DediÄŸim gibi burada sadece Kariye Müzesi gibi bir 'mücevher' deÄŸerindeki bir yapıda gördüklerimden söz etmek istiyorum. İçeri girdiÄŸinizde sizi üzerinde ‘Dösim’ yazılı bir gecekondu (?) karşılıyor. (Bir de kapıda nispeten daha mütevazi bir ahÅŸap kutu: Bilet giÅŸesi…) DoÄŸrusunu söylemek gerekirse bir gecekondu bile Kariye’nin iç mekanına daha çok yakışırdı. Bu müthiÅŸ yapının içine yerleÅŸtirilen bu kulübe üzeri motiflerle süslenmiÅŸ, arkaik bir satış birimi. İçinde kitaplar, kartpostallar, slaytlar satılıyor. (Biz gittiÄŸimizde kapalıydı. DiÄŸer zamanlarda bunlar sadece içinde deÄŸil etrafa da saçılarak satılıyor.) Arkasından böyle bir mekanda olabilecek en tuhaf bildiriÅŸim panoları bir köÅŸede sırıtıyor. Bu mekanda güncel mimari ögeler bir tarafta kenarları demir iÅŸçiliÄŸi ile süslenmiÅŸ panolar, pirinç levhalar, diÄŸer tarafta bu tuhaf kulübeden oluÅŸuyor.
Kariye Müzesi’nin yönetimi de müthiÅŸ yapının ‘teÅŸhire açık olmayan’ bölümlerine yerleÅŸmiÅŸ.
(Zaten yönetim yerleÅŸtiÄŸi için bu bölümler teÅŸhire kapalı.) Böylece Kariye neredeyse sadece mozaiklerini sergileyebilir durumda. Mimari algılanmıyor, yapı anlaşılmıyor. Bu bölümlerin neler olduÄŸunu söyleyeyim: Kuzey yan oda (G pastophorion: Müdüriyet, güney yan oda (G pastophorion): bekçi odası, Kuzey ek yapı zemin kat: temizlik malzemeleri deposu, kitap vs. satış kulübesinin deposu, mutfak, çay ocağı,… Personele ait olduÄŸu için girilmez yazılı kapıdan içeri baktığımda içerde sakata çıkmış demirbaÅŸlar, su bidonları, tüpgaz, ocak, yemek masası… duruyordu. Böylece bu ünik yapının içinde freskler de yeralan önemli bir bölümü, tıpkı sıradan bir devlet dairesi gibi yönetim ve hizmet iÅŸlevleri için kullanılıyordu ve ziyarete kapalıydı. Üstelik Kariye, müzeler içinde en sorunsuzu, en bakımlısı olarak görülüyor.
Ne diyelim? İşlevlendirmek adına kuzey ek yapının iki katlı, plastik sandalyeli şık bir kafeye dönüÅŸtürülmesini, naosda (ana mekan) konserler, sema gösterileri düzenlenmesini mi önerelim? Bir camiye sonradan da (1948’de) müzeye dönüÅŸtürülmüÅŸ bir anıtın bu ÅŸekilde kullanılması insanın aklına en olmayacak ÅŸeyleri getiriyor: Binanın batısındaki (giriÅŸ) alanda çalgılı, çengili sünnet düÄŸünleri yapılsın. Bahçesi İBB’ye verilsin, açıkhava sineması yapılsın, Ramazan ÅŸenlikleri düzenlensin.) Bu acıklı durum, bütün bunlar neyi gösteriyor? Belli ki İstanbul’un en önemli müze yapılarından birinin nasıl kullanılacağına dair bir fikir yok. Durum idare ediliyor. (Oysa bu sorunlar, hepimizin de bildiÄŸi gibi yalnızca bir profesyonelin dahi kendi başına kolaylıkla çözebileceÄŸi sorunlar.) Kariye Müzesi’nde bizim gördüklerimiz bu anıtları gezenlere bir fikir veriyor. Burada gördüklerimizden çok daha fazlasını Topkapı Sarayı’nda, Ayasofya’da da görüyoruz. Bu nedenle bu gördüklerimizden bir ders çıkararak (madem ki zaman ayırıp ve para ödeyerek bu mekanları ziyaret ediyoruz, bari bizim de yapılanlara bir faydamız dokunsun diyerek) Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Atilla Koç’a burada bir açık çaÄŸrıda bulunmak istiyorum.
Bu mekanların görkeminin sergilenmesi yanında belki bu tür tamamlayıcı ögeler, kullanım biçimleri önemli gözükmeyebilir. Ancak Dünya Kültür Mirası içinde önemli yeri olan bu önemli yapıların, müzelerin gezenlere bildiriÅŸim ögeleri ile tanıtılması, mekanlarda kullanılacak mimari donatılar, bütün bunlar asgari bir profesyonellik gerektiriyor. Buradaki tutum, bu mirası nasıl algıladığımız, nasıl yönettiÄŸimiz, güncel bilgi düzeyimiz hakkında gezenlere bir fikir veriyor. Oysa İstanbul’da bu tür yapıların yönetimi, donatıları konusunda yeterli bilgi birikimi fazlasıyla olduÄŸu görüÅŸündeyim. Bu nedenle biz, İstanbul’un Avrupa Kültür BaÅŸkenti olması için gönüllü olan kiÅŸiler, gerekli nitelikteki mimar, tasarımcı, araÅŸtırmacı kiÅŸileri harekete geçirmeye ve Kariye’den baÅŸlayarak bu mekanların nasıl yönetileceÄŸine, sergileneceÄŸine, tanıtılacağına dair öneriler ve çözümler getirmeye hazırız. Müze statüsünde olan Bizans yapılarının* (öÄŸrendiÄŸim kadarıyla hepsi Ayasofya’ya baÄŸlı), hem müzeler ana baÅŸlığı altında, hem de “arkeolojik miras” olarak adlandırılan anıtlar grubunun bir parçası olarak nasıl deÄŸerlendirileceÄŸini projelendirmeye yeterli olacak insanları kolaylıkla harekete geçirebiliriz.
Lütfen bu söylediklerimize bir kulak verin ve sizin döneminizde, sahip olduÄŸumuz bu muazzam kültür varlıkları içinde yıllardır sürmekte olan bu sefalet sona ersin.
*Not:
Müze statüsündeki diÄŸer Bizans yapıları:
Ayasofya: Ziyarete açık. Elbette ki ayrı bir yazı konusu.
Aya İrini: Ziyarete kapalı, konserlere açık, izinle gezilebiliyor.
Yerebatan Sarnıcı: Ziyarete açık.
Binbirdirek Sarnıcı: BaÅŸka bir statüde.
Zeyrek Sarnıcı: Ziyarete kapalı.
Mozaik Müzesi: Bina yeni, mozaikler in situ.
Kariye: Ziyarete açık.
Fethiye Camisi: Ziyarete kapalı, izinle gezilebiliyor.
İmrahor Camisi (Studios Manastırı Kilisesi): Ziyarete kapalı, izinle gezilebiliyor.
Zeyrek Camisi: Hem açık, hem kapalı, ne açık, ne kapalı.
Tekfur Sarayı: Ziyarete kapalı. Restorasyon sürüyor.
Anemas Zindanları: Ziyarete kapalı. Restorasyon sürüyor.