Köşe Yazısı

Çöp Tenekesindeki Mimarlık

Yazan: Hüseyin Yanar Tarih: 15 Mayıs 2008



Çöp tenekesi iÅŸe yaramayanların, umursanmadan fırlatıp atıldığı bir yerdir. Paul Klee’nin elinin hemen altında olduÄŸunu bir zamanlar bir yerlerde okuduÄŸum özel yeri ise buna ters bir örnektir. Klee, günlük iÅŸleri yaparken, buraya ileride birgün kullanabileceÄŸini düÅŸündüÄŸü uçarı fikirlerini, küçük notlarını, krokilerini atar. Onun akıl çekmecesi ya da akıl kutusu olur. Yıllar içinde bu çekmeceye atılanlar belki de giderek Klee’yi, gerçek Klee, usta ressam Klee haline getirmiÅŸtir. Ä°ÅŸe yaramayanların tenekesi ya da kutusu olmanın aksine, burada iÅŸe yarayanlar, akılda kalması istenenler yer alır. Benzer bir ÅŸekilde sanatçılar, mimarlar da genellikle unutmak istemedikleri anlarını, krokilerini, özenle arayıp buldukları eskiz defterlerine kaydederler, çizerler ve notlarını alırlar. Eskiz defteri ya da skeç defteri de bir çeÅŸit akıl defteridir. Bırakın kafada tasarlamayı ya da bilgisayarla, kağıt kalemle tasarlama anını, yemekte dostlarla sohbette bile bazılarımızın peçetelere çizdikleri bilinir. Ä°ÅŸi bittikten sonra buruÅŸturularak çöpe atılmak için imal edilmiÅŸ, yumuÅŸacık kağıtların üzerine bile düÅŸüncelerin, projelerin izleri dökülür. Ä°lham perileri bu defa krokilerin, eskizlerin çizildiÄŸi peçeteler üzerinde dolaşır, durur.

Ama her ne ÅŸekilde, hangi kalemle ve hangi kağıda yapılırsa yapılsın, sözünü ettiÄŸimiz çizimler, yaratılar, düÅŸler ile çöp tenekeleri arasında, uzaktan uzaÄŸa, büyülü bir bakışma sürer gider. Pek farkında olmasak da mimarların yanında, hem fiziki hem de soyut anlamda hep bir çöp tenekesi, kutusu, kovası ya da sepeti dolanır durur adına ne dersek diyelim. Bilgisayarların masa üstlerinde, masalarımızın altında sanki eskiz kağıtlarının tortop edilerek atılmasının beklendiÄŸi bir yer olur her zaman. BaÅŸka bir dünya, biraz sonra yok edileceklerin dünyası vardır burada. Çöp tenekesinin varlığını, aslında ne kadar önemli olduÄŸunu da ancak çöpler toplanmadığında, yer gök çöp dolduÄŸunda ya da her yer periÅŸan olduÄŸunda anlarız.

Çöplerin atılması, toplanması, çöplüÄŸe götürülmesi, yok edilmesi ve hatta bir kısmının geri dönüÅŸümlü olarak tekrar kullanılması apayrı bir seremonidir. Bir çok kiÅŸi bu oyuna katılır. Çöp seremonisi, yaÅŸadığım kuzey ülkesi Finlandiya’da ise buraya özgüdür. AkÅŸam saatlerinde, sipariÅŸleri alıp vermek ya da çöpünüzü toplamak için kapınızı kimse çalmaz. Kapıcılık müessesesi yoktur. Sevimsiz bir iÅŸ olsa da, eminim, bu ülkenin baÅŸbakanı dahil herkes kendi çöpünü kendisi alır, götürür, döker. OturduÄŸunuz yer bir apartman ise hemen altında, giriÅŸe yakın, içinde metalden ya da kalın dayanıklı plastikten yapılmış, hani çöp kamyonunun ÅŸöförünün arabanın arkasında neredeyse kulağından tuttuÄŸu gibi boÅŸalttığı ve sonra otomatik olarak orada asılıyken yıkayıp yerine koyduÄŸu türden, sekiz on tane büyük dikdörtgen çöp tenekesi olan bir yer vardır. Bu mekanı herkes kendi anahtarı ile açar. Çöp yerleri, binaların büyüklüÄŸüne, ayrık ya da bitiÅŸik olmalarına, apartman ya da ev olmalarına göre deÄŸiÅŸir. Hatta çöpler için ayrılan mekan, yapılardan ayrıdır ve kolayca ulaşılabilir bir yerdedir. Kısacası çöplerin dünyası, girildiÄŸinde ışığı yanan, herkesin torbalarını baÄŸlayıp tenekelere attığı, insanların biribirleriyle karşılaÅŸtığı, günün telaşı içinde selamlaÅŸtığı bir mekandır. Planlamada önlemi alınmaya çalışılsa da, kokusu bir yana, bir de arkanızdan kapı otomatik olarak kapanınca insan elindeki çöplerle ortada kalır. Bir an önce iÅŸinizi görüp, çıkıp gidersiniz ya da gitmek istersiniz.

Ä°sännöitsijä
Yaklaşık bir yıl kadar önce Terttu aradı. Helsinki dışında bir bölgede Tuusula’da gündemde olan bir projeden söz etti. Bahçe düzenlemeleri ile peyzaj iÅŸleri yapan, bitki ve aÄŸaçların dikilmesi ile park, bahçe iÅŸlerini iyi bilen sevgili Terttu ile uygun bir gün buluÅŸtuk. Sözünü ettiÄŸi sitenin olduÄŸu, ormanlarla çevrili Tuusula’daki, Haukkamäki denilen bir yere geldik. Yolun kenarında çok da özelliÄŸi olmayan, sıradan, üç dört katlı beton bloklar vardı. Bir bölümü derme çatma kapatılmış bir otoparkta durduk. GiriÅŸlere dik, aynı eksendeki biribirinden ayrık, yola yakın tarafta diÄŸer büyük otoparkta diÄŸer uçtaki blokların önündeydi. 60’lı yıllardan kalmış, planda U ÅŸeklindeki beton blokların iç tarafındaki aÄŸaçlarla, kayalarla kaplı bahçesi dikkatimi çekti. Burası bu betonlara, kontrast iç dünyaya, yaz kış hayat veriyor diye düÅŸündüm. Yolda yürürken üç beÅŸ kiÅŸi ile selamlaÅŸtık. Dairelerde orta halli insanlar yaşıyormuÅŸ. Ä°leriden Terttu’nun eliyle iÅŸaret ettiÄŸi, sitenin kendisinden sorulduÄŸunu söylediÄŸi “isännöitsijä”* yanımıza geldi. Paula’nın üzerinde iÅŸ kıyafetleri ile kalender bir hali vardı. Daha önceden bazıları ile bir araya geldiÄŸim, kentli, takım elbiseli, kravatlı “isännöitsijä”lara benzemiyordu. Tanıştık. Ä°ki bayan ile birlikte konu ile ilgili sohbet ederek çevreyi gezmeye baÅŸladık.



Ana yoldaki iki ayrı yerden, hem yayaların, hem de araçların geliÅŸi ile oluÅŸan yoÄŸunluk ile giriÅŸ olgusu üzerinde çalışmanın buraya bir karakter verebileceÄŸini konuÅŸtuk. GiriÅŸleri abartan, örtüleri ile insanlara arabalara davetkar, onlara merhaba diyen, yeÅŸili ile, parkları ile bir bant oluÅŸturulabilirdi, bir avan proje çalışması yapılabilirdi. Biribirlerinden uzak aynı eksende iki tane derme çatma, çöp barakası gözüme çarptı. Biri çamaşır makinelerinin ortak kullanıldığı, isteyenin çamaşırlarını gelip yıkadığı, bir bloÄŸun yanındaki mekanın yola bakan duvarına yapışmıştı. Yeni çöp mekanlarının tasarlanması, duvara yapışık çöp barakasının ise yol kenarına çekilmesi isteniyordu. Bu arada ortak çamaşır yıkama mekanı da dahil olmak üzere zemin kat etrafındaki bahçeden, zemin katlardan kullanılan diÄŸer bazı depo ve toplantı mekanları için 6 giriÅŸin üzerine sundurma yapmak, ya da bir anlamda kapı önü için giriÅŸler oluÅŸturmak istenen projenin bir baÅŸka yanıydı. Sonuçta bu ilk görüÅŸmeden sonraki karşılıklı yazışmalarla, otoparkların örtülmesi daha sonraki bir aÅŸamaya bırakıldı. Yapılması istenen, iki çöp barakası ile 6 giriÅŸin yapılacağı mütevazi bir hale döndü. Böylece betonların yanındaki çöplerin dünyasına ve giriÅŸlerin dünyasına adım atmaya baÅŸladık. Çöplerin arkasını görmek ilginç olabilirdi.

Sahne
Ä°nce uzun volümler yapmaya karar verdik. Eskizlerde giriÅŸ önce uzun dikdörtgen mekan eksenin uzantısındaydı, ön taraftaydı. Her bir volüm için bir tane idi. Bu uzunlama hali ile Batı Anadolu kıyı bölgelerinin antik yıldızı olan basit megaronlarını andırıyordu. Ya da abartılı olarak onu böyle görmek istiyordum. Ä°lk baÅŸtaki fikir bu megaronun çok kaba olmasıydı. Dahası delik deÅŸik olmalıydı. Işık bir baÅŸka gelmeliydi içeriye. Bu ışık ve gölge oyunlarının ülkesinde, binlerce yerden, biribirinin üzerine ışık süzülmeliydi çöplerin üzerine. Dikdörtgen uzun volümün en ucundaki ahÅŸap kaba duvarda günlük kullanım için ve de toplayıcının kullanacağı bir kapı vardı. Hatta çöpleri toplayanın geldiÄŸi, daha öncesi küçük açılan kanadın olduÄŸu, bütün duvar kale kapısı gibi üzerindeki kapısı ile birlikte yere düÅŸmeliydi, mekanın rampası olmalıydı. Açıldığında ışığın sel gibi içeri hucum edeceÄŸi bir yer olmalıydı. Bu fantazi ile girenler çıkanlar, çöp dökenler, çöp toplayanlarla arada bir düÅŸen kapı hoÅŸ olabilirdi. Ama Finlandiya’nın karıydı buzuydu, olurdu olmazdı derken ilk anda devreden çıktı. Sonra, kapalı içe dönük bir volümden vazgeçtik. Ä°çi dışında, ya da dışarısı içinde olan kulübeler, giriÅŸler yapmaya karar verdik. Ä°lk akla gelen fikir, bu mekan doÄŸa ile bütünleÅŸerek etrafına anlam veren bir installasyon fikriydi.

Gelen gidenin, orayı kulananların bir anlamda oyunun aktörü olduÄŸu otoparklardan, giriÅŸlerden, balkonlardan içi görünen, tiyatral, basit volümler olmalıydı. Åžeffaf üst örtünün altındaki volüm arada boÅŸluklar bırakılıp, kesik kesik de olabilirdi. Tül gibi volümlerin içinde farklı bir oyun olmalıydı.



Daha sonra uzun dikdörtgenin giriÅŸleri yanlara kaydı. Bir tarafta günlük kullanılan diÄŸer tarafta ÅŸöförün yani çöp toplayıcının kullanacağı biri küçük iki kapı yüz yüze geldi. Ä°çeride, iki yanda sıralanmış karton, kağıt ve karışık çöpler için karşılıklı 3’er büyük kutu ile sonda bir yada iki, toplam 7 – 8 çöp kutusu ile giriÅŸ yanında metal, cam ve biyolojik çöpleri koymak için 3 – 4 tane küçük olanı yer aldı. Altta basit beton bir kaideye oturan uzunlamasına mekanın tavanı dahil her yanı yarı geçirgen düÅŸünüldü. Volüm kuÅŸ kafesine dönmüÅŸtü. Üst cam örtü daha sonra kara dayanıklı, ÅŸeffaf plexiglas olarak düÅŸünüldü. Finliler’in geleneklerinden gelen, Aalto ile her yanda bina içlerinde ve dışlarında gerek dekorasyon gerekse ayırıcı duvar olarak kullanılan, Säläikkö (bizdeki kafesin bir baÅŸka versiyonu) geleneÄŸini volumetrik bir çerçeve olarak yorumlama fikri öne çıktı. Ä°ki elin parmaklarını iç içe getirilmesiyle oluÅŸan çoÄŸu kez otururken ya da bir dinlenme anında yaptığımız hareket birleÅŸmelerdeki kulübenin volümetrik konstrüksiyonunun temelini oluÅŸturdu. Ara ara iki dikmeli atlamalar ve her ikilinin arasıdaki kiriÅŸlerde taşıyıcılığı güçlendirdi. Sonra bu anlayış bizden istenen diÄŸer bütün giriÅŸlere de yansıdı.



Üç boyutlu volüm çalışmalarında dışarıdan içeriye gelen yatık güneÅŸin iç yüzlere spontane bir biçimde yer deÄŸiÅŸtirerek yansıması, tam tersi iç cephelerdeki yatay kesik kesik hatlarlardan bazılarına konacak yatay ışıkların akÅŸam dışarı vuruÅŸları ile kulübelerin kendileri peyzaj içinde dev lambalara dönüÅŸmesini farklı yönlerden bu ÅŸeffaf akvaryumun içinde olan biten izlenebilecekti. Kafes yüzeylerde düzensiz ileri geri, inip çıkan, dikmeleri birleÅŸtirip panolaÅŸtıran ahÅŸap parçalarla müzikal notalamaları, ritim kavramını, La Tourette Manastırı’nı, papaz odalarının altındaki dizileri, lokantanın olduÄŸu mekanı hatırladık. ÖnerdiÄŸimiz çöp barakalarını yanlarından tavana U ÅŸeklinde çeviren aÄŸaç dikmelerinin rengi için belediye koyu renkli, kahverengiye çalan bir renk önerirken biz biraz aÄŸaç doÄŸal kalsın aynen vernikleyelim diye düÅŸündük. Kulübede daha sonraları önde delikli ve arkada hafif inen çıkan brüt beton duvarlara da kırmızıyı yakıştırdık.



DiÄŸerinde farklı bir renkte olabilirdi. Volumü saran ahÅŸap dikmelerin arasındaki küçük ahÅŸap baÄŸlayıcının birkaçına belki tadını kaçırmadan yine Corbu ya da selam yollayarak onunkiler gibi birkaç canlı rengi vurmayı hayal ettik. Sonuçta yan instalasyonların yüzlerine vuracak karın vereceÄŸi etkiden tutun da, aralardaki yer yer buzlanmaya, yaÄŸmura, bazen üstte birikecek beyazlığa bu geçirgen volümdeki çöp dökme seremonisinin oyununun ışık efektleri ile her mevsimde farklı farklı sahneye konulabileceÄŸi varsaydık. Bütün bu istekler, bulgular ortak çamaşır yanındakinden tutunda, blok sonundaki ve aralardaki 6 farklı giriÅŸe de adapte edildi, transparan anlayışın, hem gün içinde, hem de akÅŸam karanlıkta farklı açılardan gelen ışıkla birlikte oyuna katılacağı düÅŸünüldü ve kulübeler, giriÅŸler basit bir ÅŸekilde çizildi, projeleÅŸtirildi.




Tuusula’daki ilgili belediyenin mimari projelere bakan birimindekiler, ortaya çıkan basit tasarımı genelde yapılanlardan farklı olmasına karşın içtenlikle sevdiler ve sonuna kadar da desteklediler. Bu arada ilk sohbetleri gerek yerinde gerekse yazışarak yaptığımız, isännöitsija Paula nedense ani bir haberle iÅŸinden ayrıldı. Terttu’nun da artık orada yapacak iÅŸi kalmamıştı. Paula’nın yerine geçen takım elbiseli, kravatlı yeni isännöitsija Arsi de projeyi tutmuÅŸtu. Proje kısa sürede yoluna girdi. Bizi bu proje için görevlendiren “Hallitus”, yani oradaki bazılarında kiracıların oturduÄŸu katların mal sahiplerinin oluÅŸturduÄŸu bir üst kurul olmuÅŸtu. Çalışmanın ilerleyen bir aÅŸamasında belediye teslimi öncesi “Asukas Toimikunta”dan (sitede oturan kiracıların da olduÄŸu apartman sakinlerinin yer aldığı kurul) isännöitsijä’nın bana gönderdiÄŸi bir email aldım. Ona eklenen diÄŸer iki sayfa da da kimin çizdiÄŸini yazmadıkları iki ayrı öneri için iki ayrı eskiz vardı. Bunlar vaziyet planında biraz tutarsız çözümlerdi. Uzun mekanları sevmiÅŸlerdi de, köÅŸedekini 90 derece çevirmiÅŸler, giriÅŸin yanındakini de yine eskisi gibi ortak çamaşır mekanın yanına uzun kenarından çok da yasal olmayacak biçimde yapıştırmışlardı. Ama derme çatma çizilseler de, ölçeksiz olsalar da, kimbilir hangi emeklinin yaptığı eskizler prensip olarak hoÅŸuma gitti. Mektubun genelinde projeye deÄŸer verdiklerini vurgulamışlar ve sonunda da bu fikrin siteye bir kiÅŸilik kazandıracağını yazarak bitirmiÅŸlerdi. Güzel bir mektuptu.

Uzun cevabımda bütün noktaları dikkatle cevapladım. Projede yapılmak istenenlerin ve yapılacak mekanların yerlerinin isännöitsijä Paula tarafından iÅŸin başından daha ilk günden belirlendiÄŸini, ben bunun esas alındığını, daha sonraki görüÅŸmelerde de görüÅŸmelerdeki kabul ile bu yolda devam edildiÄŸini, ama istenirse proje üzerinde tabii ki bu yeni verilerle de baÅŸka vesiyonlar üzerine çalışmanın yapılabileceÄŸini vurguladım. Ama önerdiklerinin de çok doÄŸru olmadığı ve belediyenin kurallarına uzaklık mesafelerine uymadıkları da açıktı. Bunu da kibar bir dille adım adım anlatmaya çalıştım. Bir kopyasını kendisine gönderdiÄŸim her zaman pozitif yaklaşımlı sevgili Arsi de, “çok ciddiye almamanı söylemiÅŸtim...” diyerek tartışmayı kapadı ya da iyi niyetinden ötürü önlemini belki de çok almayarak kapandığını sandı.

AkÅŸam GüneÅŸi
Bir süre daha çalışmaya devam ettik. Yapılacak yerlerin özellikle çöp barakalarının vaziyet planındaki ölçüleri yerinde kontrol edildi. Çok istemesek de, ÅŸeffaf saçakları dar ve uzun kenarlarda kardan ötürü biraz daha uzattık.

Yandaki ahÅŸap dikey hatları ve yere oturan çelik ayaklı dikmelerinin arkasında suyu kesen parapet ve üzerinde arkadan ahÅŸaplara tutturulan bir plexi bant detaylandı.



Volümler bazı aÄŸaç yerleri yüzünden hafif saÄŸa sola kaydırıldı. Tekrar belediyeden Johanna ile yazışarak onaylar alındı. Sırada yapım öncesi belediye teslimi vardı. Tartışma bitti derken, araziye gelip gitmeler arasında, son ölçmelerle birlikte kurulların mal sahipleri ile oturanların bazıları arasındaki eskilere dayanan prensip tartışmaları tekrar alevlenmeye baÅŸladı. Sonradan Arsi’nin dediklerinden anladım ki kendinden önceki sorumlu Paula orada iken bazı problemlerden kaynaklanan zorluklar projenin çok öncesindeki baÅŸlangıç noktasıydı. Åžimdi her ne kadar gerek isännöitsijä, gerek belediye yetkilileri gerek oradaki airelerin mal sahipleri ve bir çok kiÅŸi projeyi benimsese de, sevse de bu eski olanlardan ötürü ortalık arap saçına döndü. Sonunda bu mütevazi proje yapım detay safhasında daha da geliÅŸip, yapım aÅŸamasına doÄŸru gidecek iken tartışmalarla boÄŸuÅŸmaya baÅŸladı. Arsi de, biz de, belediyedekiler de, Arsi ile düÅŸünü kurduÄŸumuz, yapım sonrası çöp kulübelerinin bitiminde, hizmete girmeden önce, kuzeye özgü baharın yatık akÅŸam güneÅŸinde, dostlarla düzenleyeceÄŸimiz parti de, müzikte, ÅŸarapta, ilk çöp atmanın seramonisi de haftalarca süren hala da sitenin kurullarında devam eden tartışmaların arasında kaldı, kimbilir ne zaman alacakları son karara kadar.



Çöp tenekeleriyle alt alta üst üste, 18 – 20 m²’lik iki basit kulübeden ve birkaç m²’lik 5 – 6 tane giriÅŸten oluÅŸan, aslında birkaç haftada tamamladığımız ama iliÅŸkiler açısından karmaşık ve uzun böyle spontane bir eskiz, spontane bir çalışma yapınca, hemen yanıbaşımızdaki çöp tenekesinin anlamını, bir kez daha, bir çok kereler olduÄŸu gibi, mimarinin çöp tenekelerine aslında ne kadar yakın olduÄŸunu, çöp tenekelerinin gizemini, belki de içlerinde saklı olan sırları, daha iyi gördük.



Bir kulübeden bir konser salonuna, bir evden bir kente ya da daha farklı projelere, mimarlıkta çoÄŸu meslektaşın yapamadıklarım baÅŸlığı altında sıraladıklarından, acaba kaç mekan, kaç bina, kimbilir ne çeÅŸit, kaç mimarlık çıkar? Yapılamayanların bir çoÄŸu yapılanların olduÄŸu gibi belki de çoÄŸu zaman kitaplara, kayıtlara geçmez, geçemez. Onlar bitmiÅŸ deÄŸil bitmemiÅŸ, hikayelerdir, serüvenlerdir, eskizlerdir ya da düÅŸlerdir. Ne kadarı, paraya bulaÅŸmıştır, bulaÅŸmamıştır bilinmez ama farklı bir dünyanın parçaları olurlar. Görünmez, bilinmez yok olan projelerin, yok olan emeklerin neredeyse çöp tenekelerine atılan mimarlığın dünyasıdır, “çöp tenekesindeki mimarlık”tır.

Kendisinin hele meÅŸhur olduktan sonra, çöp tenekeleriyle olan bakışması, her yaptığının, çizdiÄŸinin, söylediÄŸinin anında müzelik, arÅŸivlik ya da kitap ve dergilik olmasından ötürü eminim çok azalsa da, ya da yok olsa da hala buraların en bilinen efsanesi kuzeyli, Aalto’nun dikkate alınacak bir paragrafı vardır. Çok hoÅŸuma gider. Mimarlığı, çizilenleri, kum üzerinde ÅŸairlerin dizeleri gibi yazmaya benzetir.** Alvar Aalto haklıdır. Kim bilir belki de sonunda rüzgarlar çizgileri alır götürür, siler, yok eder. Mimarlık bu yolla, tekrar doÄŸaya döner, yok olur ve çember tamamlanır. Ve bütün bu çabalar “...alkışların, yarışmaların, ödüllerin, ünvanların dışında, uzağında, baÅŸka bir düzlemde, çalışma masalarında, atölyelerde ... sürer, gider”***, çöp tenekelerinde, belki de paranın pulun çok ama çok ötesinde sürer, gider...

* Ä°sännöitsijä, bürosunda evrakları arasında oturan gerektiÄŸinde siteye gelen, siteden sorumlu kiÅŸidir. Bir firması vardır ya da “Ä°sännöitsijä”lık bir firmanın iÅŸi olur. Birçok apartman ve yerleÅŸme birimleri bu yolla firmalar tarafından paylaÅŸmaktadır. Her türlü problem, Ä°sännöitsijälarla baÄŸlantı kurularak onun tarafından giderilir. Toplantı çaÄŸrılarını yapar, toplantı kararlarını uygular ve kararlarda rol oynar. Apartman ya da site ondan sorulur. Ama hergün orada deÄŸildir, gerek olursa oraya gelir.
** Arkkitehti Magazine 1-2 /1958
*** “Sanat UÄŸraşı Görüneni DeÄŸil Gizi Yakalama UÄŸraşıdır” , Samih Rıfat, Cumhuriyet Gazetesi, Kültür ve Sanat, 15 Eylül 1983.

Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: büyük harf "E", küçük harf "r", büyük harf "Y", küçük harf "r", büyük harf "P", küçük harf "j"

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız