Köşe Yazısı

"Antakya üzerine bir roman yazılsaydı..."

Yazan: Zühre Sözeri Tarih: 9 Mart 2006

Ä°stanbul'u merkez almayan projelerde üretim yapma ÅŸansım ilk 2003 yılında Erzincan Kemaliye'deki çalışma oldu 1. Daha önce yaÅŸamın dayattığı ÅŸartlardan mıdır bilmem, öÄŸrencilik dönemi ve sonrasında Ä°stanbul dışında benzer bir çalışma içinde olmamıştım. Geç olmasının getirdiÄŸi farklılık ve heyecan açısından bu deneyimi çok önemsiyorum. Ancak burada vurgu yapmamın asıl nedeni, bu deneyim ardından -özellikle 2004 ve sonrasında- bilinen merkezler dışında çıkış noktası belirleyen çalışmaları tercih ediyor olmam. Bu noktada öÄŸrenci arkadaÅŸlara bir tavsiye: öÄŸrencilik sürecinde karşınıza çıkacak bu fırsatları kaçırmayın. Kaçıranlara ise "öÄŸrenmenin yaşı yoktur dersem" yanlış olmaz sanırım.

Geçen hafta Mayıs 2006'da yapılacak bir etkinlik nedeniyle Antakya'ya gittim 2. Türkiye'nin öbür ucundaki bir kente gidip kentin yeni yerleÅŸim alanlarında görmeye alışkın olduÄŸum sıradan apartmanlarla karşılaÅŸmak beni korkuttu. Mümkün olduÄŸunca uzaÄŸa kaçmaya çalıştığınız, hatta uyanmak isteyip de uyanamadığınız rüyalar vardır ya, bu binalar da o derece etrafımızı sarmış durumda. Kentlerin kendi özelliklerini taşımayan, oraya "kondurulmuÅŸ" bu mekanları red etmenin artık zaman gelmiÅŸ olmalı... Aslında bundan kaçışımız da yok bence, bu elbet birgün olacak. Böylelikle bizlere empoze edilmeye çalışılan hayatsal durum içinde gündelik hayatın kendisine yapılacak vurgu da yerini bulmuÅŸ olacak. Bu yazıya neden olan da aslında Antakya'da herÅŸeye raÄŸmen gündelik hayata dair hissedilen vurgu.

Kentle ilk karşılaÅŸma sonrası Antakya'nın daha içerilerine sızma ÅŸansım oldu, sızdıkça ÅŸaşırdım ÅŸaşırdıkça daha içerilere girebilmek istedim. Kent merkezindeki yoÄŸun yaya-araç-ticaret akışına karşın, kentte bir sakinlik ve uzlaÅŸma hissi çok baskın. Hatta yoÄŸun akış dörtyollarda trafik ışıkları kullanılmadan nasıl saÄŸlanıyor diye ÅŸaşırdım ve günlerce orada durup kımıldamadan izlemek istedim. Bu karmaÅŸası ve sınır tarif eder bir noktada olması kentin içinde hafiye olma hissi yaratıyor, var bir tuhaflık simdi bulacağım diyorsunuz.

"Medeniyetler BuluÅŸmasının"(?) izleri ardından baÅŸlayan bu yolculuktan Ä°stanbul'a döndükten sonra kenti düÅŸünürken kullandığım yoÄŸun ama sakin, karmaÅŸa ama uzlaÅŸma gibi zıtlıklar içeren tanımlar, gerçek olmayan bir kentmiÅŸ hissi veriyor Antakya'ya... Kent çarşısı içindeki mekanlar inanılmaz bir bölünme, tekrar bölünme ve paylaşım yoluyla oluÅŸmuÅŸ. Her yeni ihtiyaç ile eklenmek yerine bölünmeyi tercih etmiÅŸ bildiÄŸimizin tersine, içine girdikçe yeni bir kapı açılıyor önünüze... Bugün verimli tarım toprakları baraj gölleri altında kalırken, burada Amik Ovası ortasındaki göl kurutularak oluÅŸturulan verimli araziler çiftçilere dağıtılmış. Tarihe bakıyorsunuz, daha da karışık... Hatay Devleti'nde TC yasaları geçerli, ama para birimi olarak Suriye lirası kullanılmış. Devlet bayrağı küçük bir renk ayrımı ile Türk bayrağı ile aynı, ama dışiÅŸlerinde Suriye tarafından temsil edilmiÅŸ. Hatay devleti, üzerinde kendi ismini yazan posta pulları ve Suriye Devleti posta hizmetleri yoluyla dünya ile bağını kurmuÅŸ. Politik anlaÅŸmazlık sırasında Suriye-Hatay arasındaki aslında olmayan sınır kapatılmış. Anlamak zor, en güneyimizdeki bu coÄŸrafyada neler oluyor böyle? Aslında herÅŸey takip etmenizi beklemez bir ÅŸekilde akıyor Antakya'da, tıpkı Asi nehri gibi hem de tersine...

Antakya'nın özellikle çarşı bölgesinde dolaşırken ve bölündükçe bölünen yapıyı deneyimlerken, Paul Auster'in roman kahramanı Quinn'i New York içinde kaybolurcasına dolaÅŸtırıp, en sonunda kim olduÄŸunu, nereden baÅŸladığını hatta zaman kavramını dahi unutturuÅŸunu ve kent içinde eriyip kayboluÅŸunu hatırladım. DüÅŸünmeden edemedim sonra: Antakya bir romana konu olsaydı, hangi karakteri canlandırırdı acaba? Kitaplık dergisindeki "Roman kentler" dosyasında bir yazıda, N. Öztokat'a 3 göre Victor Hugo'nun romanında Notre-Dame katedrali merkezdeki karakterdir ve bütün Paris bu merkezden eklemlenerek betimlenmiÅŸtir. V. Hugo kenti "taÅŸtan yapılmış bir incil" olarak görür ve kent elemanlarından oluÅŸan bu alfabeyi okuyarak barışı öÄŸreneceÄŸimize inanır. Kent kendisine güvenilmeyi hakeder. Antakya'da dolaşırken oluÅŸan sakinlik ve uzlaÅŸma hissi Hugo'nun bu sözlerini anlatıyor gibi.

Peki Notre-Dame görevini Antakya'daki hangi kahraman üstlenebilirdi? Tabi ki herÅŸeyi ile tersine akan Asi nehri... Paul Auster'in kahramanı Quinn için de Çarşı unutmayacağı bir deneyim olurdu herhalde... Hayatın kendisine doÄŸru yol almak ve barışı anlamak için Antakya'dan öÄŸrenilecek çok ÅŸey var. Herkese kolay gelsin...

1 Ä°ki yıl yapılan Kemaliye Yaz Çalışması, MSGSÜ'den bir grup öÄŸrenci tarafından ve ÇEKÜL desteÄŸi ile hazırlandı. 2002 yılında Kerem Özel'e 2003'de ise ikimize danışmanlık teklif edilmiÅŸti. Bu yaz çalışması, okul dayatması olmadan tasarlanması ve kendi insiyatifleriyle danışmanlarını tespit etmesi açısından, öÄŸrencilerin oluÅŸturduÄŸu alternatif bir eÄŸitim projesi bence. Bu gurubun bazı üyeleri, bugün MAT (Mekan AraÅŸtırmaları TopluluÄŸu) adlı yeni bir oluÅŸumun hazırlığı içindeler.

2 Bu etkinlik A 77 ile Avrasya Sanat Kollektifi (ASK) tarafından hazırlanıyor. www.eurasiart.org Antakya ziyareti sırasındaki konukseverliklerinden dolayı Mustafa Kemal Üniversitesi yetkililerine ve A 77 üyelerine teÅŸekkürler.

Nedret Öztokat, "Bir parislinin gözünden Paris: Victor Hugo ve Paris", Kitaplık Nisan 2005, 72-77.


Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: büyük harf "T", küçük harf "b", küçük harf "p", küçük harf "r", sayý 9, büyük harf "B"

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız