Köşe Yazısı

İstanbul, Özgürlük Şehri

Yazan: Simla Sunay Özdemir Tarih: 21 Ocak 2010
Yazımın başında açlık grevine başlayan Tekel işçilerine selam gönderiyorum. "Ölmek var dönmek yok!" diyerek son zamanlardaki en onurlu mücadeleyi verdikleri için... Onlar ki 5 Ocak günü İstanbul'da Boğaz Köprüsü'nün korkuluklarına kendilerini zincirlemişlerdi...

Başbakan Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde yapılan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinliklerinin resmi açılış törenindeki konuşmasında, "İstanbul, özgürlük şehridir," dedi. İstanbul gerçekten de bir özgürlük şehri mi?

Başbakan Erdoğan, 16 Ocak 2010'da, Haliç Kongre Merkezi'nde yapılan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinliklerinin resmi açılış törenindeki konuşmasında; "İstanbul'da minarelerin birer estetik şaheser olarak gökyüzüne süzüldüğünü, o minarelerden yükselen ezan sesi, çan ve hazan sesini bastırmaz. İstanbul, bir kültür başkenti olduğu kadar hoşgörü başkentidir. İstanbullu yazar Berberyan'ın dediği gibi; İstanbul, görmesini bilen göz için orkideler ile güllerin, leylaklarla mimozaların, papatyalarla kır çiçeklerinin ve yabani otların bir arada derlendiği koca bir çiçek demetidir. İstanbul medeniyetler doğurduğu kadar, medeniyetlerin kesiştiği noktada bulunduğu kadar, medeniyetlerin ittifakına ev sahipliği yapan şehirdir. İstanbul, özgürlük şehridir" dedi. İstanbul gerçekten de bir özgürlük şehri mi?

Görmesini bilen göz için...

Anneannemi ziyarete gidiyorum. Çengelköy Yenimahalle'de oturuyor. Eski bir Rum sokağı. Sürekli TV dizilerine set olan henüz bozulmamış ama bakımsız, dar bir sokak. Sokağa girince bir çeşme ve altı yüz yıllık olduğu söylenen bir çınar ağacı karşılıyor. Yılların Abdi Paşa Sokağı'nın adı Ulvi Sokak olarak değiştirilmiş. Yıkılıyorum. Oysa dedem hayattayken de Abdi Paşa Sokak'tı adı. İstanbul'da sadece o sokakta aidiyet duygusunu yaşardım. "Şimdi benim bugünümle yarınım arasındaki bağları mı kopardılar?" diyorum.Yani şimdi özgürüm artık... Yaşasın özgürlük!

Sayın Erdoğan ayrıca şöyle dedi: "İstanbul'un tarihin ve medeniyetin bir emaneti olduğunu vurgulayarak, bu emaneti bugüne kadar gurur ve onurla taşıdıklarını, bundan sonra da aynı hassasiyetle taşımaya devam edeceklerini..."

CHP Ankara Milletvekili Nesrin Baytok, 2 Ocak 2008'de siyasi amaçlarla sokak isimlerinin değiştirilmesini engellemek için hazırladığı kanun teklifini TBMM Başkanlığı'na sundu. Buna göre, cadde, sokak, meydan, park ve tesis adlarının değiştirilmesi için belediye meclisinde 10'da 9'luk çoğunluk aranacak. Ancak kanun teklifi hala komisyonda ve sokak adları değişikliği ideolojik olarak bir tarih katliamı gibi sürmekte...

İstanbul 2010 AKB sürecini bir hatırlayalım. 2006'da Doğan Yayın Holding Yayın Danışmanı ve İKSV Yönetin Kurulu Üyesi Nuri Çolakoğlu'nun İTÜ Mimarlık Fakültesi öğrencilerine verdiği seminerde İstanbul'un Macaristan'ın Pecs ve Almanya'nın Essen kentleriyle birlikte 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti olacağını duyurmuştu.

Projenin ana fikri, İstanbul'un "4 Elementin Kenti" başlıklı dosyasıyla, kendi gerçeğini görerek dünyayla bütünleşmesiydi. Kültürel etkinlikler hazırlanırken, "İstanbul" adının, toprak, hava, su ve ateş kadar vazgeçilmez olması amaçlanıyordu. Yaşamın sırlarını simgeleyen 4 elementi bu kentin özellikleriyle birleştiren etkinlikler, yine bu elementlerin adlarıyla anılan yılın 4 eşit zamanında gerçekleştirileceklerdi. Buna göre; 1 Ocak - 20 Mart Toprak, 21 Mart - 21 Haziran Hava, 22 Haziran - 22 Eylül Su, 23 Eylül - 31 Aralık Ateş, başlıklı zaman zarfları tüm yılı dörde bölünmüş olacak. 1

Düşünebiliyor musunuz İstanbul toprak, hava, su ve ateş kadar vazgeçilmez olarak imleniyor? Sanki Dünya'nın Çevreci Başkenti olacak İstanbul? Olmayan parkları, yok edilen ormanları, kesilen ağaçları ile ne kadar toprağa ve havaya yakın. Ateş kelimesi ise bana ancak molotof kokteyllerini ve yanarak ölen Serap'ı hatırlatıyor. Ama bilin bakalım 5. element neymiş?

5. Element: Kadın - Kadın Dostu Kent: İstanbul
Proje Sahibi: S.S. Filmmor Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi

Bu proje ile 12 ay boyunca, 10'u belgesel, 10'u fotoğraf ve 3'ü tasarım alanında olmak üzere toplam 23 kadın sinema, fotoğraf ve tasarım atölyelerine katılacaklar ve İstanbul'daki kadınların durumlarını, çok kültürlülüğün şehri İstanbul'u ve bir kent olarak İstanbul'u anlatacak ürünler ortaya çıkararak kendi gözlerinden İstanbul'u anlatacaklardır. 2

İstanbul'da kadınlar göçmendir, evlere temizliğe gider, kan ter içinde çalışır, kapıcılık eder. Töre bahanesiyle öldürülür -büyük kent nasılsa saklar cinayetleri. Orta sınıf anne bebeğini alıp dışarı çıkamaz, kaldırımlarda yürüyemez. Engelli anne çocuğuyla parka gidemez tüm parklar yüksek bordürlerle çevrilidir. Yaşlı nine dışarı çıkamaz çünkü baston sevmeyen bir şehirdir İstanbul. Mahalle baskısı ile dilediğini giyemez genç kadınlar. Yolda yürürken ellerinden tuttukları çocuklarını lağım çukurunda kaybeden kadınlar vardır ve suçlu ilan edilirler. İşçi kadınlar her yeri kapalı yük taşıtların içinde sele kapılıp boğulurlar. Avcılar'daki kadınlar deprem korkusu ile yaşarlar, psikologların kapısını aşındırırlar ya da Ermeni bir kadın eşinin ölüsünü bulur kaldırımda. Romen kadınlar yuvalarından sökülür, Kürt kadınlar işçi çocuklarını evde korkuyla bekler... Henüz büyük şehir belediyesine kadın bir başkan seçememiştir İstanbul. Kadın belediye meclis üyeleri de azdır. Mor bir çatı arar şiddet gören kadınlar ama devlet elini sakınır sığınma evlerinden. Bir bir kapanırlar. Kadınlar sığınamaz İstanbul'da... Kadınlar sığınamaz. 5. element olsalar da...

Eko-feminist yazar Sema Kaygusuz "Yüzünde Bir Yer" adlı son romanında incir ağacına yüklenen dişil anlamı reddeder. İncire incirliğini kadına kadınlığını vermek ister. Çünkü adını kadınlaştırdığı her şeye hükmetmek ister toplum. Doğaya hükmettiği gibi... Bir zamanlar bir kadın tanımıştım İstanbullu. Küçüklüğünden beri "toprak ana" ifadesini kabul etmemiştir. Çünkü hep rüzgâr olmak istemiştir...

İstanbul Kadın - Kadın İstanbul projesi; İstanbul'daki kadınları ve kadın tarihini, İstanbul'da yer alan kadınların yaptırdığı veya yaşadığı tarihi mekânları görünür kılmayı, İstanbul'un kültür tarihinde kadınların rollerini ortaya koymayı, unutulmuş ve süregelen folklorik değerleri gün ışığına çıkarmayı amaçlamaktadır. 2009 ve 2010 yılında proje kapsamında, her biri kadın sivil toplum kuruluşlarının katılımlarıyla düzenlenecek İstanbul Kadın - Kadın İstanbul konulu toplam 36 konferans ve panel, 18 İstanbul turu, kadın gözüyle İstanbul gezi rehberinin hazırlanması ve yayınlanması planlanıyor. 3

Evet. Toprağı toprağa, havayı havaya, suyu suya, ateşi ateşe vermek gerek. Kadını, kadın gibi görmek de çözüm değil, kadını insan gibi görmeli önce, hiç değilse kentlerde... Bol pencereleri ile ne narindir Edirnekapı Mihrimah Sultan Camisi, kadının rahatça pencereden bakamadığı dönemlerde mimari bir dil ile konuşur. Yoksa Mihrimah Sultan'ın özgürlük hayali mimarın elinde sadece bir sanat mı olmuştur? Tıpkı İstanbul 2010'da olacağı gibi...

Kadından geçelim kente gelelim. Kentlerin üzerinde egemenlik oyunları oynanıyor asıl meselemiz budur. İstanbul 2010 AKB Yürütme Kurulu en çok istifalarla anıldı. Bir grup disiplinler arası insan, devlet, aydın, akademisyen bir araya gelip ortak bir paydada buluşamadı. Önce Nuri Çolakoğlu, Prof.Dr. Metin Sözen, Prof.Dr. İskender Pala ve Gürhan Ertür sonra 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın Sahne ve Gösteri Sanatları yönetmeni Dikmen Gürün istifa etti. Derken İstifa edenlerin yerine gelen iki yürütme kurulu üyesi, Faruk Pekin ve Halim Bulutoğlu da istifa etti. Bulutoğlu ve Pekin'in "açık sözlü" istifa mektuplarında "sivil toplum"un nasıl tasfiye edildiği ve bürokrasinin projeyi nasıl işleyemez hale getirdiği anlatılıyor. 4

Ve en son da Büyük Etkinlikler Koordinatörü Serhan Ada istifa etti. İstifasını 5 Kasım 2009'da AKB Ajansı'na bildiren Ada, sorumluluğunu üstlendiği açılış etkinliklerinin içeriğinin, kendisinin ve bu etkinlik için oluşturulan çalışma grubunun bilgisi olmadan ihalenin verildiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ tarafından değiştirilmesini gerekçe gösterdi.

"2010'un Son Şövalyesi Korhan Gümüş" başlıklı yazısında gazeteci Gökhan Tan projelerin tanıtım toplantısında kurula soruyor: "İstanbul 2010 projesi, en başından beri bir devlet projesi kararlılığında yürüyor. Kamu imkânlarının kullanıldığı bir oluşumda devletin denetleme mekanizmasının devreye girmesi de doğaldır. Ancak 2009 boyunca Yürütme Kurulu'nda (YK) sivil toplum temsilcileri kanadında bir istifa silsilesi yaşanıyor ve ajans bu konuda yorum yapmıyor. Diğer taraftan istifa eden üyeler ‘ajansın işleyişine engel olmamak' adına bu kararı aldıklarını dile getiriyor. Gelinen noktada YK'da bürokratların ağırlıkta olduğu ‘tek tipleşme' söz konusu. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?" Cevap kürsüden değil, salonda bulunan Mimar Korhan Gümüş'ten gelir. Cevaptan ziyade, sorunun yanlış ifade edildiğine dair bir düzeltme yapmak ister Gümüş. "İstifa eden YK üyelerinin gerekçesi ‘2010'un yolundan çekilmek' değil, satın alma sürecinde yaşanan sıkıntılardı. Böyle bir ifade kullanmadılar. Zaten Danışma Kurulu'ndaki görevlerine devam ederek projeye desteklerinin süreceğini söylediler," der. 5

Korhan Gümüş'ün "2010 Ajansı'ndaki ‘sivil-devlet' çatışmasının mücadeleyle aşılabileceğine" olan inancını anlıyoruz ama yine de biz Serhan Ada'nın "sanatsal standardın yakalanması imkânsız hale geldiği" için istifa ettiğini dile getirdiğini hatırlatalım. 6

2010 Ajansı'nın kentsel projeleri aşağıdaki gibi listelenmiş ancak web sayfasında projelerle ilgili yeterli detay ve ne aşamada oldukları verilmiyor.

Kariye Müzesi Restorasyonu
Topkapı Sarayı Restorasyonları
İbrahim Paşa Sarayı'nın Restorasyonu
Süleymaniye - Darüşşifa Binası Restorasyonu
Eminönü Üst Laleli Bölgesi Cadde ve Sokak İyileştirmesi
Åžehzade Ä°mareti Restorasyonu
Fatih Gazanferağa Medrese, Sebil, Türbe ve Haziresi Restorasyonu
Galata Mevlevihanesi Uygulama ve Projelendirme Ä°ÅŸleri
Fatih DavutpaÅŸa Medresesi Restorasyonu
Ayasofya Müzesi Uygulama İşleri (2010 yılı sonuna kadar bitirilecek)
Otağ-ı Hümayun Binası Restorasyonu
Hasköy Mayor Sinegog'u Onarımı
Murat Molla Kütüphanesi Onarımı
Nazperver Kalfa Sıbyan Mektebi Onarımı
Haseki Küllüyesi Onarımı
Köse Mehmet Raif Paşa Konağı Onarımı
Kılıç Ali Paşa Camisi Onarımı
Arap Camisi Onarımı
Kadıköy Meydan Düzenlemesi
Ahşap Yapılar Bakım Onarım Programı
İstanbul Tarihi Yarımada Yönetim Planı Hazırlanması
Eyüp Rami Kışlası Kütüphanesi Binası Uygulama Projelerinin Hazırlanması
Kadıköy Haldun Taner Sahnesi Restorasyonu
Unesco Dünya Miras Alanı Sınırları İçinde Yer Alan Kara Surları Projelendirme İşi
Aydınlatma Tasarım ve Uygulama Çalışmaları

Dikkat çeken diğer bir proje ise Küçükyalı ArkeoPark Projesi. Kazı ekibinin başında Koç Üniversitesi-Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümü öğretim üyesi, Yrd. Doç. Dr. Arkeolog Alessandra Ricci bulunuyor. Küçükyalı ArkeoPark Projesi ile İstanbul'un ilk arkeoloji parkının oluşturulması hedefleniyor.

Sizi bilmem ama ben "İstanbul'un Edebiyat Haritası Projesi"ni epey merak ediyorum. Proje, İstanbul'da yaşamış edebiyatçıların dökümünün çıkartılmasını amaçlıyor. İstanbul'da doğmuş, büyümüş veya yaşamını İstanbul'da tamamlamış olan edebiyatçıların oturdukları semtler belirlenerek, bu mekânlara yazar ve şairler hakkında bilgi veren tabelalar, panolar yerleştirilecek. 7

Bu projelerin takipçisi olacağız... Olmalıyız.

Bu süreçte sorulması gereken en önemli soru herhalde neden hâlâ bir İstanbul Müzesi'nin olmadığı... Bu mesele de şimdilik kavgalarla anılıyor daha çok. Tarihçiler tarihçilerle, mimarlar mimarlarla, aydınlar aydınlarla...

İstanbul'un bugününü yarınına bağlayacak bir bağı yok henüz. Şimdiki zamanda kavgaların kucağında yüzen, ama her daim havai fişeklerle gökleri parlayan, ışıklı köprüleriyle yürüyen bir şehir... İstanbul. Özgürlük şehri...


Not: Sokak adı değişikliğinin nedenlerini sorduğum Üsküdar Belediye'si Beyaz Masa'dan cevap geldi. Aynen sizinle paylaşıyorum:

"25/4/2006 tarih ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 69. maddesine istinaden hazırlanan Adres ve Numaralamaya İlişkin Yönetmeliğin 11. Maddesine uygun olarak mükerrer cadde ve sokak isimleri değiştirilmiştir. Çengelköy Mahallesindeki Abdi Paşa Sokak mükerrer olduğu için Ulvi Sokak olarak değiştirilmiştir. Bilgi edinmenizi rica ederiz."

Ben de böylece yaşanmış tarihin mükerrer olduğunu öğrenmiş bulunuyorum. Galiba asıl özgürlüğümüz de buradan geliyor...

1.Altan Sinan Cebecigil, 03/10/2006, Arkitera.Com
2,3,7.www.istanbul2010.org
4,6."2010, Sivil Toplumu Tasfiye Ediyor", Cem Erciyes, 19/11/2009, Radikal
5."2010'un Son Şövalyesi Korhan Gümüş", Gökhan Tan, 10/12/2009, Habervesaire, http://www.habervesaire.com/haber/1658/

Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: küçük harf "k", büyük harf "U", büyük harf "J", küçük harf "b", küçük harf "b", sayý 9

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız