Sosyal vicdan hiçbir zaman cüzdanın içine konmayacak bir kimliktir.
Yazımda uyanık mimarlardan söz etmeyeceÄŸim. Bu yazı daha çok, güzel ofislerinde uyuyan mimarlara; vicdanın nasıl bir kimlik göstergesi olduÄŸunu hatırlatan öz fikirlerimden (düz) ve yorumsuz dizilen alıntılardan (italik) oluÅŸuyor. Mimar Uyanırsa baÅŸlığının yanındaki 1, tamamen sayın Gürhan Tümer’e bir atıf ve bundan baÅŸka öz fikirlerimle de sizi rahatsız edeceÄŸimin bir izi sadece. F-Tipi Cezaevleri konusu ise bu yazımın oturduÄŸu, sosyal duyarlılık zemininde, mimarlara en uzak olması amacıyla özellikle seçilmiÅŸ, iÄŸneli bir koltuk ki bu iÄŸneler kendisini görenlere deÄŸil göremeyenlere batacaktır kuÅŸkusuz.
Birbirinden bağımsız, alt alta geçilen alıntılar bir çalar saat gibi farklı zamanlarda çalacak...
19 Aralık 2000 günü güvenlik güçlerinin 20 cezaevinde yürüttüÄŸü operasyon sonucu 30 tutuklu/mahkum ve 2 asker öldü. Bunun ardından yüzlerce tutuklu üç yeni F tipi cezaevine transfer edildi. 2001 yılında üç tane daha F tipi cezaevi açıldı. 18 Ocak 2002’de Adalet Bakanı, haftada beÅŸ saatten fazla olmamak üzere 10 kiÅŸiye kadar grupların belirlenmiÅŸ alanlarda bir araya gelmelerine izin veren bir kararname yayınladı. Tecriti ağırlaÅŸtıran “Yeni İnfaz Kanunu’nu” 2005’te çıkarıldı. Bugüne kadar ölüm orucu eyleminde 122 insan hayatını kaybetti. 600’den fazlası sakat kaldı.
“Ben Avukat olarak 6 yıldır elimden geleni yaptığımı düÅŸünüyorum. Suç duyuruları, davalar, ÅŸikayetlere raÄŸmen tecritin kaldırılması konusunda hiçbir adım atılmamıştır. İşte bu nedenle 5 Nisan Dünya Avukatlar Günü’nde yapabileceÄŸim son ÅŸeyi yaparak Ölüm Orucu’na baÅŸladım. Kendime ait bir talebim yoktur. Hapishanelerdeki tecritin kaldırılması tek talebimdir. Beni bu eylemi yapmaya iten Adalet Bakanlığı’dır. Eylemime intihar eylemi olarak bakmıyorum. Elbette yaÅŸamayı ben de seviyorum ve istiyorum. Ama müvekkillerimin tecrit koÅŸulları altında tutulduÄŸunu seyrederek yaÅŸamak istemiyorum. Her gün eriyip yok olmalarını izleyerek yaÅŸamak istemiyorum. Onlara karşı bir vicdan borcum var ve bunu ödemeliyim.”
Ölüm orucunda olan Avukat Behiç AÅŸcı eyleminin 293. gününde Gülcan GörüroÄŸlu ve UÅŸak F Tipi Hapishanesi'nde hükümlü olan Sevgi Saymaz 263. gününde, yaÅŸanan olumlu geliÅŸmeler sonucu direniÅŸlerine ara verdiler. Adalet Bakanlığı’nca 22 Ocak 2007’de yayınlanan genelge ile tutuklu ve hükümlülerin 10 kiÅŸiyi aÅŸmayacak gruplar halinde bir araya gelebileceÄŸi belirtildi. Bu sayının zamanla 20'ye çıkarılabileceÄŸi de ayrıca ifade edildi. Tecride karşı 2.284 gün süren dünyanın en uzun ölüm orucu eylemi de böylece sonlanmış oldu.
F-Tipi Cezaevleri ile ilgili mimari söylemde; Melda Türker’in, aÅŸağıda da bir alıntısı yer alan makalesi, Gürhan Tümer’in;“Cezaevleri, Mimarlar ve Mimarlık”, Arredamento Mimarlık, sayı: 2000/11, Hasan Kıvırcık’ın www.tecritekarsi.com adresindeki raporu dışında kayda deÄŸer bir yazı yok ne yazık ki.
Doktor, avukat ve mimardan oluÅŸan meslek grubunun, etik çemberinde bulunan F-Tipi Cezaevleri Meselesi için, doktorların; hazırladıkları raporlar ve yayınlarla, avukatların; il il yayınladıkları bildirilerle ve ölüm orucuyla elinden geleni yaptığını gözlüyoruz. Soru ÅŸu; mimar bu çemberin neresinde?
2000’den bu yana geçen süreçte TMMOB ve baÄŸlı odaları, Baroları takiben verdikleri bildirilerde ve (tek kiÅŸi de olsa) temsilciliklerde gördük. Bu temsiliyet bir görev bilinciyle aksatılmadan yapılmıştır hiç kuÅŸkusuz, etkili olmuÅŸ mudur?
Bu soruyu; TMMOB, 14 Ekim 2006 tarihinde Ankara’da yürürken, 25 maddelik gerekçesindeki;
Tutuklu ve hükümlülerin tecridine dayalı hücre (F) tipi cezaevi uygulamalarına son verilmesi, cezaevlerinde insani yaÅŸam koÅŸullarının hâkim kılınması için,
İbaresini, 6. sırada yer vermesini ya da TMMOB’ün, Behiç AÅŸçı’yı 28 Eylül 2006’da ziyaret etmesini yadsımadan soruyorum.
Sadece F-Tipi Cezaevleri Meselesi için ne yaptık?
Çalar saat kuruldu.
Mimar uyanırsa…
F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları
F Tipi Kapalı Cezaevleri 50.000 m² alan üzerine kurulmuÅŸtur. Üç kiÅŸilik (103 adet) ve tek kiÅŸilik (59 adet) odalardan oluÅŸmuÅŸtur. Toplam kapasitesi 368 kiÅŸidir. Hükümlü ve tutuklulara ayrılmış tek kiÅŸilik odalar 10 m² den oluÅŸmakta ve yan yana bulunan iki veya üç oda aynı havalandırma bahçesini kullanmaktadır. Havalandırma alanları 42-50 m² arasında deÄŸiÅŸmektedir.
Üç kiÅŸilik odalar ise; 25 m² alt ve 25 m² üst olmak üzere toplam 50 m² olarak planlanmış, yine bu bölüme ait havalandırma alanları 50 m² olarak düzenlenmiÅŸtir. Tek ve üç kiÅŸilik odalarda hükümlü ve tutuklular, gündüz saatleri içinde havalandırma bahçesinde birlikte olabilecekler, konuÅŸma ve iletiÅŸim gibi sosyal ihtiyaçlarını karşılayabileceklerdir.Bu ÅŸekilde, hükümlü ve tutukluların tecrit edilme hissine kapılmamaları düÅŸünülmüÅŸtür.
Bu alanlar planlanırken, Avrupa Standartlarının üstünde tutulmasına özen gösterilmiÅŸtir. Blok ve oda pencereleri gerekli aydınlatmayı saÄŸlamak üzere standartların üzerinde bir geniÅŸlikte yapılmıştır. 1
1 Adalet Bakanlığı'nın F Tipi'yle ilgili metninden
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İzmir Åžubesi'nden doktor ve klinik psikolog Türkcan Baykal, F Tipi cezaevlerindeki tecrit uygulamasının tartışa götürmez bir insan hakları ihlali olduÄŸunu, kiÅŸinin bedensel, ruhsal ve toplumsal saÄŸlığının devlet eliyle zedelendiÄŸini söylüyor. Baykal, "Ne yapılmalı?" sorusuna kısa bir yanıt veriyor: "F Tipi cezaevleri kapatılmalı." Ama devam ediyor... "EÄŸer kapatmak mümkün deÄŸilse, ortamı insani koÅŸullara dönüÅŸtürmek gerekiyor. Yani cezaevinin saÄŸlık bozucu etkilerinin minimuma indirilmesi için çaba gösterilmeli. Duyusal olanakların, toplumsal, insan insana iliÅŸkilerin ve aktivite olanaklarının artırılması gerekli." 2
2 BİA Haber Merkezi 15/12/2006 Tolga KORKUT
F Tiplerinde Farklı Tecrit Uygulaması
F tipi mimari modeli Pennsylvania modelinde olduÄŸu gibi yatılan yerlerdeki mahkum sayısını kısıtlamak ve onların birbirlerini etkilemelerine engel olmak yolu ile cezaevinde kontrolü hedeflemekle beraber, Pennyslavania modelindeki katı ve mutlak izolasyonu getirmemiÅŸtir. Mahkumların yatırıldığı yerler üç kiÅŸilik ve tek kiÅŸilik odalar olarak düzenlenmiÅŸ olup, tek kiÅŸilik odalar, diÄŸer mahkumların volta atabileceÄŸi bir havalandırmaya bakan hücrelerdir; oysaki Pennyslvania modelinde bütün hücreler tek kiÅŸilikti ve yatanların birbirlerini görme ve iÅŸitme imkanları yoktu. Ancak hemen kaydetmek gerekir ki F tipindeki tecrit düzenlemeleri, çaÄŸdaÅŸ infaz kriterleri göz önüne alındığında ve zamanımızda geliÅŸmiÅŸ olan hukuk prensipleri doÄŸrultusunda kabul görmeyecek bir tecrit uygulamasıdır.
Bu modeldeki tecrit uygulaması, zamanımızın infaz prensipleri ve infaz hukukuyla baÄŸdaÅŸamayan bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. ÇaÄŸdaÅŸ İnfaz hukuku gerekleri doÄŸrultusunda, cezaevlerinde yaÅŸamın "normallik" çerçevesinde olması gerekir. Cezaevlerinde "yaÅŸamın normalliÄŸi" nosyonu, infaz hukuku içtihatlarında tarif edilmiÅŸ olup,tutuklu ve mahkumların bilimsel /objektif sınıflandırma sistemleri doÄŸrultusunda tespit edilen güvenlik statülerine göre, cezaevlerinde özgürlüklerini en az kısıtlayıcı ÅŸartlarda yatırılmalarını öngörür.
F tipinde düzenlendiÄŸi ÅŸekli ile, tutuklu ve mahkumların yaÅŸamının binanın gerekleri doÄŸrultusunda kısıtlanmış olması bu "normallik" gereÄŸine uymayan bir düzenlemedir. Buradaki biçimde yasamın kısıtlanması, ancak cezaevinde "normallik" düzeyindeki ÅŸartları ihlal eden tutuklu ve mahkumların disiplin cezası neticesi geçici sürelerle barındırılabileceÄŸi yerler olmalıdır. 3
3 Melda Türker; F Tipi Cezaevi Mimari Tasarımının ÇaÄŸdaÅŸ Cezaevleri Modellerinin GeliÅŸme Sürecinde Yeri
Bursa Barosu'na baÄŸlı avukatlar 11 Aralık 2006 Pazartesi günü Bursa Adliyesi'nin içinde yaptıkları basın açıklamasında Adalet Bakanlığı’na çaÄŸrı da bulundular;
Her ÅŸeyden önce söz konusu modelin ceza infaz rejimimizin içine taşınması öncesinde uzun yıllara dayalı olması gereken araÅŸtırma-inceleme çalışmaları gerçekleÅŸtirilmemiÅŸ, modern ülkesel, uyarlama bir programa ve ceza infaz planlamasına dayandırılmamıştır. Yeni modelin genel sistemin içine sokulması öncesinde konuyla ilgili sivil toplum kuruluÅŸlarının görüÅŸ, öneri ve eleÅŸtirileri alınmamış, yaptırılacak anket çalışmaları ile ilgili tutuklu ve hükümlülerin deÄŸerlendirilmelerine baÅŸvurulmamış, bu anlamı ile toplumun bütününü ilgilendiren yapısal bir dönüÅŸüm yaÅŸanırken gerekli olan geniÅŸ katılım ve sosyal konsensüsün saÄŸlanması adına herhangi bir çalışma gerçekleÅŸtirilmemiÅŸtir.
Yeni bir cezaevi modelinin her ÅŸeyden önce yeni bir mimari tasarımı ifade etmesi nedeniyle, toplumların, infaz sistemlerindeki saÄŸlıklı bir dönüÅŸüm için ceza infaz kurumlarının yeni mimariye uygun bir biçimde yeni baÅŸtan inÅŸa etmeleri gerekir. Ülkemizde ise bu yöntemin yerine ağırlıklı olarak eski ve yıpranmış E Tipi Cezaevi mimarisi üzerinde gerçekleÅŸtirilen tadilat çalışmaları ile yeni tip ceza infaz kurumları oluÅŸturulması yolu izlenmiÅŸtir. ÖrneÄŸin Türkiye'nin en eski cezaevi olan BayrampaÅŸa cezaevi koÄŸuÅŸlarının küçültülmesi yoluyla oluÅŸturulan odalar vasıtasıyla, Modüler Tip Yeni Ceza İnfaz Kurumuna dönüÅŸtürülmeye çalışılmıştır.Bu devÅŸirmeci yaklaşım nedeniyle ülkemizin kendine özgü F Tipi ceza infaz kurumları, Avrupa'da uygulanmakta olan "Modüler Tip Ceza İnfaz Kurumlarına mimari tasarım anlamında benzemediÄŸi gibi" yine mimari anlamda ciddi hata ve sorunları da içinde barındırmaktadır.
F Tipi Cezaevi modeli sistemin içine dahil olduÄŸu andan itibaren ise ülkemizdeki uygulanma ÅŸekli nedeniyle baÅŸta insan hakları örgütleri olmak üzere, gerek ulusal, gerekse uluslar arası sivil toplum kuruluÅŸları tarafından bilimsel nitelikte yoÄŸun eleÅŸtirilere tabi tutulmuÅŸtur. Uygulamaya sokulan bu yeni cezaevi modelinin mahkum hak ve özgürlükleri ihlal ettiÄŸi ve bu alandaki uluslar arası standartlara uygun olmadığı, tutuklu ve mahkumların vücut ve özellikle ruhsal saÄŸlıklarına ağır biçimde zarar verdiÄŸi, mimari yapılanmalarının bütünüyle problemli ve hatalı olduÄŸu ÅŸeklindeki bu eleÅŸtirileri dile getiren söz konusu Sivil Toplum kuruluÅŸlarından bazıları ÅŸunlardır;
AI (Uluslar arası Af Örgütü),CPT (Avrupa Parlamentosu İşkence ve Kötü Muameleyi İzleme ve Önleme Komitesi), Uluslar arası Demokratik Hukukçular DerneÄŸi, Belçika İnsan Hakları BirliÄŸi,İHD (İnsan Hakları DerneÄŸi Genel Merkezi), TTB (Türk Tabipler BirliÄŸi), TMMOB (Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odası BirliÄŸi), DİSK (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu), KESK (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu), ÇHD (ÇaÄŸdaÅŸ Hukukçular DerneÄŸi) ve Türkiye'nin çeÅŸitli illerinde barolar ve insan hakları komisyonları.
Hatırlatılması gerekmektedir ki; F Tipi yüksek güvenlikli ceza infaz kurumu adı verilen cezaevi modelinin ceza infaz sistemimizin içine sokulması, 19 Aralık 2000 tarihinde 20 cezaevinde birden yürütülen ve 30 tutuklu/mahkumun ölümüne, yüzlercesinin ise yaralanmasına neden olan bir operasyon sonucu yaÅŸama hakkı adına ve fakat "ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve mahkumların yaÅŸam" vücut bütünlüklerini koruma, saÄŸlık ve mülkiyet hakları devletin güvencesi altındadır" diyen uluslararası ceza infaz hukukunun en temel prensibinin ihlal edilmesi pahasına gerçekleÅŸtirilmiÅŸ bulunmaktadır.
Ayrıca baÅŸta F Tipi ceza infaz kurumlarına nakilleri gerçekleÅŸtirenler olmak üzere ülkemizdeki binlerce siyasi mahkum, bu yeni cezaevi modeli içinde yaÅŸanan ruhsal ve fiziksel tahribatı eleÅŸtirmek amacıyla Ekim 2000 tarihinden itibaren süresiz açlık grevine baÅŸlamış ve bu mahkumlar arasından 122 kiÅŸi son 6 yıllık zaman süreci içerisinde yaÅŸamlarını yitirmiÅŸtir.
Son olarak ise, İstanbul Barosu Avukatı ve ÇHD Genel Yönetim Kurulu üyesi Av.Behiç AÅŸçı, F Tipi Ceza Kurumlarında kalan müvekkillerinin yaÅŸadıkları problemlerine dikkat çekmek adına yürüttüÄŸü hukuksal ve idari nitelikteki çabalarının tümüyle karşılıksız ve sonuçsuz kalması üzerine, 5 Nisan avukatlar gününde süresiz açlık grevine baÅŸlamıştır.4
4 http://www.ozgurluk.org/news.php?h_newsid=3585
Abdi İpekçi Parkı’ndaki, yukarı doÄŸru açılmış el heykeli, tam 3 yıldır TAYAD’lı ailelerin meskeni oldu. Fi tipi cezaevlerindeki tecridin kaldırılması için 3 yıl önce bugün baÅŸlattıkları eyleme; kışın soÄŸuÄŸuna, yazın sıcağına, gözaltılara, çadır niyetine kullandıkları naylonlarının, battaniyelerinin alınmasına raÄŸmen devam ettiler. 5
5 www.evrensel.net, “TECRİDİ ARTIK KALDIRIN”, Özgül Yıldızer
Avukatların İstanbul’da düzenlediÄŸi gösteride, F- Tipi Cezaevleri protesto edilirken, adil yargılanma ve savunma hakkının engellendiÄŸine dikkat çekildi. Gösteriye, İstanbul Barosu’nun yanı sıra Ankara, Kocaeli, TekirdaÄŸ ve Diyarbakır baroları da destek verdi. İstanbul Barosu’nun BeyoÄŸlu İstiklal Caddesi’nde düzenlediÄŸi yürüyüÅŸe, bine yakın avukat katıldı.6
6 NTVMSNBC ve ajanslar Güncelleme: 12:20 TSI 16 Aralık 2006 Cumartesi
- Tecrite Karşı
- Sesini duyan, yüzünü gören yok
- TMMOB, DİSK, KESK Ve TTB F TİPİ Cezaevleri ve Tecrite Karşı Ölüm Orucu Eyleminde Bulunan Av. Behiç Aşcı'yı Ziyaret Etti

