Bundan önceki yazıma gelen tepkiler, beni doÄŸruluyordu genelde...
"Mimarın iÅŸinin, imgelemindeki yaratısını çizmek (ya da bir orkestraya çizdirmek; bir baÅŸka orkestraya da bunu uygulatmak olduÄŸunu söylüyordum. Elbette bize özgü koÅŸullar uyarında... Orkestranın her çalgısını çalmayı kendisi bilmeyebilir... Ama, kimin, iÅŸin neresinde, ne zaman devreye gireceÄŸini, öncesiyle sonrasını baÄŸlamasını bilmek, denetlemek zorundadır. Bilgi, kültür donanımının, buna uygun olması gerektir." diyordum, kabaca özetlersem...
Neden bunlardan söz ettim?
Bir geliÅŸmenin uyarısını yapmak içindi bu...
Global sömürücüler tüm yeryüzünü sömürebilmenin ardındalar hiç kuÅŸkusuz. (Elbette gene bir gün birbirlerine düÅŸecekler, bundan önceki iki büyük savaÅŸta olduÄŸu gibi...) Bunun için kimi insanların tembelliklerinden, kolaycılıklarından, kolay kazanç ardında olmalarından yararlanıyorlar. Bunun için pazarlama yöntemleri durmadan geliÅŸtiriliyor, her yanımızı sarıyorlar... Öyle bir ortam yaratıyorlar ki önceden, sanırsınız ki ya o ortamda yer alacaksınız ya da gerilerde kalmış olacaksınız... Tanımları bile deÄŸiÅŸtirmeyi deniyorlar, ülkemizde aÄŸlarına düÅŸürebildikleri aracılığıyla... ÖrneÄŸin, mimarlıkla tasarımcılığı, modacılığı birbirine karıştırıyorlar... Kıyafet balosuna katılacakmış gibi yapıya giysi giydirmeyi, orasına burasına bir ÅŸeyler takıştırmayı, allayıp pullamayı mimarlık saydırmaya çalışıyorlar.
En önemlisi, toplumculuÄŸu günü geçmiÅŸ sayıyorlar da, bireyciliÄŸe, açların ortasında tıkınmaya övgüler düzüyorlar... BaÅŸka hiçbir çözüm yolu yokmuÅŸ inancını kafalara yerleÅŸtiriyorlar. Geri kalmış bir ülkenin bireycileri de kendilerini çaÄŸdaÅŸ sanabiliyorlar da, kendi ülkelerine, toplumlarına, insanlarına "ihanet" edip etmedikleri konusunda hiç mi hiç kuÅŸkuya düÅŸmeyebiliyorlar...
Orta yaÅŸa ulaÅŸmış bir mimar, benim yönettiÄŸim bir panelde, "Ayrıntı bilmek mimarlık mı ki?" diye sorabiliyordu örneÄŸin... Öyle ya, Alüminyum bir "cephe" mi yapacaksın, çağırırsın "firma"ları , onlar size çiziverirler. Alüminyumun öteki gereçlerle, ya da yapı öÄŸeleriyle iliÅŸkilerini bu firmalar bilmezler... Ama ne olur ki bilmezlerse ? Çok daha pahalıya çıkarmış; bakımı, onarımı zor olurmuÅŸ, ya da bir ton yerine iki ton Alüminyum kullanılırmış, kime ne ? Dışardan gelen gereçlerde amaç, elden geldiÄŸince çok kazanmak deÄŸil mi ayrıca... Çok kazandırana da pay düÅŸüyor elbette...
Önce aldırmadım, ayrıntıya egemen olmayı mimarlıktan saymayan bir-iki kiÅŸiye... Ancak görüyorum ki artıyorlar. Hem de en çaÄŸdaÅŸ (?) pazarlama yöntemleriyle ünlenerek üstelik... Batıdan apartma kimi davranış biçimlerine ne de yatkınlarmış meÄŸer...
Bu kiÅŸilerin,ülkenin büyük çoÄŸunluÄŸunun yapı sorunları üzerine bilgileri olduÄŸundan kuÅŸkuluyum. Bunlarla ilgilenmeyi bile küçümsemeye kalkışacak denli bilinçsiz olabilirler mi?
Sanıyorum gelecekte, Türkiye'mizin düÅŸük gelirli katmanlarının yapı sorunlarının çözümü için dışarıdan uzman getirilecek ...Yalnız batıdan deÄŸil (orada da toplumcular var elbette) geri kalmış diye bilinen ülkelerden bile... Çünkü , kopyacılıktan, dış pazarların (mimarlarının bile deÄŸil) çömezliÄŸinden, aracılığından baÅŸka bir ÅŸey bilmeyenler, kendi toplumlarından çoktan kopmuÅŸ olacaklar. Üstelik bunu kendileri bile anlayamaz duruma düÅŸecekler. Azıcık sezinleyebilenler bile anlamazlıktan gelecekler,baÅŸka yolları kalmayacak çünkü...