Köşe Yazısı

Ayak Altında Dolaşmak

Yazan: Korhan Gümüş Tarih: 26 Ocak 2006
Hadi bakalım kolaysa, çıkın iÅŸin içinden: SaÄŸlık hizmetleri iyi yönetilemiyor. Özel sektör yapsın. EÄŸitim hizmetleri iyi yönetilemiyor. Özel sektöre bırakılsın. Ulaşım hizmetleri iyi yönetilemiyor... Åžimdi geldik hassas bir konuya: Müzeler iyi yönetilemiyor. Öyleyse özel sektör yapsın… KeÅŸke bu iÅŸin içinden çıkmak bu kadar kolay olsaydı! Kolay olsaydı, kamu yöneticilerinin kültürle ilgili kalıplarından daralmış kiÅŸiler olarak kendimizi sermayenin zengin ufkuna terkeder rahatlardık. Ama kültür alanının bugün özel sektör tarafından daha iyi yönetileceÄŸini söylemek en azından biraz safdillik olmuyor mu?

Müzeleri, kültür kurumları, kültür mirasını kim yönetiyor, ya da yönetemiyor? Kamu. Peki özel sektör ne yapıyor? Hizmet üretiyor. Müze inÅŸaatlarını yapıyor, nakliye iÅŸlerini yapıyor, hatta güvenlik hizmetleri yerine getiriyor. BaÅŸka ne yapıyor? Son zamanlarda artan bir biçimde, prestij elde etmek için sponsorluk yapıyor, hayırseverlik kurumları oluÅŸturuyor, özel müzeler kuruyor. Peki kamu müzeleri söz konusu olduÄŸunda, kamu adına bu amaçları, politikaları kim üretiyor, ya da üretemiyor? Ä°ÅŸte mantığımız burada iflas ediyor. Dolayısı ile sorun özel sektörün müzelerde hizmet sunup, sunamamasında deÄŸil, kamunun kendi iÅŸlevini yerine getirip, getirmemesinde. Hani ÅŸöyle söylense, mesele anlaşılmış olacak: Kamu müzelerine ihtiyaç yok mu? Var. Peki kamu elindeki müzeleri yönetebiliyor mu? Hayır. Peki o zaman ne yapmalı? Kamu müzeleri nasıl yönetiliyor ona bakmalı. Kamu müzelerinin hangi iÅŸlevleri yerine getirmesini bekliyoruz? Bu iÅŸlevlerin nasıl belirlenmesini ve yönetilmesini, yerine getirilmesini istiyoruz? Kamunun nasıl bir iliÅŸkiler geliÅŸtirmesini, programlar oluÅŸturmasını gerekli görüyoruz? Öyleyse kamu müzeleri iyi yönetilemiyor derken biz ne demiÅŸ oluyoruz? Kamunun kendisinden beklenen amaçları, istenenleri gerçekleÅŸtiremediÄŸini. Demek ki kültür kurumları, kültür mirası, müzeler özelleÅŸtirilsin diyen siyasetçiler ne demiÅŸ oluyorlar?

Siz, kültür mirası, mimarlık, v.b. gibi bir dolu konularda iÅŸ üreten, düÅŸünen, çalışan, çırpınan profesyoneller, çok bilmiÅŸler: Lütfen ÅŸu kamu alanından çekip gidin! Burası size ait deÄŸil. Kamu bizim alanımız. Burada size yer yok. Siz de kim oluyorsunuz? Siz kimi temsil ediyorsunuz? Sizi kim seçti? Size özel sermaye kucak açsın. Sizi ancak özel sektör paklar. Kamu alanına gelip, bizi daha fazla rahatsız etmeyin. Biz de siyasetçiler, yöneticiler olarak halkımızla iyi geçinelim. Siz halkımızla aramıza girmeyin. Halkımızla iliÅŸkilerimizi bozmayın. Sizin yüzünüzden başımız aÄŸrımasın. Bakın özel sermaye orada. O sizi daha iyi deÄŸerlendirir, kimin iÅŸe yaradığını, kimin yaramadığını daha iyi bilir. Gidin derdinizi ona anlatın. Orada ne istiyorsanız, yapın. Ama gelip de bizi rahatsız etmeyin. Kamu alanına, yani bize dokunmayın. Özel sektör isterse sizden hizmet alsın. Biz istersek özel sektörden hizmet alalım. Kamu olarak sermaye ile kuzu kuzu konularımızı paylaÅŸalım. Ä°ÅŸlerimizi kendi aramızda halledelim. Özel sektör kamu alanına çıkma riski taşıyan ortalıktaki bütün profesyonellik kırıntılarını temizlesin. Kamu alanı her türlü entelektüel üretimden muaf hale gelsin. Biz de kliyantalist iliÅŸkilerimizi daha iyi geliÅŸtirelim. Ä°stediÄŸimiz gibi at koÅŸturalım. Kamu yöneticilerinin sizin düÅŸüncenize, fikirlerinize, ürünlerinize ihtiyacı yok. Kısacası: Ortalıkta, ayak altında dolaÅŸmayın. Evli evine, köylü köyüne!

Kamu alanında yaratıcılığa, yeniliÄŸe, düÅŸünce geliÅŸtirmeye, dinamizme yer yok. Kamu alanında kültür ancak fetih, semazen, mehter alayı, dinsel konular gibi halkımızın anladığı, halkımızı temsil eden, ideolojik amaçlarımızı gerçekleÅŸtirmeye imkan saÄŸlayan bir araç olarak kalabilir. Bu alanlar dokunulmaz olmalıdır. Modernlik denen samimiyetsiz baÅŸkaldırı nedir? Bizim kendi deÄŸerlerimizi ayaklar altına alan, bir avuç züppenin yaÅŸama biçimi. Bu baÅŸkaldırı özel alana tecrit edilmeli, yani kamu alanından defedilmelidir. Bu züppeliÄŸe haddini aÅŸmadığı ölçüde hoÅŸgörü saÄŸlanabilir. Kamu alanına çıkmadığı sürece, kafasının ezilmesi gerekmez. Özel alanda kaldığı sürece ideolojik bir kamu yapılanması için bir tehdit olmaktan çıkar. Ä°badet mekanları, dini vecibeler, ritüeller, hatta gelenekler, sivil toplumun bütün deÄŸerleri siyasetin, seküler konular da özel giriÅŸimlerin ve ticaretin malzemesi olsun.

GördüÄŸünüz gibi kültürün özelleÅŸtirilmesi içinde müzecilik için ortaya konan öngörülerin baÅŸka hedefleri ve kökenleri var. Siyasette kültürün sivil toplumun devÅŸirilmesine dayanan bir iÅŸlev görmesi beklenmekte. Siyaset ile kültür arasındaki bu çeliÅŸkinin hiç de yeni bir ÅŸey olmadığını, köklerinin modernleÅŸme serüveninin baÅŸlarına kadar uzandığını söyleyebiliriz. Özetle bu modernleÅŸmenin ta başından beri sürmekte olan bir çeliÅŸki. Yeni bir durumla karşı karşıya deÄŸiliz.
Müzeler ilk aÅŸamada milli kimliÄŸin oluÅŸturulmasında önemli bir iÅŸlev gördü. Kimi zaman devlet, kimi zaman yerel topluluklar, ilgi grupları için de müzeler geleneksel dünyanın çözücüsü olan, temsile dönüÅŸtüren önemli bir kimlikleÅŸtirme, devÅŸirme aracıydı. Güncel kamu müzeciliÄŸi ise iÅŸlev olarak bununla taban tabana zıt olan, tarafsız, objektif ve evrensel kriterlere dayanan yeni bir kurumlaÅŸma biçimi üzerine kuruldu. Bu aÅŸamada entelektüel dünyada yaÅŸanan geliÅŸmeler, bu kimlik prototipleÅŸmesini çözücü bir rol oynadı. Müzeler tutuculuÄŸun, milliyetçiliÄŸin, seçkinciliÄŸin güzide anıtları olarak kurumlaÅŸmışken, bu mantık açısından ‘huzur bozucu’ geliÅŸmeler yaÅŸandı, entelektüel ve profesyonel dünyada. Sivil toplumu, kültürü, dini iktidar dünyasının elinden alıp götürdü. Üstelik ne pahasına? Kimsenin hiç bir ÅŸey kaybetmediÄŸi yepyeni bir sonuç pahasına. Siyasetçilerin müzeleri halkın siyasal bilincini daha yükseltecek aygıtlar haline dönüÅŸtürmesi pahasına! Buna da baÅŸarıyı gözeten ve halkı istismar etmeyen siyasetçiler razı oldular, hatta bu geliÅŸmeden hoÅŸlanacak kadar da akıllandılar. Müzeler, kültür kurumları tutuculuÄŸun deÄŸil, sosyal geliÅŸmelerin motorları haline geldiler. Zaman zaman örnek almayı arzu ettiÄŸimiz, ama iÅŸ kendi çıkarlarımıza dokununca tu kaka ettiÄŸimiz modernleÅŸmenin medeni dünyası bu geliÅŸmeyi böyle yaÅŸadı. Elbette ki bu alanla etkileÅŸime giren veya girmeyen bir dolu özel giriÅŸim bu geliÅŸmeye eÅŸlik etti. Ancak bütün özel giriÅŸimlerin ötesinde kamu müzeciliÄŸi sergileme, koruma, sınıflandırma odaklı bir yaklaşımdan vatandaÅŸların politik, sosyal, kültürel, entelektüel açıdan geliÅŸimini saÄŸlayan bir etkinlikler merkezi iÅŸlevi kazanmasına doÄŸru evrildi ve yeri doldurulamaz bir iÅŸlev kazandı. Tekrar baÅŸtaki tespitimize geri dönersek, bugün Türkiye’de giderek büyüyen çeliÅŸki de bu. Çünkü kamu müzeciliÄŸinin modern olmayan, himayeci kalıplar içinde rant dağıtmayı hedefleyen kamusuz kamu modeli içinde geliÅŸme imkanının olmadığının artık herkes farkında. Kamu müzelerinin yönetimi iktidarı ele geçiren parti yandaÅŸları ile doldurulması, müze imkanlarının ve gelirlerinin özel amaçlarla kullanılması, bugün yalnızca kamu fikrinin, yani halkın istismar edilmesi anlamına gelmekte. Ä°ÅŸte galiba sorun burada. Bu nedenle bugün Türkiye’de de kamu müzeciliÄŸinin özellikle profesyonel bir ilgi alanına açılması ve bağımsız, geniÅŸ bir perspektiften tartışılması gerekiyor. Amaçlanan kamunun müzecilikte entelektüel üretimi destekleyecek bir rol oynaması olmalı. Bu görüÅŸü üretecek olanı ÅŸimdilik ‘profesyonel’ alan diye tanımlayalım. Öyleyse bu deÄŸerlendirmede bizim açımızdan çok önemli bir eksiklik var: O da resmi ve özel sektör bakışından baÅŸka bir perspektif olmaması. Özel sektörün kamu iÅŸlevleri üstlenmesi elbette ki mümkün deÄŸil. Ama iÅŸ mevcut aktörlerin perspektifinden iktidar paylaşımı tamamlanıyor. Ama ne pahasına?
Yazara Görüşlerinizi Bildirmek İçin
Buraya yazacağınız görüşleriniz, Arkitera Forum bölümüne yansımayacak, sadece yazara ulaşacaktır. * İşaretli alanlar mutlaka doldurmanız gereken alanları belirtmektedir.
Sizin:
Adınız, Soyadınız *
E-Posta Adresiniz *
MesleÄŸiniz *
Telefon Numaranız Adres seçimi:
Adresiniz
Mesajınız:

ÝPUCU: büyük harf "T", büyük harf "R", sayý beþ, büyük harf "M", büyük harf "R", sayý yedi

Lütfen sol imajdaki resimde görülen dizgiyi yandaki kutucuğa giriniz.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız