Köşe Yazısı

Küçük Meydan Büyük Meydana Sormuş...

Yazan: Simla Sunay Özdemir Tarih: 15 Ekim 2010
Bir varmış bir yokmuş bir ülkede yalancı çokmuş. Böyle başlamış "köşeli" masal. Bize masal anlatma demeyin. Eli gerçeğe değmeyen kimse masal yazamaz. Bu masal Pinokyo'yu bilmeyen ama yalancı çoban hikâyesini gazete demeçlerinde bol bol kullanan büyük büyük adamlara...

Çağlayan Meydan Projesi kamuoyuna duyuruldu. İstanbul'da birçok miting ve yürüyüşe ev sahipliği yapan Çağlayan Meydanı'nın, 22 bin metrekarelik yayalaştırılmış alana sahip bir meydan haline geleceği belirtilerek, Abide-i Hürriyet Parkı ile bütünlük içinde yapılacak meydan düzenlenmesiyle, bölgede oturan ve çalışanlar ile Avrupa'nın en büyük adliye sarayı olan İstanbul Adliyesi için sosyal bir merkezin oluşturulacağı bildirildi.

Topbaş: "İstanbul en büyük meydanına kavuşuyor"
Açıklamada görüşlerine yer verilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, üç kurum ile ortak bir projenin üretileceğini belirterek, "İstanbul en büyük meydanına kavuşuyor." dedi. 1

Büyük meydanda hal böyle iken küçük meydana gelelim. Peki, nerede bu küçücük meydan? Boğaz'da Çengelköy İskelesi yanında çınarlar altında: Çengelköy İskele Meydanı.

Emeklilerin bankta oturup da Boğaz havası aldığı, gençlerin okul çıkışı üniforma ve sırt çantalarıyla serildikleri, kafede yalnız oturmaya utanan ama bankta evinde gibi rahat hisseden yaşlı teyzelerin sık sık uğradığı, çocukların balon tutturduğu, eskiden balık festivallerinin yapıldığı, İskele Restoran'a gelen ünlülerden imza almak için yarışıldığı, 29 Ekim'lerde iğne atılsa yere düşmeyecek kadar kalabalık olan, yaşayan ve nefes alan bir meydandı Çengelköy İskele Meydanı...

Şimdilerde açgözlü Çınaraltı İskele Kafe (bana göre bir çay bahçesi değil orası) işletmecileri, duyarsız İskele Restoran vale park görevlileri, dev jipler, nargile kokuları ve çöp işgali altında. Meydanın ortasındaki minik fıskiyeli mermer havuzunun etrafındaki banklar -kafe sahibi daha zengin olsun diye- belediyece sökülmüş ve meydanın yarısı "yasal" olarak bu özel şahsa devredilmiş. Halka ait havuzun etrafına kızan olmadıkça masalar diziliyor (bayramlarda). Kafenin masaları ve lokma tezgâhı meydanda bulunan çeşmeye iyice yaklaşmış, çeşme keşmekeşin içinde görünmez olmuş. Kafe, her geçen gün alanını daha da genişletip halkın meydanını çalıyor.

Çeşmenin diğer yanına İskele Balık Restoranı'nın müşterilerinin dev arabaları park ediliyor, öyle ki vapurdan çıkan halk, caddeden karşıya geçmek için yürüyecek yol bulamıyor.

Tüm bunların yanında meydan bakımsızlığa terk edilmiş. Çer çöp içinde, lambaları kırık, sahildeki beton duvarlar yer yer kopmuş, demir parapetler pas içinde. Tarihi Çınaraltı Kafesi (bana göre burası da aile çay bahçesi değildir) ile aynı kişilerin işlettiği İskele Kafe'nin dev duyuruları (İçecek getirmek yasaktır!) canım ağaçlara çivilenmiş.

Üç dört yüzyıllık çınar ağaçlarına, meydanın elektrik tesisatı için dikme vazifesi uygun görülmüş.

Tüm bu sorunlar belediyenin o çok çalışkan "beyaz masa"sına bildirilmiştir. Verilen cevap aynen:

"Beyaz Masa <[email protected]>,

tarih17 AÄŸustos 2010

Sayın Simla SUNAY;

E-mailiniz gereği söz konusu yerde yapılan kontrolde her hangi bir olumsuzluğa rastlanılmadığı hususunu bilgilerinize rica eder, İyi günler dilerim.

tarih19 AÄŸustos 2010

Sayın Simla SUNAY;

E-mailiniz gereği bahsedilen kafenin belediyemize işgaliye bedeli ödediğinden dolayı olumsuzluğun olmadığı hususunu bilgilerinize rica eder, İyi günler dilerim. 2"

Buradan anladığımız, asıl işgalcinin belediye olduğudur. Demek ki işgaliye ödediğiniz sürece her yeri işgal edebilirsiniz İstanbul'da. Çalışkan addedilen, 1994'den beri kenti yöneten büyük büyük adamlar böyle buyuruyorlar ve buna da "daha özgür, daha demokratik olma" olarak tanımlıyorlar.

Evet çoğunluğun demokrasisi işliyor kentte!

Çoğunluğun egemenliğinin ne denli haksızlık, hukuksuzluk olduğuna inanıyorum bir kez daha. Bir kez daha filler tepişirken çimenleri eziyor çünkü.

İlk meydan kaybı Hamallar İskelesi'ydi biliyorsunuz. Süper Baba Kahvesi olarak da bilinen Çınaraltı Aile Çay Bahçesi, meydanı, çay parasını ödeyemeyecek kimseyi denizin kıyısına yaklaştırmayacak şekilde tümden işgal etti. Oysa orası mavna iskelesi ve halk plajıydı. Yıllarca kamu davası sürdü gitti.

Lokantalaşma yozlaşması zamanla arttı ve Çengelköy çarşı şimdi esnafın kaba egemenliği altında! Birbirinden çirkin dev tabelalar, çer çöp kokuları, yürünmez kaldırımlar nedeniyle Çengelköy eskiden sahip olduğu değeri tamamen yitirdi. Çengelköy Polis Karakolu önündeki tarihi Lahana Spor Çeşmesi'nin halini görenler Çengelköy'ün halini de anlayacaklardır. Kaldırımın yuttuğu çeşme can çekişirken, pazarları Çengelköy'e güzel bir kahvaltı için gelen binlerce kişi önünden öylece geçip gidiyor.

Peki, yalancısı bol ülkede küçük meydan büyük meydana ne sormuş?

"Ayranın yok içmeye, ne demeye tahtırevanla gidersin...?"

1.Milliyet, 12 Ekim 2010
2.Belediye çeşmelerle ve temizlikle ilgili şikâyetimi gerekli başka masalara ilettiğini bildiren cevaplar da gönderdi.

FotoÄŸraflar


Fotoğraf: Gökhan Asgül


1993 Çengelköy İskele Meydanı


Çengelköy Meydanı'nın özgür hali


FotoÄŸraf: Zafer Kutlu Bayhan, AÄŸustos 2010



















;


Lahana Çeşmesi


Lahana Çeşmesi
Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: büyük harf "Y", küçük harf "a", sayý 9, küçük harf "v", küçük harf "v", büyük harf "H"

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız