Köşe Yazısı

Çok Katlı Yaşam ve Cep Telefonları

Yazan: Çelik Erengezgin Tarih: 23 Ekim 2009
"Gökdelen Sendromu" makalemde anlattıklarım yetmiyormuş gibi, şimdi gelecek şok açıklamaya da hazırlıklı olun. Cep telefonu ile çok katlı yaşamın ilişkisine... Hatta daha da ileri gidip, topluca seyahat ettiğimiz ya da bir şeyler izlediğimiz mekanlarda olup bitene. Yorumlamaya ve günlük yaşamımıza indirgemeye çalıştığım bu bilgilerin, doğruluğundan şüphe dahi edilemeyecek, ilgili sektörün en tepe noktalarında bulunmuş ve bu alana ömrünü adamış gerçek bir bilim insanından alınmış olduğunu da belirtmeliyim. Dileyen herkese, ismini ve bu konudaki yetkinliği ile ülkemize neler kazandırdığını iftiharla bildirebilirim.

Uzman mühendisimiz diyor ki: Elektromanyetik dalgalar uzayda üç boyutta yayılır. Bu nedenle kaynaktan uzaklaştıkça mesafenin küpü ile zayıflar. Cep telefonu ise, bilindiği gibi ekranın arkasından daha fazla yayın yapar, ekran tarafından az. Fakat sonuçta üç boyutlu yayın yapar. Ama baz istasyonunda, göğe ve yere doğru yayılacak enerji boşa gitmesin diye antenler, yatay yönlerde yayın yapacak şekilde ayarlanmıştır. O yüzden onların zayıflamasını, mesafenin karesi şeklinde almak daha gerçekçi olacaktır. Bu ışınımın gücü "SAR" değeri olarak bilinir ve her telefonun prospektüsünde yer alması zorunludur. En çok 1, en az 0 olabilir. Ne kadar düşükse, telefon size o kadar az etki yapar. Bu da aklınızda bulunsun.

Şu Hesaba Bir Göz Atın
Şimdi yavaş yavaş bu işin hesabına gelelim. "Tuzlu su" ile eşdeğer olan beyin dokumuz, telefonu kulağımıza dayadığımızda, sadece 1 cm uzaklıktadır. Telefonu yüzümüzden 20 cm ötede tutuğumuzda etkisi, kulağa dayadığımıza göre 20 x 20 x 20 = 8.000 kere daha azalmaktadır. Araç kiti üzerinden yayın yapan telefon, şakağımızdakine göre 40 x 40 x 40 = 64.000 kere daha az etki yapar. Örneğin masanın üzerinde bizden 150 cm ötede duran telefon, 150 x 150 x 150 = 3.375.000 kere daha zararsızdır. 100 m ötedeki bir baz istasyonu ile kıyasladığımızda, bunun bize etkisi kulağımıza dayadığımız telefona göre, baz istasyonunun trafik yoğunluğunu hesaba katmazsanız 10.000cm x 10.000cm = 100.000.000 kere daha azdır. Yazı ile "yüz milyon kere daha az!" Demek ki artık dikkatimizi, mahalleye dikilen BAZ istasyonlarından çok, cebimizdeki ve giderek yaşadığımız alandaki telefon sayısına yöneltmeliyiz. Yani; kaç dairelik bir insan silosunda oturmaktayız ve o binada olası telefon sayısı kaçtır?

Otobüs Metro Faslı...
Bir ilginç örnek olarak, bindiğimiz otobüste ortalama 40 cep telefonunun bir BAZ istasyonu ettiğini de unutmayın. Bunun gibi bir metro vagonu da 120 kişiden eder 3 BAZ istasyonu... Buradan şu sonuç çıkmalıdır. Aracın donanımı sinyallerden etkilenmez hale gelse bile, vücudumuzun yapısı bu etkileşimin önüne hiç bir zaman geçemeyeceğinden ötürü, her türlü toplu taşıma aracında cep telefonu kullanımı yasaklanmalıdır. Hatta kapalı tutulmaları sağlanmalıdır. Bazı otobüslerde konfor gibi müşteriye sunulan, "telefonunuzu sessize alabilirsiniz" ikramı, en az kırk telefonun varlığı ile bir baz istasyonu içinde seyahat eden yolcular için "Yolculuk boyunca radyasyon alır mıydınız?" sorusu ile eş değerdedir çünkü...

Bir sonrasında ise, hep birlikte güle oynaya bir şeyler izlediğimiz mekanlardaki binlerce cep telefonunun sorgulanmasına gelmelidir sıra...

Asıl Tehlike!
Elbette hayatımızın saat hesabı ile en uzun bölümünün geçtiği evlerimizdeki ışınım miktarı ve ona karşı alınacak önlemler birinci sıradadır daima... Cep telefonu ile baz istasyonu arasındaki iletişim, karşılıklı eşit koşullarda yürür. İkisi de aynı güçte çalışmak durumundadırlar. Bu yüzden, günde 20 dakika kullandığımız cep telefonumuzun, 100 metre ötedeki çok dolu bir baz istasyonuna göre, bu sefer trafik yoğunluğunu dikkate alarak size "70.000 kere" daha fazla ışıma yüklediğini kabuledersek yanılmış olmayız. Demek ki asıl tehlike daima cebimizde! Ve telefon sayısının istemeden çoğaldığı, en çok zaman geçirdiğimiz evimizde...

Şimdi insan silosu gökdelenlere bakalım ve ortalama bir örnek alalım. 200 x 200 metrelik bir arsada 400 daire olduğunu varsayalım. Yani her katta dört daireli, 20 katlı 5 bloktan ibaret bir site olsun. Her dairede 3 kişi ve bu 3 kişide toplam 4 cep telefonu olsa, 1.600 cep telefonu eder bu da 40 baz istasyonunun bize vereceği zarara eşit ve kanserojen olabilecek ışımaya neden olur.

Sadece altlı üstlü oturan toplam 12 dairelik bir komşuluk ilişkisi için yapılan hesap, mevcut cep telefonları ile yaratılan etkinin 100 m uzaktaki baz istasyonunun yarısına ulaştığını gösteriyor. Baz istasyonu ile cep telefonu arasındaki uzaklık 200 metreyi geçtiğinde, her ikisi de yüksek güçle ışıma yapmaya başlar. Mukayese edebilmemiz için, günümüz telefonlarının düşük güçte 250mW, yüksek güçte 2.500 mW enerji yaymakta olduğunu hatırlayalım. Telefonunuz, 200 metre uzaklıktaki bir baz istasyonu ile görüşürken 100 metredeki bir baz istasyonuna göre sizi 10 kat daha fazla etkiler. Yani kaçıp kurtulmak olası değildir. İnsanın, "Bırak yakında olsun" diyeceği geliyor...

4G Bir Çözüm mü?
Bunun yerine Avrupa'da geliştirilmek istenen ve sokak lambalarını ve tavan armatürlerini sigara paketi büyüklüğünde baz istasyonu haline getirecek 4G teknolojisinin bir an önce gelişmesine dua etmek gerekmektedir. Çünkü o zaman iletişim mesafesi 3-4 metreye düşeceğinden, gereken iletişim gücü de 5mW yani bir bluetooth gereksinimi kadar olacaktır. Böylece sağlığa zararı olmaktan çıkacaktır.

3G'nin yatırım bedelini henüz geri alamayan Avrupa bunu beceremezse, köyler arası bile çok uzak olan Amerika devreye girecek ve 4G'yi mecburen kendi ölçülerine göre geliştirecektir. 5mW'lık seviyeye düşmek varken kendi gereksinimi olan en az 1000 mW'lık baz istasyonları gelecektir beraberinde... Sonunda AB, ABD'den hem bir gol yemiş hem de yeni standardı yazan olma fırsatını kaybetmiş olacaktır. Yani, sağlık riski azaltılamamış 4G telefonların kendi pazarını da bizleri de işgal etmesine engel olunamamış olacaktır artık. Ki, gelecekteki 4G teknolojisinin Amerika'nın eline geçmesi güçlü bir olasılık olarak görünüyor.

Anlaşılıyor ki çok uzun bir süre, "belki de daima", risk istasyonda değil, dip dibe oturmayı mahkumiyet haline getiren "çok katlı uygulamalarda" olacak.. Bir de telefon kullanmayı, sağlığımız için de olsa kısıtlamayı bilemediğimiz kalabalık alanlarda...

Sanki "dumansız hava sahası"na bir slogan daha eklemek gerekecek:"Telefonsuz hava sahası!"

Düşük enerjili görüşmelere hiç kavuşamama olasılığından bahsediyor uzmanlar demiştim. Belirsiz bir geleceğe kadar, ya yaşam alışkanlıklarımızı değiştirmeyecek, "her gelen Allah'tan!" diyerek onu da suçumuza ortak edeceğiz ya da sadece aklımızı kullanarak, kendi ellerimizle hazırladığımız sağlıksız yapılardan ve yaşam alışkanlıklarımızdan kurtulmanın yollarını hep birlikte bulacağız.

3G için Bir Yorum
Kullana geldiğimiz sistemde konuşma amaçlı iletişim için 17kb/s hızında veri aktarımı yeterli idi. Telefon ekranında pul kadar bir akan görüntü (video) için ise 250kb/s yani eskiye göre 15 katı aktarım hızı gerekmektedir. Bu da, 15 katı enerji ve ışınım demektir. Bence kulağımızda bulunsun... Görüntüyü izlemek uğruna telefonu kulağımıza yapıştıramayacağımız için, hadi bu da 3G'nin faydalı tarafı olsun...

Bana bu bilgileri aktaran sevgili uzman mühendis kardeşimizin bir önerisi var. Bu yeni teknolojiye, bedenden alınan bazı sağlık sinyallerinin doktorumuza ya da en yakın hastaneye bildirilmesi olanağı gibi özellikler eklenmesi. Aksi takdirde, sadece yeni bir risk satın almakta olacağız. Yani, kaşığı ile verip sapıyla çıkarmaya benzeyecek bu iş. 90 dakikalık bir maçı ya da filmi ekrandan izlerken, 3 dakikalık normal görüşmeden en az; 90 : 3 = 30 x 15 = 450 katı fazla ışınım almış olacağız çünkü...

Çoluk çocuk, hepimizin dikkatine!

 

Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: küçük harf "d", küçük harf "r", sayý iki, büyük harf "B", büyük harf "R", büyük harf "H"

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız