Köşe Yazısı

Mühendisler Aslında Mimar mıdır?

Yazan: Gökhan Avcıoğlu Tarih: 26 Ağustos 2010

Harita

Dünyanın en eski mesleklerinden biri olan mimarlık ki bu zaman neredeyse sığınma içgüdüsünün doğmasına eş denebilirse de biz inşa üstüne anlam yüklenmesine eş zamanlı diyelim, bu halde bile hesaplamak zor sayılır. Rönesans'ta doruğa ulastırdığı beceri orantılı hakimiyet alanını ondokuzuncu yüzyılda kaybetmeye başladı. Diyelim ki bilim ve tıp zaten ödünç alınmış bir sahaydı ama diğer güçlü alanlarda da mitoz bölünme yaşandı, sanat, mühendislikler, peyzaj, şehircilik ve diğer alanlar... Mimar mesleğinin icrasında her ne kadar kendini orkestra şefi olarak görse de, kazın ayağının pratikte öyle olmadığı koca bir yüzyıl geçti...

Yirminci yüzyılın ikinci yarısında mimar gün be gün tek varlık sebebi olan imar yani inşa etme işinde kontrolü pek elinde tutamadı, hem yetenek, hem bilgi, hem güç olarak kan kaybetti.

Ben bu kayıplar içinde iki şeye daha farklı kayıplar gözüyle bakarım. Biri sanatla olan göbekten alışveriş, ikincisi mühendislikler ve hele ki strüktürel mühendislik. (ingilizcesi structural veya civil engineering 'e karşılık gelen) Mimar neden bu konuda alan kaybetti ki ? Bu kaybın en büyük göstergelerinden biri Eiffel .Birçok köprü yada kule mimarsız hatta o dönemin mimarlarının naif muhalefetine rağmen yapıldı. Gustav Eiffel ‘i mimarlar meslektaş olarak anmaz. Niye? Oysa bal gibi de hem mühendis hem de harika bir mimar...

Bir yapıyı mimari bir mihenk taşı sayabilmemiz için, birkaç konuda mümkünse de hepsinde etkili olması, böylece mimari repertuarı genişleten bir etki yapması şart... Program açısından bir yenilik, strüktür açısından öncü, yeni bir materyal için ilk defa geliştirilmiş kullanım, türünün iyi bir örneği bağlamsal yaklaşım yada lokasyonundan bağımsız bir alanda çığır açıcı bir tasarım yaklaşımı vb. özellikler taşıyor olmalı... Program, materyal ve bağlam çokca ve bolca mimarlara kalan parametreler... Strüktürse, bir mimarın kendi başına geliştirip karar verebiliceği birşey olmaktan çıktı. Ne eğitimi buna müsait ne de o eğitime talip... Kendi kendine olası bir sistem ihtimali geliştirebilse bile taşıma kapasitesini hesaplayabilecek bilgisi yok...

Birkaç yıldır bir map/harita yapmaya çalışıyorum. Mimarlığın bilinen,kayıtlara geçmiş ilk yapılarından bugüne mihenk taşı yapılar ve kimler tarafından inşa edildiği üzerine gidiyorum. Listedeki binaların çoğu strüktürel başarıları ile ön plana çıkıyor... Çünkü diğer unsurlar, yani program, materyal ve bağlam çoğunlukla yirminci yüzyılın mimarlara kalan parametreleri.

Bu haritayı fırsat buldukça mimar/mühendislere gösterip görüş alıyorum. Japon Mitsuru Sasaki bunlardan biri. Haritaya Tokyo'da yaptığımız görüşmede japonca şerhler düşerek katkı da bulundu. Sasaki, modern mimarlık Mies'in değil de Gaudi ‘nin yolunu tercih etseydi neler olurdu? "varsayım/kuram ını ortaya atarak hepimizi heyecanlandırdı... Birçok Japon mimarın ve de özellikle ToyoIto'nun vazgeçilmez çözüm ortağı. Japonya dışında ve özellikle Amerikalı gruplarla calışmayı sevmiyor, strüktüre gereken önemi vermedikleri için...

Mimarların bir diğer vazgeçilmez çözüm Ortağı Sri Lanka kökenli İngiliz mimar/mühendis Cecil Balmond ... Uzun yıllar Sir Ove Arup' un yanında başladığı kariyerine hem ARUP u yöneterek , hemde orada kurduğu AGU ile diğer mimarlarla yaptığı işbirlikleri ile sürdürdü. Onun döneminde ARUP yeryüzünün en geniş mühendis ordusuna sahip şirketi haline geldi...

Benim her daim kahramanlarım, başta Eladio Dieste ve Felix Candela, Heinz Isler, tabi ki Gaudi, Eiffel, Pierluigi Nervi ve Sergio Musmeci... Eladio, ince kesitler veren ekonomik malzeme ve güçlendirmeler sağlayan organik formları, az gelirli Uruguaylı girişimcilere yaptığı binalarda özellikle tercih ediyordu, düşünülenin aksine... Dalga dalga uzanan duvarlar , hareketli çatılar doğrudan biçimsel seçimler değil, ekonomi sağlamak içindi, çokda güzel görünüyorlar, ucuz işçi hatalarını görünmez kılıyorlardı.

ARCHineer yeniden mühendis mimarları tarif etmek için kullanılan bir kaç deneme/kelimeden biri... Uygun kelime arayışları sürüyor. Türkçesi mimhendis olurdu herhalde:)

Gerçi hemen akla bir zamanlar İTÜ ve Güzel Sanatlar akademisinde varolan mimar mühendis ya da yüksek mimar daha da ilerisi yüksek mimar mühendis tanımlamalı mezun itişmeli ayrımcılık akla gelecektir ama benim yukarıda bahsettiğim konunun uzaktan yakından bununla alakası yok.

Türkiye mimarlık eğitim kurumları hiçbir zaman uygun strüktür arama, geliştirme bazlı bir eğitim verme heveslisi olmadı. Mimarlık pratiğinde de strüktür, üzerine talep edilmiş fonksiyonları yerleştirmek için en kısa yoldan düz döşeme elde etmekten öteye gidilemediğinden, mimarın görüş ve etki alanına giremedi... Mimar sadece fonksiyonların kendi aralarındaki trafiğinin çözümüne odaklanınca aynı anda bir taşla iki kuş vurabilen kimi strüktürel sistemleri etüd etmeye ne vakti kaldı ne de mühendislerin iki dudağına bakılan bu sahada sabır kaldı herhalde... Tembel mühendislik pratiğinin kalelerinden biri de Türkiye sınırlarıdır diye düşünüyorum...

Topraklarında onca strüktürel çözüm harikası bir geçmiş miras varken, az düşünen, öneri geliştirmeyen, ürkek, inovatif buluşların pek de ehemmiyetli olmadığı bir camiadır... Mimarlar, oldum olası müşterilerine, önerilerini dikkate almaması için masraf artırıcı kişi diye gammazlayan mühendislere karşı taktik geliştiremediler...

Strüktürel önerilerin çok sayıda çeşitlendiği 21. yüzyılın neden Türkiye mimarlığında kesat geçtiğini merak ederim. Ciddi bir inceleme konusudur bu.

Bugün dijital teknoloji, yapının üçüncü boyutta bütün yönleri ile simule edilmesini, her noktasının evrilip çevrilerek etüd edilmesini sağlamasının yanında her unsurunun birebir tasarlanmasını sağlıyor. Modernist çağda karşılastığımız hiyerarşik yapıdaki ölçekler anlamını yitiriyor... BIM sistemi, bir binayı meydana getiren bütün elemanları, boruları,kablolama sistemlerini birarada tasarlayıp detaylandırmayı ve farklı disiplinlerde geliştirilen bilgiyi biraraya getirmeyi ,coğaltıp saklamayı kolaylastırıyor.Bu sayede mimarlar, gerçek anlamda orkestrasyonu yönetip gelistirebiliyor,çatışmaları daha işin başında yok edebiliyor. Bu adım adım yeniden kazanılacak bir saha... Daha donanımlı işinin ehli ,meraklı mimarlara ihtiyaç var...

Dijital Teknoloji marifetiyle 21. yüzyılda mimarlığı, mühendislere ihtiyaç duymayacak eğitim altyapısına sahip mühendis/mimarlar yapacak... Çünkü onlar diğer mimarlar gibi mühendislere ihtiyaç duymadan kendi binalarının strüktürel ve diğer teknik donanım sistemlerini geliştirecekler, hatta ileriye dönük , sağlıklı, ekonomiyi kısa döngülerde aramayan yeni sistem önerileri yapabilecekler ...Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: büyük harf "M", büyük harf "R", küçük harf "w", küçük harf "b", sayý beþ, küçük harf "u"

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız