Köşe Yazısı

Trabzon'a YaÄŸmur YaÄŸmaz!

Yazan: Aykut Köksal Tarih: 18 Nisan 2005

Uçak Trabzon havaalanına 31 Mart akÅŸamı geç bir vakitte ulaÅŸtı. İhsan Bilgin’le birlikte, “Mimarlık KentleÅŸmenin Neresinde?” baÅŸlığıyla gerçekleÅŸtirilecek Arkitera Platform buluÅŸması için Trabzon yollarına düÅŸmüÅŸtük. Otele gitmek için taksiye bindiÄŸimizde dışarıda bütün ÅŸiddetiyle yaÄŸmur yaÄŸmaktaydı. Toplantı öncesinde kenti nasıl gezebileceÄŸimizi, yaÄŸmurun ertesi gün sürüp sürmeyeceÄŸini konuÅŸurken, taksinin ÅŸoförü “Aslında Trabzon’a yaÄŸmur yaÄŸmaz!” diye söze girdi ve devam etti: “Ama Trabzon’a her gelen yaÄŸmurla karşılaÅŸtığı için Trabzon’u yaÄŸmurlu zanneder.” Evet, gerçekten Trabzon’a gelmiÅŸtik. Ertesi gün toplantıda panelistler arasında yer alan Trabzonlu mimar-yüklenici Sezgin Atasoy da konuÅŸmasının önemli bir bölümünü, aslında Trabzon’da iyi mimarlık ürünlerinin de olduÄŸunu anlatmaya ayıracaktı, tabii sözünü ettiÄŸi “iyi örnekler” arasında kendi binaları da vardı; kısacası kimse Trabzon’da herÅŸeyin kötü gittiÄŸini sanmamızı istemiyordu.

Trabzon’un merkezinde bir otele yerleÅŸtik. SaÄŸolsunlar, toplantının sponsorluÄŸunu yapan Kale Grubu hiçbir fedakârlıktan kaçınmamış, tüm çaÄŸrılıları kentin en lüks otelinde ağırlamak istemiÅŸti. Ama sabah garip bir klostrofobi duygusuyla uyandığımda hemen odanın penceresini açtım ve otelin lobi mekânıyla yüz yüze geldim. Bizim odalar, üstü kapalı bir atrium olan ve lobi iÅŸlevi gören (postmodern bezemeli) orta mekâna bakıyordu. Trabzon’un çaÄŸdaÅŸ mimarlığıyla ilk tanışmaydı bu. Lobideki konuklarla pencerelerdeki pijamalı otel sakinlerinin selamlaÅŸmasının ardından iki günlük Trabzon serüvenimiz de baÅŸlıyordu.

Toplantı öncesindeki kent turunda, Saliha Aydemir ve Ayhan Usta’nın aydınlatıcı açıklamaları eÅŸliÄŸinde bu kez Trabzon’la tanıştık. Kentin, tümüyle topografyanın belirleyici olduÄŸu yalın bir yapısı var. Kıyı bandı, buna paralel uzanan topografik bir eÅŸik ve bu belirleyici doÄŸrultuya dik olarak peÅŸ peÅŸe sıralanmış vadiler. Bir kent mimarlığı için son derece zengin bir veri oluÅŸturan bir “yer”. Ama doÄŸrusu ya, Trabzon’da bu veriyi deÄŸerlendirmiÅŸ bir kent mimarlığından söz etmeye olanak yok. Kent belirleyici ana doÄŸrultuya paralel uzanan yolların çevresinde geliÅŸmiÅŸ: Uzun Sokak, Kunduracılar Caddesi, MaraÅŸ Caddesi ve tabii sahil yolu. Bu yollara eklenen bir yeni yol var ki, neredeyse “ÅŸehir efsanesi”ne dönüÅŸmüÅŸ: Tanjant Yolu. Uzun yıllar boyunca kentin ana tartışma konularından biri olan ve yakın bir tarihte inÅŸa edilmiÅŸ Tanjant Yolu, baÅŸlangıçta –adının da gösterdiÄŸi gibi- kente teÄŸet geçecek bir transit yol olarak tasarlanmış. Bu arada kent büyümüÅŸ, Tanjant Yolu bir “teÄŸet” yol projesi iken “kiriÅŸ” yola dönüÅŸmüÅŸ, yani kentin ortasından geçen bir yol olmuÅŸ ama yine de inÅŸa edilmiÅŸ. DoÄŸrusu yolun kentte hangi iÅŸlevi taşıyacağını anlamak güç; kentin topografyasıyla, mevcut yapısıyla kavgaya tutuÅŸan, viyadüklerle Trabzon’u epey hırpalayan bir yol olmuÅŸ. Åžimdi bu yollara bir yenisi eklenecekmiÅŸ: Duble sahil yolu. Hem de altyapı sorunları yüzünden, mevcut sahil yolunun geniÅŸletilmesiyle deÄŸil, yanına eklenerek, sahilin yeniden doldurulmasıyla yapılacak bir yol. Görünen o ki, zaten denizle iliÅŸkisi bütünüyle kopmuÅŸ olan Trabzon artık bir deniz kenti olduÄŸunu tümden unutacak ve bir “yollar efsanesi” olarak tarihe geçecek.

İlk günkü gezinin duraklarından biri olan, Bruno Taut’un 1938 tarihli Trabzon Lisesi, modernist mimarlığın yetkin bir örneÄŸi olarak iÅŸlevini sürdürüyor. Panel, yine Akademi hocalarından Nihat Güner’in modernist bir yapısı olan KTÜ Mimarlık Fakültesinde gerçekleÅŸti. Bu iki eÄŸitim yapısı, ilk gün Trabzon’da mimarlığa deÄŸebildiÄŸimiz iki mekân oldu.

Trabzon gezisinin ikinci gününde Maçka yollarına düÅŸtük ve epey yıpratıcı bir tırmanışla karlar altındaki Sümela Manastırı’na ulaÅŸtık. Bu eÅŸsiz deneyim geziyi doruÄŸa çıkaracaktı ama Sümela’nın bir restorasyon kıyımına uÄŸramış olduÄŸunu görmek aÄŸzımızın tadını kaçırmaya yetti. Ama gezi, dönüÅŸ saati öncesinde tam bir doruk noktasıyla sonlandı: Trabzon Ayasofyası. YemyeÅŸil bir platform üzerinde vakur bir yalnızlıkla bekleyen bu yapıya lütfen kimse dokunmasın. Hele bir yerlerden kaynak bulup bahçe düzenine filan da giriÅŸilmesin. Aman, lütfen.

Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: büyük harf "X", sayý yedi, sayý beþ, büyük harf "M", sayý 9, büyük harf "H"

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız