Köşe Yazısı

Hiç moloz kamyonlarını takip ettiniz mi?

Yazan: Zühre Sözeri Tarih: 10 Kasım 2005

Mimarlık disiplini içinde aktif olan veya bir anlık (isteyerek/tesadüfen) içinde bulunan herkesin kafasını kurcalayan "Mimarlık nedir?" sorusunu; "mimarlık: inÅŸa etme sanatı" cevabı üzerinden ilerleyerek ve bugünlerde herkesin doÄŸrudan karşılaÅŸabileceÄŸi birkaç güncel örnekten yola çıkarak, biraz daha açmaya çalışmak -tam cevabını vermeye çalışmasam da- baÅŸka sorulara kaydırmak istiyorum. Özellikle yaÅŸadığım kent İstanbul’da, inÅŸa etme eylemi iyice ağır basıp, varolma sebebi olan yaÅŸam ile bir baÄŸ kurma endiÅŸeÅŸi ya da saygısını kaybettiÄŸi ve yaÅŸam içinde zorla dayatılmaya baÅŸladığı noktada, bugün karşı karşıya olduÄŸumuz mimarlık davranışının oluÅŸtuÄŸunu düÅŸünüyorum. Bu tanım içinde kendi duruÅŸumu, “inÅŸa etme suçuna katılmama” olarak son yıllarda biraz olsun tepkili yorumladığımı düÅŸünürken, kendimi kent içindeki önemli "kapalı devre site" örnekleri arasında sayılan bir sitede, aile hayatlarını doÄŸa ile birlikte daha özel ve güvenli kurma niyetinde olan dostlarımın bir ev alması ile buluverdim.

Kendilerine bir anlamda danışmanlık desteÄŸi verdiÄŸim süreç içinde "inÅŸa etme" eylemi karşısındaki protest duruÅŸumu korumak adına, bir süre "zaten iÅŸlenmiÅŸ bir suç içinde olma" olarak tanımlanacak masum rolü takınmaya çalıştım. Hani hepimizin sürekli yapmaya çalıştığı ve tek kaçış noktası olarak gördüÄŸü yolu kullandım. Ancak bir gün "kapalı devre site" olarak tanımladığım bu alan içine girerken; yol üzerindeki "çevreyi koruyalım", "lütfen aÄŸaçlara zarar vermeyelim" gibi yazıları gördüÄŸümde kendi savunumun da aynı derece "düzmece" olduÄŸunu farkettim. Çünkü neredeyse ÅŸehir ölçeÄŸindeki bu site yapılırken, İstanbul'un çok önemli bir ormanlık alanı yokedilmiÅŸti. Mimarlık davranışını farklı tanımlayarak pek de güzel kılıflar vücuda getirebilmemiz, "inÅŸa etme" konusundaki baÅŸarımızdan kaynaklanıyor olsa gerek...

Mimarlık davranışının ana eylemlerinden "inÅŸa etme"nin yarattığı bu çeliÅŸki, mimarlık nedir sorusunun cevap/cevapları için bizi nerelere sürükleyebilir? Mimarlık yapay-doÄŸal çevre içine yeni bir biçim ekleme veya varolan bir biçimi baÅŸka bir ÅŸekilde kullanma, onu deÄŸiÅŸtirme olarak ortaya çıkabilir. "Müdahale etmek" olarak da tanımlanabilecek çevre içindeki bu deÄŸiÅŸim kaçınılmazdır ve her zaman kendini mekansal olarak göstermesi ÅŸart deÄŸildir. ÖrneÄŸin; üzerinde hiç boÅŸluk kalmamış masaya bir bardak koyabilmek için üzerine daha önce konmuÅŸ olan bardağı kaldırmanız gerekir. Bunlardan sadece birini seçmek mümkün deÄŸildir. Tıpkı bir yapının yerinde daha önce toprak parçası, aÄŸaç, çiçek, karıca yuvası veya baÅŸka bir bina olabilecegi gibi... Dolayısıyla ne yaparsanız yapın, inÅŸa etmek için önce yok etmek gereklidir. Bu çeliÅŸki, hepimizin karşısında duran ve önemli bir sorumluluk gerektiren diÄŸer bir eyleme dikkat çekmekte: yok etmek.

Bu deÄŸiÅŸim yaÅŸamın deÄŸil sistemin ihtiyaçları ile oluÅŸmuÅŸ ise; bir dayatma vardır. Davranış hala mimarlık olarak tanımlanmaktadır, ancak masadaki ilk bardaÄŸa karşı dayatma söz konusudur. Sistem adına sıkça kullanılan mimarlığın bu dayatmacı özelliÄŸi, aynı ÅŸekilde sisteme karşı bir hareket olarak da ortaya çıkabilir. Nasıl ilk davranış mimarlık olarak tanımlanıyorsa, ikincisi de mimarlık olarak tanımlanabilir. Galata'daki Sinagog saldırısında, sokağın mekansal tanımlaması içinde iki delik açılmıştır. Biçimsel olarak simge haline getirilmiÅŸ bir yapı hedeflenmiÅŸ ve yapay çevre deÄŸiÅŸime uÄŸratılarak yerinde yeni bir durum "iki delik" tanımlanmıştır: yapılardan oluÅŸan 'duvar' içindeki bir delik ve "yol" tanımını altüst eden baÅŸka bir delik. Yok etme ve inÅŸa etme eylemleri birbirini doÄŸurmuÅŸtur. Hatta burada hangisinin daha önce geldiÄŸini söylemek oldukça zor: İnÅŸa edilmek istenen bu derece simgeleÅŸtirildiÄŸinde zaten yokedilmiÅŸ olmuyor mu? 1

Peki "kapalı devre site" örneÄŸinde "inÅŸa etme ve yok etme" eylemlerinden hangisi daha etkindir, yapılanmasının çevre ve insana etkisi açısından, Galata'daki Sinagog örneÄŸine göre bu sitenin daha zararsız bir mimarlık davranışı olduÄŸu söylenebilir mi? Onlarca aÄŸacın yokedilmiÅŸ olması, ileriki bir neslin daha az oksijen varlığı içinde yaÅŸamasına sebep olacaksa; bu site için zararsız demek elbette mümkün deÄŸil.

BaÅŸka bir güncel örnek olan Taksim Park Oteli, sistem içinde yasadışı gerçekleÅŸen bir "mimarlık davranışı"dır. Genel yapılanma kurallarına aykırı -dayatmaya karşı baÅŸka bir dayatma- olarak yükselen bina karşısında bazı kurumlar ÅŸavaÅŸ durumuna geçmiÅŸ ve inÅŸaat bitmeden yapının yüksekliÄŸinin azaltılması hakkını kazanmışlardır. Bu karar ardından yapının 20 katı yıkılmış, neredeyse yarısı “kesilmiÅŸtir”. Tıpkı onu inÅŸa eden gibi, bina nesneleÅŸtirilmiÅŸ ve fetiÅŸist denebilecek derecede araç olarak kullanmıştır. Bu durum bir adamın ibret olsun diye meydanda başının kesilmesinden daha az sert deÄŸildir.

Sonucun çevreye verdiÄŸi zarar nedeniyle, onu inÅŸa ederek ya da yokederek olsun ortaya çıkan her iki davranışın da tepki aracı olarak mimarlığı kullanmanın dozunu kaçırmış olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Yasal olmayan durum engellenirken, kent içinde olduÄŸu unutularak sadece yapı adasına yoÄŸunlaşılmış ve yıkım ardından yeni yasadışı durumların oluÅŸması görmezden gelinmiÅŸ, bu duruma çözüm arama kaygısı bile oluÅŸmamıştır. NamıdeÄŸer Gökkafes için de benzer nedenlerle yoketme savaşı verilmeye devam edilirken; diÄŸer bir yanda silüet –ama aslında iktidar- kaygısını sürekli vurgulayan ve sonuçların yaÅŸama doÄŸrudan etkisini gözden kaçıran bir savaşın ganimeti olarak 20 katını kaptıran Park Oteli'nin bulunduÄŸu alanda, bir eÄŸitim kurumunun kapsamlı bir kültür merkezini mimarlık öÄŸrencileri için bitirme projesi konusu seçmesi benim için anlaşılır olmaktan oldukça uzakta... Elbetteki bu bitirme projesi konusunun, mimarlık eÄŸitiminde bitirme sürecine gelmiÅŸ öÄŸrenciler arasında önemli ve derin bir tartışma alanı açmış olmasını temenni ettiÄŸimi ve sonuçlarını merakla beklediÄŸimi belirtmeliyim.

Bütünü çok küçük parçalara yani kenti yapı adaları ve parsellere ayırarak baÅŸlayan, ikinci aÅŸamada orada inÅŸa etmekden ve hatta yoketmekten büyük haz aldığımız nesneleÅŸtirilmiÅŸ olan mükemmel binalarımızla doruklarına ulaÅŸan fetiÅŸist eÄŸilimli mimarlık davranışı, kanımca üzerinde düÅŸünülmesi gerekli ciddi bir sorun olarak karşımızda... İçinde yaÅŸayan insanların yaÅŸamını ve sonuçları nedeniyle yapılı-doÄŸal çevreyi doÄŸrudan etkileyen bir disiplin içinde hareket etmeyi bırakın, dururken bile ne kadar ince bir hat üzerinde olduÄŸumuzu; kendi duruÅŸumuzdan fiziksel-düÅŸünsel üretimlerimize kadar "farkındalık ve sorumluluk" ikilisinin her zaman yanı başımızda olması gerekliliÄŸini vurgulayarak sizi son bir örnekle baÅŸbaÅŸa bırakmak istiyorum.

Geçenlerde yasal bir zorunluluk nedeniyle, evimdeki beÅŸ metreye üç metre bir duvarı yıkmam gerekiyordu. Bu yıkım ve o sırada evdeki tahribat nedeniyle oluÅŸan iki üç kamyonluk molozu, ne kadara atarsın pazarlığının ardından, nakliyecinin cebine parayı koyup molozlardan ve evdeki pislikten kurtuldum. Buraya kadar herÅŸey çok normal görünüyor, deÄŸil mi? Peki o molozun hangi çöplüÄŸe atıldığını biliyor muyuz? Ya da bir nehir kenarına, deniz kıyısına, baraj göllerinden birinin kimsenin göremeyeceÄŸi bir yerine atılıp atılmadığını...Hatta belki yapılan pazarlık nedeniyle, çöplüÄŸe götürülecekken, kent içi çöplerinden birine atılıp kaçılmış olunulabileceÄŸini hiç düÅŸündük mü? ÇizdiÄŸimiz binaları hayranlıkla inÅŸa etmeye çalışan biz mimarlar –kentin varlığını unuttuÄŸumuz yetmiyormuÅŸ gibi- hiç o kamyona binip de molozun nereye gittiÄŸini takip ettik mi? Gökkafes yıkıldığında ve böylelikle kent içinde haddini bilmeyenler cezalandırıldığında ortaya çıkacak olan, hani nereye gittiÄŸini bilmediÄŸimiz ve sorgulamadığımız o moloz kamyonları2 hiç uykularımızı kaçırmıyor mu? Yoksa o moloz kamyonlarını sayarak mı uykuya dalıyoruz?

1 Burada örneklenen durum sadece mimarlık, mekan ve mimarinin simgesel kullanımı nedeniyle hedef olması amacıyla örneklenmektedir. Bu davranış sonucunda burada yaÅŸayan kiÅŸilerin hayatlarını kaybetmesi, hiçbir görüÅŸle onaylanamaz.
2 Gökkafesin katlarını üÅŸenmeden sayıp, daha önceki örneÄŸe göre bir zahmet kamyon adedini hesaplayıveriniz.

Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: büyük harf "R", büyük harf "N", sayý altý, küçük harf "f", sayý dört, büyük harf "K"

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız