Bir gün Sümbül Sinan Efendi, ders esnasında derviÅŸlerini çetin bir imtihana tabi tuttu. Onlara dedi ki: “Ey bir avuç topraktan ibaret olan canlar! Bu âlemin nasıl yaratılmasını isterdiniz?” Her derviÅŸ kendi gönlünce cevaplar sundu. Sıra Muslihuddin Musa Efendi’ye geldi ve yüzünde elmaslar oynaÅŸan Sümbül Efendi tatlı bir tebessümle: “Eee, bir de sen söyle bakalım Musa Efendi, sen nasıl bir dünya isterdin? Âlem bir nizam içinde…” Musa Efendi başını kaldırmadan cevap verdi: “Efendim, bu âlem öyle tatlı bir nizam içinde ki; buna bir ÅŸey ilave etmek veya bir ÅŸeyi eksiltmek düÅŸünülemez!” Sümbül Efendinin istediÄŸi de buydu. Ay yüzünde görülmemiÅŸ bir ışık belirdi ve dedi: “Aferin derviÅŸ Musa ! Demek her ÅŸey merkezinde, böyle olmalıydı diyorsun! Öyleyse senin adın bundan böyle Merkez Muslihuddin olsun!” Bundan sonra derviÅŸ Musa , Merkez Efendi ismiyle gönüllerde taht kurdu...1
Tutucu kesimlerin pek sahiplendiÄŸi önemli bir tıp ve din adamıdır Merkez Efendi. Denizli`nin Sarhanlı köyünde Muslihuddin olarak 1463 yılında doÄŸdu. 1551 yılında ise Merkez Efendi olarak İstanbul’da vefat etti... Adı bir cami oldu, semt oldu ve evliya hikâyeleriyle dilden dile anlatılmakta. Peki, Merkez Efendi aslında Dünya’yı merkezinde bırakmaktan bahsederken ne demek istemiÅŸti? Biz insanlar Dünya’yı merkezinde bıraktık mı? Sahi Dünya’nın merkezi neresi? Dünyalı da olsam bilmiyorum ancak Türkiyeli olarak Türkiye’nin merkezi hiç kuÅŸkusuz mesir macununu keÅŸfeden Merkez Efendi’nin yattığı İstanbul’dur. Bunu kim mi söyler? Bunu yabancı sermaye, ÅŸaibeli nüfus, bir de BaÅŸbakan söyler. Aksi düÅŸünülemez. Oysa biliriz ki iç savaÅŸlar kantarı kaçık teraziye benzeyen ülkelerde belirir. Tüm Türkiye, tek bir çelik tasın içinde ağır gelmekteyiz. İstanbul dolu, gerisi boÅŸ… BoÅŸluÄŸun isyanını duyan var mı? BoÅŸluk boÅŸluktur. Sesi çıkmaz. Peki, bu terazide hile olma ihtimali yok mudur? Bir taraf hep eksik çekmektedir. BoÅŸluÄŸun sesini duymayanlar dolunun sesini bir iyimserlik gibi sunarlar. Gerçekler, önümüze temcit pilavı gibi ara sıra sunulan bir öÄŸündür belki de.
İstanbul BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Kadir TopbaÅŸ, TÜİK tarafından açıklanan 12 milyon 573 bin 836 kent nüfusunun küçümsenemeyecek kadar fazla olduÄŸunu belirterek, “Daha fazla nüfus almak istemiyoruz” dedi. TopbaÅŸ, ÅŸöyle konuÅŸtu: “İstanbul’un nüfusu küçümsenmeyecek kadar fazla. Ama biz daha fazla nüfus almak istemiyoruz. Yaptığımız plan çalışmalarında birkaç milyonu daha kent nüfusu taşıyabilir, ondan sonra tıkanabilir. Marmara Bölgesi ölçeÄŸinde plan çalışması yapıyoruz ve bu plan ölçeÄŸinde olayı deÄŸerlendiriyoruz. Nüfus artışı hesaba katıldığında, İstanbul’un 16-17 milyonu bulması ve artık onun ötesine geçmemesini öngörüyoruz. 2045-2050 yıllarına kadar Türkiye nüfusunun 95-100 milyona çıkacağı ve o tarihten sonra duraÄŸan hale gelip geriye doÄŸru gideceÄŸi söylenmekte. Böyle baktığınız zaman İstanbul, Türkiye’nin 5’te biri gibi kabul edilince, nüfusunun da 20 milyon olacağı görülüyor. Ama İstanbul 20 milyonu kaldırmaz. Nüfusu daha düÅŸük düzeyde tutmak için bazı eÅŸikler oluÅŸturarak, daha nitelikli iÅŸ gücü, finans ve kongre merkezi gibi iÅŸlevler yükleyerek, sanayiden biraz daha geri çekilmiÅŸ bir kent haline getirmeye çalışıyoruz.” 2
“Daha nitelikli iÅŸ gücü, finans ve kongre merkezi gibi iÅŸlevler yükleyerek, sanayiden biraz daha geri çekilmiÅŸ bir kent haline getirmeye çalışıyoruz,” derken Sayın Belediye BaÅŸkanı’mız sanki bir holdingin iÅŸ sahalarını açıklamaktadır. Åžehirler, insanlar için kurulur benim bildiÄŸim. Åžirketler için deÄŸil. Yoksulu, zenginiyle, bir ÅŸehir tümüyle kamusal alandır aslında. Mülkiyet dediÄŸiniz nedir ki? Mülkiyet sonsuz bir misafirlik hakkı sunmaz mı? Yoksa mülkiyet, diÄŸer ÅŸehirdaÅŸlarımızdan çaldığımız toprak, hava ya da su mudur? Åžehirler hükümetlerin alıp sattığı, özel alana açtığı ve sadece zenginler için fırsatların açıldığı yaÅŸam alanları deÄŸildir. Åžehirlerde iÅŸçiler vardır, onların aileleri ve onların gören, umut eden çocukları vardır.
Åžehrin merkezi “insan”dır.
Merkez Bankası ile Halkbank, Ziraat Bankası ve Vakıfbank İstanbul'a taşınacak.
Hepsi de taşınacak, yerleri bile belirlendi. Kimseye danışmaya ihtiyaç yok. Merkez Bankası alacağı kararlarda özerktir. Ankara'da mı, İstanbul'da mı durur, bunun kararını bizler veririz. Ülkenin menfaati İstanbul'dadır. Bankalar İstanbul'a geçtikten sonra MB'nin iÅŸlevi artıracaktır. MB'nin oradaki gücü çok daha farklı bir konuma gelecek. Hükümet olarak böyle bir kararımız var. Kanunsa kanun çıkartırız, adımı atarız. MB'nin özerk olmasının kararını veren de parlamentodur.3
“Hepsi de taşınacak, yerleri bile belirlendi. Kimseye danışmaya ihtiyaç yok,” derken Sayın BaÅŸbakan aslında ne demek istiyor? İki ÅŸehri ilgilendiren böylesi önemli bir kararı danışacak gerçekten kimse mi yok yoksa danışmaya gerek kalmadan tıpkı totaliter rejimlerde olduÄŸu gibi karar tek ağızdan çoktan verildi mi? Bence Sayın BaÅŸbakan danışmalı; ÅŸehir bölge plancılarına, mimarlara, sosyologlara, İstanbul’daki taksi ÅŸoförlerine, Merkez Bankası çalışanlarına, çalışanların eÅŸlerine, çalışanların çocuklarına hatta akrabalarına, bankacılara, banka müdürlerine, AtaÅŸehir sakinlerine, AtaÅŸehir’e komÅŸu semtlerde yaÅŸayan İstanbullular’a danışmalı… Tonlarca altınları taşımadan önce sormalı…
CHP’de Demokratik DeÄŸiÅŸim Hareketi lideri ve CHP eski Ankara Milletvekili Prof.Dr. Mehmet Tomanbay, Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınması giriÅŸimlerine tepki gösterdi. Tomanbay açıklamasını ÅŸöyle sürdürdü: "Dünya genelinde merkez bankalarının Almanya hariç baÅŸkentlerde yer aldığını görüyoruz. Almanya ise birleÅŸmeden önce Bonn ÅŸehrinin geçici baÅŸkent niteliÄŸinde olması nedeniyle Frankfurt kenti Bundesbank’a mekân olmuÅŸtur. ABD’de finans merkezi New York olmasına karşın Federal Reserve Board baÅŸkent Washington’da yerleÅŸiktir. DiÄŸer ülkelerde ise baÅŸkent ile finans merkezi aynı yerdedir. Bu nedenle merkez bankalarının yer seçiminde finans merkezinin deÄŸil baÅŸkentlik özelliÄŸinin dikkate alınarak yerleÅŸtirildiÄŸini göz ardı etmemek gerekir. Bu açıdan bakıldığında AKP’nin arada bir Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nı taşıma iÅŸini gündeme getirmesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin baÅŸkentini İstanbul"a taşıması niyetinin bir tezahürü olarak mı ortaya çıkmaktadır.4
Biz ki Dünya’yı merkezinde bırakan evliyaların çocuklarıyız… Cumhuriyetin kollarında hür yaşıyoruz. Demokrasi kendini besliyor, öyle ki bazen kadını erkekten ayıran simgeler demokrasi neferi gibi gösteriliyor. Demokrasi kendi kendini yok mu ediyor? Hayır. Demokrasi’nin kalbi hâlâ Ankara’da atıyor. Peki, demokrasinin merkezi neden altın külçeleri gibi taşınmak isteniyor?
Merkez Bankası, Ankara’da oldukça modern binalarda hizmet vermektedir. Benzer fiziki koÅŸulları İstanbul’da oluÅŸturmanın çok büyük maliyetleri olacaktır. Bu maliyetlere, ekonomimizin içinde bulunduÄŸu mevcut koÅŸullarda katlanmak doÄŸru deÄŸildir. Mevcut kadroların tamamının İstanbul’a gelmesi, çeÅŸitli nedenlerle mümkün olmayacaktır. Bu durumda, yeni kadrolar istihdam etmek gerekecektir. Oysa merkez bankacılığı özel bir iÅŸtir ve kadroların ticari bankalardan tamamlanması pek mümkün olmayacaktır. Tam tersine, İstanbul’a geldikten sonra, Merkez Bankası’ndan ayrılmalar olabilecektir. Merkez Bankası’nın İstanbul’da olması, bankaların iÅŸlerini hangi açıdan kolaylaÅŸtıracaktır, bilinmemektedir. Bankaların, sürekli olarak Merkez Bankası yetkilileri ile iÅŸleri yoktur. Olan iÅŸler de, mevcut haberleÅŸme araçları ile rahatça yürütülebilmektedir. ÖrneÄŸin, İnterbank’ın çalışması nedeniyle bankaların ciddi problemlerinin oluÅŸtuÄŸunu hiç duymadık.5
Bir zamanlar binası çalınan bir mimar vardı. Onun için çok üzülmüÅŸ ve bir tez yazmıştım. Åžimdi düÅŸünüyorum da Åževki Balmumcu, Umut İnan’dan daha ÅŸanslıydı belki de. Ankara Opera Binası hâlâ Ankara’da.
Dün, Sayın BaÅŸbakan, batının ilim ve sanatını alamadık dedi. Nedense sanat kavramını böyle kullanması dokundu bana. Sanat, ülkeler arası alınıp verilen bir ÅŸey miydi? Neydi sanat? Yenir miydi, içilir miydi? Taşınır mıydı? Merkez Bankası’nı taşımak için batıya bakıyorduk da sanatı bir türlü batıdan alamamıştık, kafama takıldı. Yoksa… Evet.
İnsanın merkezi “sanat”tır.
-------------------------------------------------------------------------------------------------
1 Vehbi Tülek, Türkiye, 30.11.2005
2 NTVMSNBC, 24.01.2008
3 BaÅŸbakan R. Tayyip ErdoÄŸan
4 Adana Medya, 20.12.2007
5 Hüseyin Yıldız, AkÅŸam, 25.01.2008