekân kimliği verecek
bir davetkarlığa sahip olmalıdır. Bu sorumluluğun bilincinde, Noterler
Birliği için tasarıma mimariyi bir biraraya getirme sanatı olarak gören
tektonik bakış açısıyla yaklaşıldı.
Ancak bu bakış açısı sadece bir yapıyı meydana getiren detayların dışavurumu
ile sınırlı ele alınmayıp aynı zamanda mimaride bütün parça ilişkisini
sorgulayarak işlenmiş; anıtsal, ezici bir kütle yerine, farklı eylem ve
etkinliklere dönük mekânları hem ayrıştıran hem de ortak bir geometri içinde
birleştiren bir çözüm ortaya konmuştur. Tasarımda ofisler ve tesisler bir
silindiri meydana getiren iki parça olarak farklılaşırken, devamlı çatı
saçakları ile geometrisel bir bütünselliğe kavuşur. Planda birbiri içine
geçen ve merkezleri farklılaşan dairelerin çakışması sonucundaki biçimsel
çeşitlilik, sabit bir noktadan görsel algılamayı bekleyen bir yapıdan çok,
içindeki saklı mekânlarla, her algılanışında yeniden keşfedilme gizemini
barındıran bir binayı ortaya çıkarır. Tesisler ve ofisler için hazırlanan
iki ayrı giriş, dinlenme ve iş gibi yaşam anlarını birbirinden ayırıp,
binaya iki farklı yaklaşım sunarak bu fikri güçlendirir.
Parça bütün ilişkisi sorgulanırken, akla gelen önemli bir nokta, yaklaşık
bin kişiyi ağırlama potansiyeli olan Noterler Birliği'nin kendi içinde bir
kent karakterine sahip olup, çevresindeki mimari gelişmeye ve kent dokusunun
oluşumuna yön verebileceğidir. Bu bakışla, binanın konumu kurgulanırken,
iç-dış ikileminin muğlaklığını vurgulayan bir tavırla, gerek bina ve çevresi
arasında, gerekse binayı oluşturan parçalar arasında keskin bir ayırımdan
çok, sınır kavramını şüpheyle sorgulayan, için içi, dışın dışı
tanımlarına gidilmiştir. Girişteki küçük meydan, örtüşen, tesis ve
ofislerin ortak kullanımına açık mekânların sıklığı bu tavrı yansıtır.
Yine aynı bakışla, duvar, sadece mekânları birbirinden ayıran bölücü
bir araç olarak değil, tersine, aynı zamanda mekânlar arasında bir ilişki
kurucu olarak ele alımış, bireyler arasında rastlantısal karşılaşmalara
ve iletişime olanak tanıyan düzenlemeler yapılmıştır.
Tektonik yaklaşımın çevre ile birey arasındaki ilişkide en önemli gördüğü
mimari öge bina yüzeyine gelince, tasarımda geçirgen ve yansıtıcı bir
giydirme cepheyle, akışkan form ve mekân organizasyonuna cevap veren bir
dinamiklik aranmıştır. İklim koşulları düşünülerek tasarlanan güneş
kırıcıların yarattığı gölge-ışık oyunları bina çeperine bir
derinlik kazandırır. Dikkatli bir bakışla bina cephesinin sadece dışa dönük
konveks yüzeyden oluşmadığı, orta alana bakan ve buraya farklı bir kimlik
veren iç fasadın varlığı gözden kaçırılmamalıdır. Araziye diyagonal
yerleşen binanın Ankara ile kurduğu diyalog iki ayrı gözle incelenebilir.
Bina Ankara'dan gelenlere, oluşan kent dokusunun parçası bir aktivite merkezi
Noterler Birliğini sunarken, içindekilere, çeşitli yönlere bakan terasları
aracılığıyla Ankara'nın farklı vistalarını gösterir.
Jüri tutanağından alıntı
Fonksiyonların bütüncül ele alınışı, ofis-konaklama ilişkisi ve girişler
olumlu bulunmuş ancak, konaklama birimlerinin ön plana çıkarılması, oluşturulan
boşluğun kullanılamaması olumsuz bulunmuş ve 3-2 oy çokluğu ile 5.
mansiyona seçilmiştir.
Proje Müellifleri
Tozkoparan Mimarlık
Tevfik Tozkoparan, Mimar
Emre Ulaş, Mimar
Yardımcılar
Güven İNCİRLİOĞLU, (Danışman) Mimar, Doç.Dr
Ufuk Ersoy, Y.Mimar (Danışman)
Işıl Uçman, Mimar
Müge Öztürk, Mimar
Meriç BATMAZ, Mimar (Maket)
İrem Erbaş, Mimarlık Öğrencisi
Mühendisler
ARUP Mühendislik,
Hüsamettin Alper, İnşaat Mühendisi
C. Ercan Ağar, Makine Mühendisi
Salih Toyran, Elektrik Mühendisi
» 5. Mansiyon'un çizim ve fotoğrafları
için tıklayın.
|