Yalnızca işlevli veya dolu olan şeyler hakkında mı konuşabiliriz? "Boşluk" kavramı, sanatta, özellikle kavramsal sanatçılar tarafından defalarca irdelenen bir konu olagelmiştir. Geçen yıl Paris Centre Pompidou'da "Voids: A Retrospective" adlı, geçmişte boş mekanları sanat eseri olarak sergilemiş dokuz sanatçının "boş sergilerini" kapsayan bir sergi açıldı. Centre Pompidou'nun dördüncü katındaki dokuz salonda görülecek birşey yoktu. Baktığımız "hiçbir şey"di. Sergilenen boşluğun kendisi idi. Yves Klein'ın 1958 yılında Paris'te Iris Clair galerisinde "boşluğu" sergilemesinden yaklaşık 50 yıl sonra yapılan bu sergi de, önceki "boş sergiler" gibi kafa karıştırdı. Sergiyi gezenlerin çoğunun yüzünde şaşkınlık ifadesi vardı. Ama bu karışıklığa sebep sergilenen işlerden çok serginin kendisi idi. Çünkü görüldü ki boşluğun özgün anlamını başka bir yerde, yeniden yaratmak o kadar da kolay değil. Her boşluk aynı değil. Bir boşluk, bir diğerinin yerine geçemiyor.

"Voids: A Retrospective" Sergi Planı
Sergideki dokuz sanatçıdan biri olan Robert Irwin'in "Experimental Situation" (1970) isimli özgün işi, bir ay boyunca içi boş tutulan Los Angeles'taki Ace Galerisi. Sanatçı bu süre boyunca zamanının çoğunu içinde geçireceği ve o mekan için olası sanat işi üzerinde düşüneceği mekanının kendisini sergiler. Sanatçının kariyerinde bir dönüm noktası olarak görülen bu sergisi, sonraki işleri için esin kaynağı oldu ve sanatçı bir sonraki sergisini aynı galeride açtı. Sergideki bir başka sanatçı Bethan Huws de "Haus Esters Piece" (1993) isimli sergisinde Mies van der Rohe'nin mimarlığını bir "ready-made" olarak sergiler. Solo sergi yapması için davet edildiği modern villadan öylesine etkilenir ki, sergisinde mekanı tamamen boş bırakır. Sanatçı işlerinin algılanması hakkındaki kaygılar ile ilgili olarak da şunları söyler: "Hiç kimse göremese de her birimiz için en somut olan şey mekan".
Bethan Huws, Haus Esters Piece, Museum Haus Esters, Krefeld, 16 Mayıs - 11 Temmuz 1993
Bunlar normal koşullarda içi dolu olan mekanları boşaltarak, mimari mekanı öne çıkaran sanatsal çalışmalara birkaç örnek. Bunun karşıtı bir durum bu günlerde New York Guggenheim Müzesi'nde sergilenmekte olan projelerde görülüyor1. Frank Lloyd Wright'ın 1959 tarihli binasındaki etkileyici merkezi boşluk - "sonsuz spiral" - dolduruluyor. Binanın 50. yıldönümü nedeniyle davet edilen 200 mimar, sanatçı ve tasarımcı tarafından merkezi mekan için önerilen fikirlerin yelpazesi oldukça etkileyici. "Boşluğun mükemmeliyeti" provakatif veya estetik olarak dolduruluyor, hayali olarak yer değiştiyor, yerin altında iki katına çıkarılıyor, düzleme açılıyor, programlanıyor ve etkinleştiriliyor. Aslında projelerin çoğu bize mekandan çok, boşluğu kendi arzularını yansıtmak için bir esin kaynağı olarak gören tasarımcıları hakkında bir fikir veriyor. Biraz da Pixies'in şarkı sözlerini hatırlatıyor: "We needed something to move and fill up the space, we needed something this always is just the case".
Soldan saÄŸa: Anish Kapoor, MAD Architects, West8
Petra Blaisse (Inside Outside)
Yalnızca birkaç öneri boşluğun "kusursuzluğunu" daha güçlendiriyor. Bunlardan bir tanesi olan Petra Blaisse, spirali binanın geri kalanından ayırarak boşluktan bir heykel yaratıyor. Yukarı doğru uzanan boşluk dışındaki bütün yüzeyler siyah kumaşla kaplanıyor, boşluğun daha da çok ışık alması sağlanıyor. Duvardaki sanat eserleri boşluğun bütün duyularla, daha duyarlı olarak algılanması için yer açıyor. Spiralin bu "dayanılmaz" -boşlukta yüzen- hafifliği ile mimarlık ve sanat içiçe geçiyor.
12 Şubat - 28 Nisan 2010 tarihleri arasında açık olan "Contemplating the Void: Interventions in the Guggenheim Museum" isimli sergideki tüm önerileri http://www.guggenheim.org/ adresinde görmek mümkün.
Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin